Asıl ismi, Zâtün-nitâkayn Esmâ bint Ebi Bekr Es-Sıddîk bin Ebî Kuhâfe El-Kureşiyye Et-Teymiyye’dir. 595 yılında Mekke’de dünyaya geldi. Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh) efendimizin kızı ve Hazreti Ayşe (Radiyallâhu Anhâ) annemizin ablasıdır. İlk Müslümanlar arasında 18. sırada yer almaktadır. Aşere-i Mübeşşere’den olan Zübeyr bin Avvâm (Radiyallâhu Anh) ile evlendi ve 8 çocuğu oldu.
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) hicret emrini alınca, Hazreti EbuBekir (Radiyallâhu Anh)ın evine gitmiş, onunla yalnız konuşmak istemiş, Hazreti EbuBekir (Radiyallâhu Anh)ın evde bulunan Esmâ ile Âişe (Radiyallâhu Anhüma)nın sır saklamayı bildiklerini söylemesi üzerine onların yanında, o gece hicret etme kararı verdiğini anlattı. Hemen yol hazırlığına başlayan kızlar, deriden bir torbaya azık koyup bir kırbaya da su doldurdular.
Zâtünnitâkayn (İki Kuşaklı)
Azık torbasını ve su kabının ağızlarını bağlamak için ip aradılar, fakat bulamadılar. Esmâ (Radiyallâhu Anh) babasının işareti üzere belindeki kemeri çıkardı iki parçaya ayırdı. Bir parçası ile azık torbasının, diğer parçası ile de su tulumunun ağzını bağladı. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ise, Esma (Radiyallâhu Anhâ)nın bu gayretini seyrediyordu. Son derece memnun olarak, “Ey Esmâ! Allah bu kuşağının karşılığında sana cennette iki kuşak versin” diye dua buyurdu.
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in bu iltifatından sonra “Zatünnıtakayn” (İki kuşaklı) lâkabıyla anıldı. Sabah olunca Ebu Cehil ve adamları kapılarının önüne geldi. Esmâ (Radiyallâhu Anh) dışarı çıktı ve onlarla karşı karşıya geldi. Kendisine babasının yerini sorduklarında, bilmediğini söyledi. Bunun üzerine Ebu Cehil sinirinden ona şiddetli bir tokat vurarak, kulaklarındaki küpeleri yere düştü. Müşrikler ondan bir şey öğrenemeyeceklerini anlayınca orayı terk ettiler. [1]
En Cömert İnsan
Ailesiyle birlikte hicret ettikten kısa bir süre sonra, oğlu Abdullah bin Zübeyr (Radiyallâhu Anh)ı dünyaya getirdi. Böylece Yahudilerin çıkarmış olduğu, Müslümanların Medine’de çocuklarının olmayacağı dedikodusu sona ermiş oldu. Sade ve mütevazi bir hayat yaşardı. Sadaka vermeye çok önem verirdi. Oğlu kendisi için, annesi ve teyzesinden daha cömert bir insan tanımadığını söylerdi. Eline bir dünyalık geçtiği zaman, vakit geçirmeden hemen infak ederdi. [2]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in baldızı olması sebebiyle, huzurunda bulunma fırsatı bulmuş ve kendisinden çok hadis rivayet etmiştir. Rüya tabiri hususunda maharetli idi. Eşinden ayrıldıktan ve onun vefatından sonra oğlu olan, Abdullah bin Zübeyr (Radiyallâhu Anh)ın yanında Mekke’de kaldı. Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh)ın şehid edilmesinden sonra ortaya çıkan fitne ve karışıklıklara katılmamaya çalıştı.
Lakin oğlunun verdiği mücadeleye destek vererek Mekke’de kaldı. Haccâc’ın ordusu tarafından kuşatılan Mekke’de gerçekleşen savaş sonucu şehid olan oğlunun peşinden, kısa bir süre sonra vefat etti. Allah (Celle Celâluhû) şefaatlerine mazhar eylesin. [3]
Dipnotlar
[1] İbn Hişâm, I, s, 487
[2] Buhârî, Edeb, 106
[3] Taberî, Târîh, 2, s,375