Geçtiğimiz sene 12 Mayıs 2016 tarihinde Efendi Babamız (Kuddise Sirruhû)nun oğlu hâfız Bahâeddin Gürbüzler ağabey aramızdan ayrılmıştı. Vefâtının sene-i devriyesi vesilesiyle kendisini rahmet ve minnetle yâd ediyoruz. Hâl tercemesi ve kendisiyle ilgili bazı haberler internet sitemiz üzerinden daha evvel yayımlanmış bulunduğundan biz bu yazımızda merhûm hoca efendiyle yakınlığımızdan yola çıkarak mürşidin yakınlarına gösterilmesi gereken edeplerden bahsetmek istiyoruz.
Hakk’a kurbiyet yolu olan seyr-i sülûk yolu, son derece meşakkatli ve hassas ölçülerle örülü bir yoldur. Feyz ve berekete nâil olmanın, en mühimi de Allah Te‘âlâ’nın rızâsına kavuşmanın yolu elbette ki kolay kat edilebilecek bir yol olmayacaktır.
Tarîkat-ı Aliyye, sâlikin istisnasız her ânını düzenleyen güzîde bir manevî yapıdır. Sâlik, seyr-i sülûk yolunda sağlıklı bir şekilde mesafe kat edebilmek için dinî mükellefiyetlerini eksiksiz yerine getirmenin ve yasaklardan sakınıp ihtiyaç dâhilinde olmayan işlerden sakınmanın yanı sıra, Tarîkat-ı Aliyye’nin erkân ve âdâbına da uymak zorundadır.
Sâlik için mürşid önemli olduğu kadar, onun ehli (ailesi ve çocukları) de önemlidir. Mürid, Şeyhi’ne hürmet içerisinde olması gerektiği gibi, şartlar her ne olursa olsun Şeyhinin aile ve yakınlarına da hürmet etmeli, onların hakkını gözetme konusunda diğer insanlara nazaran daha hassas davranmalıdır. Şeyhin yakınlarını gözetmek, onları muhtelif vesilelerle ziyâret etmek, hâllerini ve hatırlarını sorup müşküllerini izâle konusunda özverili olmak, müridânın riâyet etmesi gereken edeplerdendir.
Meşâyıh-i Kirâm Hazerâtı (Kaddesallâhu Esrârahüm)ün hâl tercemelerine baktığımızda onların her birinin, mürşidlerinin ailesine ve çocuklarına ne derece edeple yaklaştıklarına dair sayısız örneklerle karşılaşırız. Bu durum kimi zaman bizzat elleriyle yazmış oldukları mektuplarında, kimi zamansa bazı menkıbelerde çıkar karşımıza.
Merhûm Hâfız Bahâeddin Gürbüzler Ağabeyi Hatırlamak
Sünnet-i Seniyye’ye ittibâ ve Tarîkat-ı Aliyye’ye bağlılık konusunda bizlerin önünde büyük bir rehber olan mürşidimiz Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretleri, bu konuda da örnek bir şahsiyettir ve bu edeb ve nezâketi bize en güzel şekilde öğretmiştir. Efendi Hazretlerimiz (Kuddise Sirruhû), mürşidi Ali Haydar Ahıshavî (Kuddise Sirruhû) babamızın aile ve yakınlarına her daim hürmet etmiş, onlarla alakayı hiçbir zaman kesmemiştir. Geçtiğimiz sene aramızdan ayrılan hâfız Bahâeddin Gürbüzler ağabey de bizlere Efendi Babamız (Kuddise Sirruhû)nun emânetlerinden biri idi. Mahmud Efendi (Kuddise Sirruhû) Hazretlerimiz kendisine (dört yaş büyük olması hasebiyle) ‘hâfız ağabey’ şeklinde hitap ederdi.
Bizi geçmişe bağlayan ‘kök’lerimiz olan büyüklerimiz aramızdan birer birer ayrılıyorlar. Onları vefâtlarının sene-i devriyelerinde ve muhtelif vesilelerle hatırlayıp yâd etmek elbette kigüzel bir tavırdır fakat asıl olan; onların kıymetini hayatta oldukları müddet içerisinde bilebilmektir.
Merhûm hâfız Bahâeddin Gürbüzler ağabeyle câmiamızın büyüklerinin ve ona yetişen ihvânımızın pek çok hatırası var. Dâvûdî sesiyle okuduğu aşr-ı şerîfler, şahid olanların hâlâ kulaklarında. Onlarla ilgili hatıralar anlatılmaya hep devam edecek… Merhûm hoca efendiyle ilgili haber ve hatıralara dair yazılara internet site içeriğimizden erişim sağlayabilirsiniz.
Hâfız Bahâeddin Gürbüzler Ağabeyin Hâl Tercemesi
Hâfız Bahâeddin Gürbüzler Ağabeyin Vakfımızı Teşrîfi