Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretlerinin ulûm-i şer‘iyyeyi tahsil ettiği hocası Hacı Dursun Efendi (Rahmetullâhi Aleyh)i vefâtının sene-i devriyesi vesilesiyle, ilim yolunda hizmetleriyle hatırlıyor, hayırla ve minnetle yâd ediyoruz.
Merhûm Hacı Dursun Fevzi Güven Hoca Efendi, Trabzon’un Of ilçesine bağlı Çalek köyünde hicrî 1300 (1883’te) senesinde doğmuştur. Van’dan göç edip Trabzon’un Of ilçesine bağlı Büyükköy’e yerleşen ve Güveli lakabıyla anılan Abdülaziz efendinin torunlarından Yakup Efendi’nin oğludur. Doğum yerine nispetle Çalekli Dursun Efendi olarak tanınmıştır. İstanbul Süleymaniye Medresesinde tasavvuf, kelâm ve fıkıh şubelerinden mezundur. 1917’de dersiâm olmuş, Trabzon ve civarında medrese müfettişliği yapmıştır
Yetişmesi ve İlim Tahsili
Hafızlık yapmaya başladığı yedi yaşında babasını kaybetti. Dokuz yaşında iken Hemşinli Ahmet Efendi’nin yanında hafızlığını bitirdi. Hayrat Hanlut (Dağönü) köyünden olan Karakaş Ahmet Efendi’den onun köyündeki medresesinde Arapça öğrenmeye başladı. Hocasının 1903 yılında ölümü üzerine Çaykara’nın Akdoğan köyüne giderek Tayyib Zühtü Efendi’nin talebesi oldu. Bu sırada annesi vefat ettiğinden tahsiline bir süre ara verdi. Bir müddet sonra hocası Çalek (Sıraağaç) köyüne gelince tahsiline kendi köyünde devam etti. Tayyib Zühtü Efendi’nin birkaç yıl sonra Çaykara’ya dönmesi üzerine İstanbul’a gitti. Bazı medreselerde kısa süre devam etti. Daha sonra tekrar memleketine dönerek eski hocası Tayyib Zühtü Efendi’den tahsilini tamamladı. Hocasının kardeşi Velizade Hasan Hilmi Efendi’den Feraiz ilmini öğrenip icazet aldıktan sonra İstanbul’a döndü. Fatih Darü’l- Hilafet-i Aliyye Medresesi’ne giderek Medrese-i Sahn’ı bitirdi. Buradaki öğretmenleri arasında ünlü Oflu din âlimi Mehmet Emin el-Ofî ve padişahın huzur hocalarından Mahmut Kamil Efendi de vardı. Hatta çocuklarına bu hocasının Fatih camisindeki mezarı başında her hafta Cuma günleri Yasin okumasını vasiyet etmiştir. Ancak bu hocasının hangisi olduğu tespit edilememiştir. Başka bir Oflu hocası da Yusuf Şevki Efendi olup ona mensup olan âlimler arasında yer almıştır.
Yapmış Olduğu Vâzifeler ve Müderrisliği
Dursun Fevzi Güven Efendi, bir süre meşihat dairesinde çalıştıktan sonra alay imamlığı yaptı. Ardından Medresetü’l Kudât’tan mezun oldu ve Karadeniz bölgesindeki medreselerin müfettişliğine tayin edildi.
Talebeleri arasında günümüzün en büyük din âlimlerinden Mahmud Ustaosmanoğlu (Kuddise Sirruhû), rahmetli Mehmet Rüştü Aşıkkutlu Hoca Efendi gibi büyük âlimler vardır. Bunların yanı sıra Remzi Yavuz, Osman Niyazi Atay, Hüseyin Hatipoğlu, Hüsnü Lostar, Kamil Küçük, Hasan Rahmi Yavuz da bulunmaktadır.
Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri; belağat, ilm-i kelâm, tefsir, hadis, fıkıh ve usûl-i fıkh gibi sâir ulûm-i şer‘iyyeyi; devrin aklî ve naklî ilimlerde mütehassıs ulemasından, Süleymaniye Medresesi dersiâmlarından olan eniştesi Çalekli Hacı Dursun Feyzi Efendi’den ikmâl ederek on altı yaşında icâzet almıştır. Mahmud Efendi Hazretleri, sohbetlerinde Hacı Dursun Efendi’den sıklıkla bahsetmiş ve onun ilmî hayatı ve hassasiyetlerinden pek çok örnek nakletmiştir.
Talebe ve Yakınlarının Anlattıkları
Talebelerinden Ali Sabit Salihoğlu’nun anlattıklarından; “Birkaç arkadaş ile Hoca efendinin Çalek köyünde bulunan evinin ikinci katındaki misafir odasında kendisini ziyarete gitmiştik. Hoca efendi henüz misafir odasında değildi. Birden bir sarsıntı hissettik. Deprem oluyor diye heyecanlandık. O esnada odada bulunan Hoca efendinin oğlu Süleyman Efendi, “heyecanlanmayın. Heyecanlanacak bir şey yok. Babam şu anda alt kattaki odasında zikir ediyor. Yaptığı zikir esnasında ev her zaman zelzele oluyormuş gibi sallanır, bu geceye mahsus bir olay değildir” diyerek bizi teskin etti.”
Hopşeralı Hasan Efendi, Çalekli Dursun Efendi’yi iki katlı bir ev yaptırmakta olduğunu görünce ona maniyle takılır. Der ki:
“Çalek’in müderrisi
Oldu dünya herisi
İki kat bina yapmaz
Peygamberler varisi”
Bu maniye üzülen Dursun Efendi, dünya hırsı taşıyan bir alim olmadığını ve yaptığı bu iki katlı evin aslında kendisi için değil de, buraya okuma amaçlı gelecek olan öğrenciler olduğunu belirtir. O zaman Hopşeralı Hasan Efendi, “Ha, o zaman caizdir” demiştir.
Dursun Efendi’nin de şiirle dersleri vardır. Bunlardan birinde:
“Günümüz âlimleri
Yediler âlemleri
Kesp ve kazanç gördükçe
Kan akıttı kalemleri”
Dursun Efendi, bu dörtlüğü demekle paranın ucunu gören âlimler her türlü değerlere saldırmaktadır diye düşünmekte idi. Acaba ölmeden evvel para hırsıyla yanıp tutuşan bazı günümüz âlimlerini önceden ifade etmek mi istemişti?
Eserleri
- Muhtâru’l-Ehâdis (1. cilt tercümesi) (İstanbul 1964),
- Muhtâru’l-Ehâdis-i Nebeviye tercümesinin birinci cildi olarak basılmıştır.
- Tevhit ve İşrak (İstanbul 1920)
- Ahlak ve İnanç Öğütleri (Giresun 1956)
- Muhtâru’l-Ehâdis 1., 2. ve 3. cilt tercümeleri (Hepsi bir arada)
- Ahiret hakikatleri ve Dirilmek Hikmetleri (Trabzon 1970 (manzum tarzda yazılmıştır)).
- Münkızü’l Felâsife ve Muzhirü’l- Hakika (Mekke 1949)
Üç hanımından on çocuğu olan Hacı Dursun Efendi, 27 Şubat 1977 tarihinde Of’taki köyünde vefat etmiştir. Kabri köyünde bulunmaktadır.
Hacı Dursun Efendi, hayatı boyunca ehl-i sünnet îtikâdını yaymak ve ilmi neşretmek için büyük bir gayretle çalıştı. Bu büyük zâtın tesirleri o bölgede ve yetiştirmiş olduğu âlimler vasıtasıyla ülkemizin tamamında hâlâ devam etmektedir.” Mevlâ Te‘âlâ Rahmet Eylesin.