İstanbul’da Peygamberimiz(Sallâhu aleyhi vesellem)’in iki hırkası var. Biri Topkapı Sarayı’nda, diğeri Hırka-i Şerif Camii’nde bulunuyor. Topkapı’daki hırka, Hırka-i Saadeti ya da Bürde-i Saadeti
adıyla bilinir ve şair Ka’b Bin Züheyr (Radıyallâhu anh)’a, yazdığı şiirinin bir armağanı olarak Efendimiz(Sallâhu aleyhi vesellem)’in hediye ettiği hırkadır. Halen Topkapı Sarayı Müzesi’nde Mukaddes Emanetler’in en önemlisi olan bu hırka, Ka’b Bin Züheyr (Radıyallâhu anh)’ın vefatından sonra, Hazreti Muaviye tarafından yirmi bin gümüş dirhem karşılığında varislerinden alınmış, sırayla Emevilere, Abbâsilere ve Memluklara, hilafetin sembolü olarak intikal eden hırka, Yavuz Sultan Selim’in Mısır’ı fethinde Osmanlı’ya geçmiş ve İstanbul’a getirilmiştir.
İkinci hırka ise Hz. Peygamber (Sallallâhu Aleyhi vesellem)’in Üveys el-Karanî (Rahimehullâh)’a gönderdiği kabul edilen ve halifelik alâmeti hırkadan ayırt edilen hırkadır. Karanî ailesinde nesilden nesile kutlu bir emanet olarak korunan ve taşınan bu hırka, 1617’de bu aileden Şükrullah Efendi tarafından Osmanlı Devleti’nin daveti üzerine İstanbul’a getirilmiş. Aile, kutlu hırkayı uzun yıllar Fatih Yavuz Selim’deki evlerinde korumuş, ziyaretçilerin artıp evin yetersiz kalmasıyla 1780’de I. Abdülhamid, bugün Hırka-ı Şerif Camii avlusunda kalan odayı inşa ettirmiş ve hırka buraya taşınmıştır. Zamanla bu oda da yetersiz kalınca Sultan Abdülmecid, 1847’de cami yaptırmaya karar vermiş. Halen bu aileden gelenlerin sahibi olduğu, Peygamberimiz (Sallâhu aleyhi vesellem)’in hırkası, 1851’den bu yana adını taşıyan bu camide Ramazanlarda ziyaret ediliyor.
Hırka-i Saadet Dairesi
Topkapı Sarayı’ndaki Hırka-i Saadet, sarayda Hırka-i Saadet dairesi içinde gümüş bir muhafaza içerisinde saklanırdı. Bu daire Yavuz Sultan Selim Han zamanında yapılmıştı. Padişah, Müslümanların halifesi olarak törenle Hırka-i Şerif ve Mukaddes Emanetleri ziyaret eder ve ziyarete açardı. Bunun için Hırka-i Şerif Alayı tertip edilirdi. Ramazan ayının 15. Gününün gecesinde Mukaddes Emanetlerin bulunduğu dairede bizzat padişahın da katıldığı bir temizlik merasimi yapılırdı. Gül suyu dolu kaselerle temiz sünger ve bezlerle Hırka-i Saadet dairesi temizlenirdi. Mukaddes Emanetler’e gösterilen saygının ifadesi olarak temizlikte kullanılan malzemeler atılmaz hediye edilirdi. Temizlikte kullanılan gül suyu ve çıkan tozlarla sürme yapılır ve padişah başta olmak üzere saray ileri gelenleri tarafından kullanılırdı.
Temizliğin ardından ziyaretler yapılırdı. O güne has olarak sabah namazı Hırka-i Saadet dairesinde cemaatle kılınırdı. Hırka-i Şerif ziyaretleri genellikle Ayasofya Camisi’nde kılınan öğle namazını müteakip yapılırdı. Törene katılacak herkesin daireye gelmesinin ardından imam Kur’an okur, bunu müteakip padişah kendinde bulunan altın anahtarla sandukayı ve onun içerisindeki çekmeceyi açardı. Sultan bu çekmeceyi de açtıktan sonra Hırka-i Saadet’in yakasında bulunan düğme bir kase içine konulur, bir parça gülsuyu ile ıslatılır, amber sürülürdü. Kasede kalan su, başka sulara damlatılarak “Hırka-i Şerif Suyu” olarak çeşitli Müslüman devlet adamlarına hediye edilirdi. Sandukayı açan padişah, Hazreti Peygamber (Sallâhu Aleyhi vesellem)’e olan saygısından Hırka-i Şerif ’i yüzüne gözüne sürerdi. Sultandan sonra diğer ziyaretçilere izin verilirdi;
fakat Hırka-i Şerif ’in yıpranmaması için üzerine özel üretilmiş mendiller örtülür ve üzerinden öptürülürdü. İnsanlığın en şereflisi’nin (sallâhu aleyhi vesellem) hırkasına değerek şeref kazanan
“Destimal Mendilleri” padişah tarafından çeşitli kişilere hediye edilir, o kişiler de bu mendili kabirlerine koydururlardı.