Dervişler, öyle insanlardır ki, onlar dua ordusu, evliyaullah ordusu dediğimiz bu dervişler var ya, kendilerinde tevazudan kaynaklanan bir zillet ve meskenet olmasıyla birlikte, kalbi huzur-u daim ile meşguldur. Mevla ile meşgul olan bir insan nasıl gurur, kibir sahibi olacak peki? Benim gururumdan, kibrimden geçilmiyor. Bayezid-i Bestamî, her sabah kalktığında yüzünü yoklardı. Birgün ona,”Efendi Hazretleri niye yüzünüzü yokluyorsunuz?” dediler. Cevap olarak: “Yaptığım arsızlıklardan, edepsizliklerden dolayı yüzümün maymun suretine dönüp dönmediğini kontrol ediyorum” dedi.
İmam-ı Rabbânî mektubatında buyuruyor ki, Mevlânâ Hâlid’de aynı şeyi söylüyor; Mevlâ’nın dostu olan zat, salik’i, derviş’i bir anda senide, onuda, bunu da Bayezid-i Bestamî’nin makamına getirir diyor. Cezbesi, kabiliyeti yerinde olan insanı bir anda oraya çıkarırlar Allah’ın izniyle! Amma cemaat! Ben bittim artık ha! İçimizde tabi Allah için yanıklar da vardır. Burada ne söyleniyorsa o yanıklar için söyleniyor zaten.
Manevi Kışla
İmam-ı Rabbânî “Tek bir edebin terkiyle, en üst makamı yakalayan derviş, saliki, Mevla’nın dostu bu müridi tarikata girmeden ki noktaya güm diye indirebilir” diyor. Hepsi gitti… Yani ümitsiz olalım demiyorum amma mesela; Bir Jip ile Tem yolunda 300 km hızla gittiğini düşün, o şöför direksiyonda az bir şey uyusa bunu hayatıyla öder mi? Öder. Bu araba uçuruma gider mi? Gider. İşte bu manevi kışladaki eğitim, böyle bir ciddiyete haizdir. Herkes kafasını kollarının altına alsın, cübbesinin altına soksun kafasını ve düşünsün.
Tek bir edebin terki nedeniyle, onu var ya aşağıya indirir. 30 yıla, 40 yıla bakmaz ehlullah. Ehlullah’ın kılıcı çok fena keser. Bir şey söylerim amma, burada yüreğimin yangınıyla bir şey söylüyorum. Oradan birisi kalkıyor, dır dır ediyor. Onun için bende çekiniyorum, bazı şeyleri söyleyemiyorum. Ama öyle şeyler söylüyorlar ki yani ben müslüman mıyım, değil miyim? Bundan bile korkmaya başladım.
10 Sene Beklerler
Burada böyle dolgu maddesi gibi duruyoruz ama kanunlar var ya, o kadar fena kesiyor ki, affetmezler kesinlikle. Bu yolda şuydu, buydu olmaz. Sana bir kere demiyorlar, iki kere demiyorlar, üç kere demiyorlar. Bak Efendi’nin sesi soluğu kesildi, söyleye söyleye. Cenab-ı Hak nefeslerimizi alsın, ona versin! Ama adam 40 sene önce ne ise, benim gibi hala öyle! Bir yere kadar onlar tahammül ediyorlar. Oradan öteye yok.
Hatta Ehlullah’tan bazıları müridlerine söyleyeceğini dahi söyleyemiyor. Az önce bu fakirin dediği gibi. Bazı müridlerine bazı şeyleri söylemek için 10 sene, 15 sene, 20 sene beklerler. Mesela Nakşi meşahiyinden Abdülaziz Bekkine (Kuddise Sirruhû) öyleydi. Bayram Ali Karamustafaoğlu hocanın camisinde, 1940’larda orada imamdı kendisi. Böyle acayip halleri vardı. O buyuruyor; 10, 15 sene bekleriz ki bir lafı o müride demek için. Niye? Çünkü o lafı kaldıracak, o lafı dinleyecek seviye hala yok.
Bekler, onu yetiştirir, yetiştirir, adam etmeye çalışır, çalışır, işte şimdi onun ruhu, bu sözü duymaya kabiliyetli hale geldi der. Gene korka korka o sözü söylerlerdi. Bize böyle neler yaptılar neler?