Hanefi Mezhebinde Yüzükle İlgili Hükümler
Altın yüzük
Altından imal edilen yüzükler, Müslüman erkeklere yasaklanmıştır, bu sebeple takamazlar. Eğer takarlar ise haram işlemiş olurlar. Kadınlar için zinet (süs) eşyası kılınmıştır, bu sebeple onlara takabilirler. Zira Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) bir hadis- şerifinde; “İpek ve altın, ümmetimin erkeklerine haram, kadınlarına ise helal edilmiştir” buyurmuşlardır.[1]
Gümüş yüzük
Kadın ve erkeklerin gümüş yüzük takmaları caizdir. Kadı, sultan ve benzeri kimselerin, yüzük kullanmaya ihtiyacı var ise sünnettir. (Zira yüzüğü mühür olarak kullanıyorlardı.) İhtiyacı olmayanların takmaması daha faziletlidir. Sünnet olan, yüzüğün ağırlığının bir miskal veya daha az olmasıdır ve erkeklerin kaşını avuç içlerine çevirmeleridir. Kadınların ise avuç içlerine çevirmelerine gerek yoktur. Zira yüzük onlar için ziynettir; erkekler içinse süs değildir. Yüzüğün kaşını akik ve yakut gibi kıymetli taşlardan yapmak ve üzerine kendi adını veya Allah’ın ismini nakşetmek caizdir. Ancak Allah’ın ismi yazıldığı olduğunda, helaya girerken yüzüğün ya çıkarılması veya sağ ele takılması gerekir.[2]
Altın ve Gümüş dışındaki Yüzükler
Demir, bakır, kurşun ve tunç gibi madenlerden yapılan yüzükler, hem erkeklere hem de kadınlara mekruhtur. Akik ve yeşim gibi kıymetli taşlardan yapılanlar ise kadın-erkek herkes için caizdir.[3]
“Altın yüzük takmak erkeklere haramdır. Altın-gümüş ve diğer mücevherat ile kadınların süslenmeleri caizdir. Erkekler ancak süs maksadı olmaksızın gümüşten halkalı mühür kullanabilirler. Süs için olsa bile, gümüşlü kemer, altın yaldızlı ve işlemeli kılıç kullanabilirler. Fakat altından, demirden, tunçtan, şişeden ve taştan halkalı mühür kullanamazlar; bu haramdır. Mühürde kaşa değil, halkaya itibar edilir. Mühürün kaşı taştan akikden, yakuttan ve diğer şeylerden olabilir. Ancak ihtiyaç olmadıkça mühür kullanılmaması daha iyidir.” [4]
Yüzüğün kaşına bir ibare ya da herhangi bir isim yazdırmak
Yüzüğün kaşına Allah’ın, Peygamber’in ya da kişinin kendi adının nakşedilmesinde bir sakınca yoktur. Fakat insan ve hayvan gibi bir canlının resminin konulması günahtır. Kaşında Allah’ın ismi veya Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in adının yazılı olduğu bir yüzükle helaya giren kişi, yüzüğünü gizlemelidir. Eğer yüzük sol elinde ise taharetleneceğinde parmağından çıkarmalıdır.[5]
Yüzük, her iki elin herhangi bir parmağına takılabilir. Ancak, küçük parmağa takılması sünnettir.[6]
Muhaddis Tirmizi Şemail-i Muhammediyye adlı eserinde konumuzla ilgili on yedi hadis-i şerif nakletmişlerdir.
Enes ibni Malik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Rasûlullâh’ın (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Mühr-ü Şerîfleri gümüşten yapılmış idi. Kaşı ise Habeşi taşından idi.”[7]
Abdullah ibni Ömer anlatıyor: “Muhakkak Nebi (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gümüşten bir mühr-ü şerif edindiler. Bunun ile (yazdırdığı mektupları) mühürler idi. O’nu (süs amaçlı olarak) takınmazlardı.”[8]
Enes ibni Malik naklediyor: “Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), hem halkası hem de kaşı gümüşten yapılmış bir mühr-ü şerîfleri var idi.”[9]
Enes ibni Malik anlatıyor: Hazreti Rasûlullâh (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) acem kralları (yabancı devlet başkanları)’na “İslam’a davet için” mektup yazmayı murad edince, kendilerine: “Hiç şüphesiz acem hükümdarları mühürsüz mektupları kabul etmezler” denildi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) mühür-yüzük yapmalarını talep etti.[10]
Enes ibni Malik sözüne şöyle devam eder: “Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) parmağındaki yüzüğün parıltısını görür gibiyim.”[11]
Enes ibni Malik anlatıyor: “Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) mühr-ü şerîflerinin kaşında, ilk satırda “Muhammed” ikinci satırda “Rasûl” üçüncü satırda ise “Allah” kelimeleri nakşedilmiş idi.”[12]
Enes ibni Malik anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) (İran hükümdarı) Kisra’ya, (Bizans hükümdarı) Kayser’e ve (Habeş hükümdarı) Necaşi’ye “İslam’a davet etmek için” mektuplar yazmıştı. Bunun akabinde Peygamber Efendimiz’e (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) denildi ki: “Şüphesiz O hükümdarlar, mühürsüz mektupları kabul etmezler.” Bu durum üzerine Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) halkası gümüşten bir mühür-yüzük yaptırdı. Kaşına ise “Muhammed Rasûlullâh” yazdırdı.[13]
Enes ibni Malik naklediyor: “Muhakkak Nebî (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem), helâya girecekleri vakit, mühr-ü şerîflerini (kaşında “Muhammed Rasulullah” yazan yüzüğünü) mübarek parmaklarından çıkarırlar idi.”[14]
Abdullah ibni Ömer naklediyor: Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) gümüşten yüzük edindi, onu rûh-u şerîfleri kabzedilinceye kadar mübarek parmaklarına taktılar. Bu yüzük, Peygamber Efendimiz’in (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) vefatından sonra Hazreti Ebu Bekr’e, ondan sonra Hazreti Ömer’e, ondan da Hazreti Osman’a intikal etti. Nihayet bu yüzük Hazreti Osman’ın (Radıyallâhu Anh) elinden Eris Kuyusuna (Eris adı verilen su kuyusu) düşüp kayboldu. Bu yüzüğün kaşında “Muhammed Rasulullah” cümlesi var idi.[15]
Dipnotlar
[1] el-İhtiyar fi Ta’lili’l-Muhtar, 4 cilt, s.224: Merginani, el-Hidaye, 4cilt, s.82; İbn Abidin, Reddü’lMuhtar, , 5cilt, s.216. Tirmizi libas no:1760
[2] el-İhtiyar,4cilt,s.159; Ahmet Davudoğlu, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, 9cilt, s.457
[3] el-İhtiyar fi Ta’lili’l-Muhtar cilt 4, s.224, Abidin, Reddü’l muhtar cilt5 s.315
[4] Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslâm İlmihâli, (Sad. İsmailağa Fıkıh Kurulu), Yasin Yayınevi, İstanbul, 2015, s.588
[5] İbn Abidin Reddü’l muhtar cilt5, s.317
[6] İbn Abidin Reddü’l muhtar cilt5, s.317
[7] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:82
[8] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:83
[9] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:84
[10] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:85
[11] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:86
[12] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:87
[13] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:87
[14] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:88
[15] Tirmizî, Şemâil, 11.bab no:89