Mübârek gün ve geceler, âhir zaman ümmeti olduğundan ömrü kısa kılınan ümmet-i Muhammed’e lütfedilmiş fırsat günleridir. Ömür sermayesi az olan günümüz insanı, zamanın hızla akıp gitmesi hasebiyle daha dikkatli olmalı, ayrı birer lütuf olan mübârek zaman dilimlerini ihyâ konusunda daima müteyakkız bir hâlde bulunmalıdır. Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), zamanın hızlı akışı hususunda ümmetini şöyle ikaz etmiştir: “Zaman öyle hızlanır ki, bir sene bir ay, bir ay bir hafta, bir hafta bir gün, bir gün bir saat, bir saat bir ateş kıvılcımı kadar olur.”[1]
Karar Gecesi
Şa‘bân-ı Şerîf’in amellerin arz mevsimi olduğunu Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in “İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah’a arz edilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah’a arz edilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum.”[2] hadîs-i şerifinden bilmekteyiz. Amellerin arz edilmesi, bu ayın orta gecesinin bir yönüyle “karar gecesi” oluşuna da işarettir.
Kur’ân-ı Kerîm’in inzâl edildiği geceden bahseden âyet-i kerimeyi açıklayan müfessirlerimiz, Berâet Gecesinin karar gecesi oluşuna dikkat çekmişlerdir. Nitekim Abdullah ibni Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ) bu gece hakkında: “Allah Te‘âlâ (ezelde takdir ettiği) bütün kaza (ve kaderler içerisinden bir sene boyunca olacak)ları Şa‘bân’ın on beşinci gecesinde kesin hükme bağlar, Ramazân’ın yirmi yedinci gecesinde ise bunların kaydını görevli meleklere teslim eder.” buyurmuştur. Bu görüşe göre; Kur’ân-ı Kerîm’in, Levh-i Mahfûz’dan birinci kat semaya topluca indirilişi Berâet Gecesinde; Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e indirilmeye başlanması ise Kadir gecesinde vâki olmuştur.[3]
Ramazân-ı Şerîf’in Mukaddimesi
Fazîleti, orucu ve diğer hususî ibâdetleriyle Şa‘bân-ı Şerîf’in zirvesi olan Berâet Gecesi, Ramazân-ı Şerîf’e on beş gün kaldığını haber vermesi, on bir ayın sultanına hazırlık vakti olması gibi hususiyetleriyle Ramazân-ı Şerîfin âdeta bir mukaddimesi mesabesindedir. Nitekim Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) en sevimli orucun hangi zamanda tutulan oruç olduğu sualini, “Ramazân’ın büyüklüğü için tutulan Şa‘bân ayındaki oruç”[4] şeklinde cevaplamak suretiyle, Şa‘bân-ı Şerîf’in Ramazân-ı Şerîf ile bağlantısına, bilhassa hazırlık yönünden alâkasına temas buyurmuştur.
Rûhu’l-Beyân sahibi İsmail Hakkı Bursevî Hazretlerinin kaydettiğine göre, Şeyh Mağribî (Kuddise Sirruhû) ayların fazîletini beyân ederken sözü Şa‘bân ayına getirdikten sonra şöyle devam etmiştir: “(…) Şa‘bân ayı, Allah Te‘âlâ’nın sevgilisinin ayıdır. Üstelik bu ayda ameller ve eceller taksim ve takdir edilir. Şa‘bân ayı, iki önemli ay olan Receb ve Ramazân ayları arasında olup bu iki büyük aya komşu olma fazîletine sahiptir. Tıpkı Perşembe ve Cumartesi günlerinin de Cuma gününe komşu olmaları bakımından fazîletli günler olmaları gibi. Bundan dolayı Allah Te‘âlâ’nın Cumartesi ve Perşembe günlerini mübârek kıldığı vârid olmuştur.”
Rûhu’l-Beyân sahibi konunun devamında Berâet Gecesinin hususiyetlerini maddeler hâlinde sıralayıp geniş malûmat kaydetmek suretiyle en güzel biçimde anlatmıştır.[5]
Berâet Gecesini hususiyetlerini idrâk edip şuurla ihyâya gayret göstermeli ve Şa‘bân-ı Şerîf ayının kalan günlerini, başta oruç ve Kur’ân-ı Kerîm tilâveti olmak üzere sadaka ve diğer ibadetlerle ihyâ ederek Ramazân-ı Şerîf’e yönelik mühim bir hazırlık dönemi olarak geçirmeliyiz. Berâet Gecesini ihyâ yollarına, gecenin ve günün fazîletli amellerine, hususî duâ ve zikirlerine buradan ulaşabilirsiniz.
Dipnotlar
[1] Tirmizî, Zühd, 24. İbn Hacer el-Askalânî (Rahimehullâh) Fethu’l-Bârî adlı Buhârî şerhinde bu konuya temas etmiş, zamanın hızlı akacağını bildirmekle beraber, hakiki anlamda kısalmanın ise Hazreti Mehdî’nin zuhuru yıllarında vuku bulacağını açıklamıştır. (Fethu’l-Bârî, 13/16.)
[2] Nesâî, Savm, 70.
[3] Mahmud Efendi Hazretleri, Kur’ân-ı Mecîd ve Tefsirl-i Meâl-i Âlî’si, Duhân Sûresi tefsirli meâli.
[4] Tirmizî, Zekât, 28.
[5] İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân Tefsîri, Dâru’l-Fikr, Beyrut, 8/401-404.