Hicretten bir buçuk sene evvel İsrâ gecesi her mükellef üzerine farz kılınan namaz, İslam’ın imandan sonraki en büyük emridir. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), dinimizin direği namazı cemaatle kılmayı her zaman teşvik etmiş, bu itibarla cemaatle namaza iştirak İslam’ın şiarı ve sembollerinden biri haline gelmiştir.
Cemaatle kılınan namaz, tek başına kılınan namazdan faziletlidir. Sevabı da yalnız başına kılınan namazın sevabından çoktur. İbni Ömer (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Rasulullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), “Cemaatle kılınan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece üstündür” buyurmaktadır. [1]
İmam, bir kişiye bile namaz kıldırsa bu da cemaat sayılır. “İki kişi ve bunlardan yukarısı cemaattir” [2] hadis-i şerifi buna delildir. Yine de bu, camiye gitmenin ve daha kalabalık bir cemaatle namaz kılmanın sevabına denk olmaz. Farz namazların mescidlerde cemaatle kılınışı Müslümanlığın bir belirtisi olduğundan bunun terk ve tatil edilmesi asla caiz görülemez. Cemaatle namaz kıldığı bilinen bir kişinin Müslüman olduğuna hükmolunabileceği gibi hakkında bütün İslam ahkâmı cari olur. [3]
Üstadımız Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhu) Hazretleri de cemaatle namazın önemine ilişkin erkeklere hitaben, “Cemaatle namaz kılmayı kaçırırsanız kalbinize o miktar katılık gelir. Cemaatsiz kılınan namaz nâkıstır” buyurmuşlardır.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Ebû Hureyre (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen bir hadis-i şerifinde, “Cemaatle namaz, herhangi birinizin yalnızca kıldığı namazdan yirmi beş derece üstündür. Gece melekleri ile gündüz melekleri de sabah namazında toplanırlar. (Nöbetlerini sabah namazında değiştirirler)” buyurmaktadır. [4] Ebû Hureyre, Kur’an-ı Kerim’den bunu doğrulayan bir ayet istenirse, gece ve gündüz meleklerinin sabah namazında hazır bulunduklarını belirten şu ayetin okunmasını tavsiye etmiştir:
“Güneşin (gündüzün yarı dâiresinden) kayması ânında (öğle namazını), gecenin karanlığına dek (uzanan süreçte ise; ikindi, akşam ve yatsı vakitlerine ulaştığın zaman) o (farz) namaz(lar) ı ve (imsak vakti ile güneş doğumu arasında) sabah namazını hakkıyla kıl! Çünkü şüphesiz sabah (namazın)ın (diğer namazlara nispetle çokça okunan) Kur’ân’ı (gece ve gündüz meleklerinin, ayrıca birçok namaz kılan insanların iştirâkiyle, kalabalık topluluklar tarafından) hazır bulunulan bir amel olmuştur.” [5]
Kainatın Efendisi (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Ebû Musa (Radıyallahu Anh)ın rivayet ettiği bir hadis-i şerifinde, “Cemaatle kılınan namazda en çok sevab alanlar, uzaklığına göre yolları, uzak ve en uzak olanlardır. Namazı bekleyip imam ile kılan kimsenin sevabı, namazı (tek başına veya az cemaatle) kılıp yatandan daha büyüktür” buyurmuştur. [6] Câbir b. Abdullah, (Radıyallahu Anh) ve bir grup sahabe, evleri mescide uzak olduğu için evlerini satarak mescide yaklaşmak istemiş, Peygamber Efendimiz onlara mani olarak şöyle demiştir: “Muhakkak sizin için her adımda bir derece sevab vardır.” [7]
Cemaatle kılınan namazda safların en faziletlisi en ön saftır. Bu fazilet imama yakınlık derecesine göredir. Bununla birlikte imama en yakın kişiler imamlığa ehil olan kişiler olmalıdır. Çünkü imamın namazı devam ettirememesi gibi bir durum olduğunda, bu en yakın kişilerden birini imamete geçirebilmelidir.
Ebû Hureyre (Radıyalluh Anh)dan rivayet edilen başka bir hadis-i şerifte Rasullullah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), “Eğer insanlar, ezanın ve (cemaatle kılınan namazda) birinci safın sevabını bilseler ve kura çekmeden bunu elde etmeleri mümkün olmasa mutlaka kura çekerlerdi. Eğer namazlara erken gelmenin sevabını bilselerdi, bunun için yarışırlardı. Eğer yatsı ile sabah namazlarını cemaatle kılmanın sevabını bilselerdi, bu namazlara emekleyerek dahi olsa gelirlerdi” buyurarak mescidlerde cemaatle namaz kılmanın önemine büyük vurgu yapmıştır.[8]
Aynı râvinin aktardığı bir diğer hadis-i şerifte de, “Allah Teala Hazretleri, mescidlere gidip gelenler için, her gidip gelmede cennetten nimetler hazırlamıştır” buyrulmuştur.[9] Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), yatsı namazını cemaatle kılan kişinin gece yarısına kadar namaz kılmış gibi sevap aldığını; sabah namazını da cemaatle kılarsa bütün geceyi namaz kılarak geçirmiş gibi sevap alacağını da müjdelemiştir. [10]
Resûl-i Ekrem (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin şu sözleri de inkar sureti ile namazı ve cemaati terk edenlere tehdit olabileceği gibi herkes için de bir ihtar ve uyarma niteliği taşımaktadır: “Bütün benliğime sahip olan Allah’a yemin ederim ki, içimden şöyle geçti: Odun için emir vereyim, odun toplansın. Sonra namaz için emir vereyim, bunun için ezan okunsun. Sonra birisine emredeyim, cemaate imam olsun. Sonra kendim namaza katılmayıp (camiye gelmeyen) adamlara varayım ve evlerini başlarına yakayım. Bütün benliğime hakim olan Allah’a yemin ederim ki, onlardan biri, yağlı bir kemik yahut iyi bir çatal tırnak bulacağını bilseydi behemal yatsı namazında bulunurdu.” [11]
Cemaatle namazın müminler için oldukça ehemmiyetli bir ibadet olduğu; Asr-ı Saadet’e baktığımızda namazın cemaatle kılınılmasına büyük bir hassasiyet gösterildiği ve çok nadir durumlarda terkine cevaz verildiği görülmektedir. Mevlâ Te’âlâ yapmış olduğumuz ve yapacağımız ibâdetlerimizi kabul eylesin.
Dipnotlar
[1] Buhârî, Ezân 30; Müslim, Mesâcid 249
[2] Buhârî, Ezân 35
[3] Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr
[4] Buhâri, Ezân 31
[5] Sure: İsra, ayet: 78
[6] Buhari, Ezân 31, I, 159; Müslim, Mesâcid 277, h. no 662
[7] Müslim, Mesâcid 279, h. no 664
[8] Buhârî, Ezân 9, 32
[9] Zübdet’ül Buhari, s.116
[10] Buhârî, Ezân 34; Müslim, Mesacid 260
[11] Buhârî, Ezân 29