Allah’ın ismi, Mevla’ya Hamd ve Şükür ve Resulüne Salat ve Selamla başladıktan sonra…
Yaratılış gayesi Allah (Celle Celâluhû) hazretlerine kulluk ve onu tanımak olan insanoğlu, muhatap olduğu bu büyük gaye ve hedefe bakıldığında ne kadar büyük bir nimete ve fırsata nail olduğu anlaşılmaktadır. İşte insanın aradığı izzet ve şeref, dünya ve ahiret saadeti bu hitaba kulak verip onun Kitabına ve kıymetli elçisi Hazreti Muhammed Mustafa (Aleyhissalatu vesselam)’a bağlılık ile mümkündür. Kendi bu hitaptan yüz çevirdiği gibi Müslümanları da bu büyük hedeften alıkoyup, kendi gömüldükleri zulmet bataklığına gömme çabasında olan kâfirlerin kirli maksatlarını Cenâb-ı Hak şu âyeti kerimelerle beyan etmektedir;
وَدَّ كَثِيرٌ مِنْ اَهْلِ الْكِتَابِ لَوْ يَرُدُّونَكُمْ مِنْ بَعْدِ اِيمَانِكُمْ كُفَّارًا حَسَدًا مِنْ عِنْدِ اَنْفُسِهِمْ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُمُ الْحَقُّۚ
”Ehli kitaptan birçokları kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra nefislerinden kaynaklanan bir hasetten (kıskançlıktan) dolayı sizi imanınızdan sonra kafirler haline döndürmeyi temenni etmiştir.”[1]
وَلَنْ تَرْضٰى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا النَّصَارٰى حَتّٰى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْۜ
‘’(Habibim!) Sen onların milletine (dinine) uymadıkça ne Yahudiler ne de Hristiyanlar senden asla razı olmaz.”[2]
Ayetlerde belirtilen bu maksatlarını gerçekleştirmenin en iyi yolunun Müslümanları adetlerinde, ahlaklarında, giyim kuşamlarında kendilerine benzetmek olduğunu iyi bilen gayrimüslimler; inancından ve değerlerinden habersiz, hayattaki tüm gayesi nefsî arzuları olan kısacası dini yozlaşmaya maruz kalmış bir toplum inşa etmek için bilhassa medya vasıtasıyla saman altından su yürütürcesine kendi adetlerini aşılamışlardır.
Bu oyunun neticesi olarak hayatımıza soktuğumuz bu adetler ümmeti adım adım batının hayranı yapmış, yeri geldiğinde imanını sorgulayan, dininden habersiz bir toplum inşa ederek Müslümanları perişan etmiştir. İşte maalesef İslam aleminin duçar olmuş olduğu bu gerçeğin baş sebebi ehl-i küffara benzemek ve bunu hafife almaktır. Üzüm üzüme baka baka kararır atasözü bu hakikati ifade etmektedir.
Ayet-i kerime ve hadis-i şeriflerde kafirlere benzemek ve onların dini günlerine önem göstermek net bir biçimde nehyedilmiştir.
يَٓا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُوا لَا تَكُونُوا كَالَّذينَ كَفَرُوا
‘’Ey iman edenler! Kafirler gibi olmayın!’’[3]
يَٓا اَيُّهَا الَّذينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تُطيعُوا الَّذينَ كَفَرُوا يَرُدُّوكُمْ عَلٰٓى اَعْقَابِكُمْ فَتَنْقَلِبُوا خَاسِرينَ
‘’Ey iman edenler! Eğer kafir olanlara (Yahudiler, Hristiyanlar ve münafıklara) itaat ederseniz sizi gerisin geriye (küfre ve dalalete) çevirirler. Artık (dünyada da ahirette de) büyük zararlara uğramış olduğunuz halde geri dönmüş (irtidat etmiş) olursunuz.’’[4]
Hazreti Peygamber (Aleyhissalatu vesselam) şöyle buyurmaktadır:
مَنْ تَشَبَّهَ بِقَوْمٍ فَهُوَ مِنْهُمْ
‘’Kim bir topluluğa benzerse o onlardandır.’’[5]
Kafirlere benzeme işinin en yaygın örneklerinden biri, günümüzde Müslümanların miladi yılbaşı adı altında Noel’i kutlamaları ve bunu sanki inançlarından bir parçaymış gibi bayram havasında icra etmeleridir. Özellikle bu gündeki kutlamalara, adetlere, işlenen günahlara bakıldığında bunun gayrimüslimlere ait bir bayram olduğu akl-ı selim sahibi kimseler için gayet aşikardır.
Bazı kardeşlerimiz tarafından dillendirilen ”Biz Noel’i değil yılbaşını kutluyoruz zira Noel 25 Aralık, miladi yılbaşı ise 1 Ocak” söylemine gelirsek, yılbaşı kutlamalarının tarihi süreci incelendiğinde bu iki tarihin ihtiva ettiği mananın aynı olduğu ve bu söylemin de ne kadar tutarsız bir ifade olduğu anlaşılacaktır. Zira miladi yılbaşı Hazreti İsa’nın (Aleyhisselam) doğduğu zaman olarak nitelendirilir, halbuki Hazreti İsa’nın (Aleyhisselam) doğduğu ay ve güne dair kaynaklarda kesin bir bilgi yoktur, 25 Aralık 1 ve 6 Ocak benzeri tarihler tahmini olarak ortaya atılan tarihlerdir. İşte gayrimüslimler doğruluğu belirsiz olan bu tarihleri (ki bu tarihlerin bir kısım batıl tanrıların da doğum tarihidir) dini bir bayram olarak kabul edip, 25 aralığı 1 Ocak ile birleştirmek suretiyle 1 hafta kadar sürecek bir bayram havasına girmektedirler. Dolayısıyla 1 Ocak Noel’e mülhaktır ve ondan ayrı olmayan bir tarihtir. Netice olarak yılbaşını kutlayan bir kimse gayrimüslimlerin bayramı olan Noel’i kutlamış olacaktır.
عَنْ أَنَسٍ قَالَ: قَدِمَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم الْمَدِينَةَ وَلَهُمْ يَوْمَانِ يَلْعَبُونَ فِيهِمَا فَقَالَ: مَا هَذَانِ الْيَوْمَانِ؟ قَالُوا: كُنَّا نَلْعَبُ فِيهِمَا فِى الْجَاهِلِيَّةِ. فَقَالَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم: إِنَّ اللَّهَ قَدْ أَبْدَلَكُمْ بِهِمَا خَيْرًا مِنْهُمَا؛ يَوْمَ الأَضْحَى وَيَوْمَ الْفِطْرِ
Enes (Radiyallâhu Anh) anlatıyor: Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye geldi. İnsanlar iki günü bayram olarak kutluyorlardı. Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem): “Bu iki gün neyin nesidir?” diye sordu. İnsanlar “Cahiliye devrinde bu bayramları kutluyorduk” deyince Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem) şöyle ilan etti:
Allah (Celle Celâluhû) sizin için o iki günü daha hayırlı iki gün ile değiştirmiştir; Ramazan ve Kurban Bayramı.[6]
Hadisten anlaşıldığı üzere Hazreti Peygamber (Aleyhissalatu vesselam) bu iki güne özel kutlama yapıp eğlenmeği yasaklamıştır.
Ulemanın beyanı vechile kafirlere ait olan diğer bayramlara ve özel günlere de iştirak etmek ve o günleri kutlamak nehyedilmiştir.
قَالَ أَبُو حَفْصٍ الْكَبِيرُ الْحَنَفِيُّ: مَنْ أَهْدَى فِي النَّيْرُوزِ بَيْضَةً إِلَى مُشْرِكٍ تَعْظِيمًا لِلْيَوْمِ فَقَدْ كَفَرَ بِاللَّهِ تَعَالَى، وَأَحْبَطَ أَعْمَالَهُ
İmam Muhammed’in (Rahimehullah) talebelerinden Ebu Hafs el Kebir (Rahimehullah) şöyle buyurmuştur: ”Kim nevruz bayramında bir kafire o güne hürmet ederek bir yumurta hediye etse kafir olur ve amelleri boşa gider”[7]
وَقَالَ الْقَاضِي أَبُو الْمَحَاسِنَ الْحَسَنُ بْنُ مَنْصُورٍ الْحَنَفِيُّ: مَنِ اشْتَرَى فِيهِ شَيْئًا لَمْ يَكُنْ يَشْتَرِيهِ فِي غَيْرِهِ، أَوْ أَهْدَى فِيهِ هَدِيَّةً إِلَى غَيْرِهِ فَإِنْ أَرَادَ بِذَلِكَ تَعْظِيمَ الْيَوْمِ كَمَا يُعَظِّمُهُ الْكَفَرَةُ فَقَدْ كَفَرَ، وَإِنْ أَرَادَ بِالشِّرَاءِ التَّنَعُّمَ وَالتَّنَزُّهَ، وَبِالْإِهْدَاءِ التَّحَابَّ جَرْيًا عَلَى الْعَادَةِ، لَمْ يَكُنْ كُفْرًا لَكِنَّهُ مَكْرُوهٌ كَرَاهَةَ التَّشَبُّهِ بِالْكَفَرَةِ، حِينَئِذٍ فَيُحْتَرَزُ عَنْهُ
Kadı Ebu’l Mehasin (Rahimehullah) şöyle buyurmuştur: ”Kim nevruzda normal günlerde satın almadığı, o güne özel bir şey alsa veya o günde birine bir şey hediye etse bunları yaparken aynı kafirler gibi o güne tazim etmeyi kastederse kafir olur. Hoş vakit geçirmek niyetiyle bir şeyler almış ise ve birine hediye ederken karşılıklı sevgiden dolayı bunu yaptı ise kafir olmaz ancak kafirlere benzemenin çirkinliğinden ötürü bu iş mekruhtur.”[8]
Ezcümle, miladi yılbaşı ve Noel bir bütün olarak gayrimüslimlere ait dini bir zaman dilimidir. Dolayısıyla kişi hürmet ve tazim göstermeden ve yaptığının yanlış olduğunu bilerek bugünü kutlaması ve bugüne özel bir şeyler yapması durumunda haram işlemiş olacaktır. Bu günlere tazim ve hürmet göstermek suretiyle yapılan bir fiil ise kişiyi iman dairesinden çıkaracak kadar tehlikelidir. Bir Müslüman bu günlere özel (evinde o güne özel bir şey alıp yemesi gibi) ufak bir değişiklikte dahi bulunsa, bugüne iştirak etmiş sayılacaktır. Bu sebeple kısacık bir dünya hayatında yaşanacak anlık zevkler için ahiret hayatını tehlikeye atmak yerine, Cenab-ı Hakk’ın ziyadesiyle geniş olan helal dairesinden faydalanıp kendi bayramlarımız ve meşru eğlencelerimizle yetinmek dünya ve ahiret saadetinin vesilesi olacaktır.
Vesselam…
Dipnotlar
[1] Bakara suresi 109. âyet
[2] Bakara suresi 120. âyet
[3] Âl-i İmran suresi 156. âyet
[4] Âl-i İmran suresi 149. âyet
[5] Ebu Davud, r.3512
[6] Ebû Dâvûd, r.1136
[7] Ali el-Karî, Mirkatu’l-Mefatih, c.3, s. 1069; ez-Zeyle’î, Tebyinü’l-Hakaik, c.6, s. 228; İbni Nüceym, el-Bahru’r-Raik, c.8, s. 555
[8] Ali el-Karî, Mirkatu’l-Mefatih, c.3, s. 1069; ez-Zeyle’î, Tebyinü’l-Hakaik, c.6, s. 228; İbni Nüceym, el-Bahru’r-Raik, c.8, s. 555