Hicrî yılın ilk ayı olan Muharrem ayı, mânâsından da anlaşılacağı üzere Allah Te‘âlâ’nın, savaşmayı haram kıldığı, ihyâ edilmesi hâlinde ise mü’minlerin ecirlerini bol vereceğini müjdelediği bir aydır. Muharrem ayının başlangıcı, aynı zamanda mü’minlerin hicrî sene başı olmaktadır.
Muharrem ayının girişiyle birlikte mü’minler, mükellefiyetlerinin yanı sıra, şahit oldukları hâdiselerle beraber bir yılı geride bırakmış olmaktadırlar. Bu durum, geçmişi muhasebe etmeyi hatırlatmalıdır. Şuûrlu bir mü’min, sene başı vesilesiyle kendisini hesaba çeker. Son bir senede ve daha önceki senelerde yaptıklarını ve yapamadıklarını gözden geçirir. İnsan bazen niyetlenir fakat muhtelif maniler sebebiyle, gerçekleştirmek istediklerine muvaffak olamaz. Bunların sebeplerini arama ve genel eksikleri tespit ederek geleceğe, daha sağlıklı bakma vesilesidir hicrî sene başı.
İnsan yaratılış itibarıyla günah işlemeye elverişli bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla birçok zaafı ve eksiklikleri söz konusudur. Ayakların hak yolda sabit kalması, bu zaaf ve eksikliklerin tespit edilerek tahkimine bağlıdır.
Mü’min, bir yandan mükellefiyetlerini yerine getirirken, diğer yandan da mânevî gelişiminin vasıtası olan nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesi yolunda, mânevî reçeteleri göz önüne alarak zayıf yönlerini tahkîm eder. Nefsin ve şeytanın kendisini kandırabileceği, türlü oyunlarla ve vesveselerle kendisine taarruzda bulunabileceği yolları birer birer tıkar.
Bu şuûr ve kararlılığa ulaşabilmek temennîsiyle hicrî sene başınızı tebrîk eder, Mevlâ Te‘âlâ’dan bizleri; İslâm’ın ve ilmin izzetinin yeniden parladığı, takvâ anlayışının ümmet içerisinde ziyâdesiyle yaygınlaştığı senelere ulaştırmasını niyâz ederiz…
İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı