Mü’minler birbirlerinin dostu ve yardımcısıdırlar. Mevlâ Te‘âlâ: “Mü’minler ancak kardeştirler. Onun için (herhangi bir anlaşmazlıkta) kardeşlerinizin arasını düzeltiniz ve Allah’tan korkun ki, rahmete şâyân olasınız…”[1] buyurmak suretiyle bu hakikati bizlere beyân buyurmuştur. Buna mukabil küfür de tek millettir. Allah Te‘âlâ kâfirlerin gayesini, “Eğer (kâfirler) güç yetirebilirlerse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşır olmalarını sürdüreceklerdir.”[2] hitâbıyla açıklamıştır.
Âyet-i kerîmenin dikkat buyurduğu hususla bugün karşı karşıyayız. İslâm dünyası bilhassa son iki asırdır, kâfirlerin tasallutu ve mezalimi altında bulunuyor. Nitekim Doğu Türkistan’daki kardeşlerimizin namuslarına kast ediliyor ve can güvenlikleri de tamamen ortadan kalkmış durumda.
Günümüzde iletişim araçları alabildiğine gelişmiş ve dünyanın bir ucunda yaşanan gelişmeler hemen her yerinde duyulur, bilinir hâle gelmişse de, dünya Doğu Türkistan’ın sesine kulaklarını tıkamakta ve maruz kaldığı vahşete aldırmamaktadır.
Hiçbir Mü’min Bu Zulme Kayıtsız Kalmamalıdır
Allah Te‘âlâ’nın vaadi, kendisinden sabır, namaz ve takva ile yardım isteyerek bu zulümlerle mücadele edenlerin salâha kavuşacağı yönündendir. Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz bu mücadelelerini sürdürürken, mü’min kardeşleri olarak bizler de bu vahşet ve mezalime kayıtsız kalmamalı, en azından duâlarımızla yanlarında olmalıyız. Zira bu, imanın bir gereğidir. Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Sizden her kim bir kötülük görürse, eğer gücü yetiyorsa eliyle düzeltsin. Yetmezse, diliyle düzeltsin. Onu da yapamazsa, hiç olmazsa kalbiyle buğz etsin. Fakat bu, imanın en zayıf mertebesidir.”[3]
Mü’min kardeşlerimizin hâliyle hemhâl olmalı ve onların salâhı için Hatm-i Şeriflere, Sûre-i Celîle tilâvetlerine, Sûre, âyet ve duâlardan oluşan muhtelif terkiblere sarılmalı, evrâd ve ezkâr ile meşgul olarak bu zulmün ve yeryüzünün başka bölgelerinde yaşanan zulümlerin bir an evvel sona ermesi için maddî ve manevî imkânlarımızla topyekûn seferber olmalıyız…
Dipnotlar
[1] Hucurât Sûresi:10’dan.
[2] Bakara Sûresi:217’den.
[3] Müslim, İman:78; Ebû Dâvûd, Salât:232.