Hicri 15. Asrın Müceddidi
Hindistan-Hayderabad el-Mahadü’l-âli İslami Üniversitesi ve Marifet Derneği tarafından İstanbul WOW otelde düzenlenen ve 2 gün süren Uluslararası İnsanlığa Hizmet Sempozyumu, Mahmud USTAOSMANOĞLU Efendi Hazretlerine “İslam’a Üstün Hizmet Ödülü” verilmesi ile sona erdi.
42 ülkeden ve tamamı Ehli sünnet olan 350 alim ve 6 bin kişinin iştirakiyle gerçekleştirilen sempozyum, büyük ilgi gördü.
Muhammed Avvame, Yusuf El-Kardavi (Video kaydıyla) ve Faruk Hamade gibi seçkin alimler konuşma yaptı. Ödül töreni ise meşhur kurra Abdussamed Abdülbasit`in oğlu Yasir Abdüssamed`in Kur`an-i Kerim tilavetiyle başladı.Ardından ödül komitesi başkanı Halid Seyfullah Rahmani, Şeyh Erşed Medeni, Cübbeli Ahmet Hoca, Şeyh Üsâme Rifai ve Muhittin Muhammed Avvame birer konuşma yaptılar.
42 ülkeden yaklaşık 350 alimin hazır bulunduğu merasimde Lübnan-Akkar müftüsü büyük alim Usame Er-Rifai hazretleri yaptığı duygulu konuşmasının sonunda;
“Allah-u Te’âlâ ilmi ve dini âlimler vasıtasıyla devam ettirmektedir.Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Selem): ‘Allâh-u Te’âlâ her yüz senenin başında bu ümmet için din işini yenileyecek birisini gönderecektir.’
(Herhangi bir tarihte dine hizmet eden bir kişiye müceddid ünvânı verilemez.Ancak bu vasıf yüzyılın başında hayatta ve hizmette bulunan birine nasib olur.) Şu anda biz hicri takvime göre 15.asrın, miladi takvime göre de 21.asrın başında bulunmaktayız.
İşte bu münasebetle hüsnü zan, bilakis araştırma neticesinde ve gerçeğe uygun olarak ifade ediyorum ki: Üstadımız Hazrat-ü Mevlânâ eş-Şeyh Mahmud en-Nakşibendî el Müceddidî el-Halidî Efendi Hazretlerin de: “Ümmetin diriliş ve tecdid yani yenileme vasıflarının toplandığını görüyorum”.Hal ile kal yani söyledikleriyle yaşadıkları arasını cem etme münasebetiyle ki, “O”gerçekten böyledir.15.asrın başında bu ümmetin dinini yenilen şahsiyet bu zat olmalıdır.” diyerek: Mahmud Efendi Hazretlerini Hicri 15.Asrın Müceddidi ilan etti.
Müceddid kimdir?
Peygamber Efendimiz[sav] Hatem-ül Enbiya olarak gelmiş ve bir rivayete göre 124 bin peygamberin son halkası olarak zinciri noktalamıştır.O’ndan sonra başka bir peygamber gelmeyecektir.
Ama islamiyete daima dışarıdan eklemeler yapılmaya çalışılmıştır. İşte İsa Aleyisselamın veya Musa Aleyisselamın tahrif edilmiş dinleri.
Hz.Muhammed [sav]efendimiz kendisine verilen görevle Bu ululazim İslam Peygamberlerinin dinlerini müslümanlıkla hem hitama erdirmiş noktalamış hemde mükemmelleştirmiştir.Kendisine vahyedilen Kitapta tüm ilahi vahiylerin yerine muhkem kitap olarak gönderilmiştir.
Efendimiz[sav]ile noktalanan peygamberlik görevinden sonra görev müceddidlerindir.Yani ilmiyle amel edilebilen peşinden gittiğinizde sizin doğru yola devamınıza vesile olan. Bunlar devrin veya asrın müceddidleriyle bin yılın müceddidleridir.
Dört mezheb imamımız bu müceddidlerdendir. Onlardan sonra yine yoldan sapmalar başladı. ve işte o zamanların müceddidleri İmam-ı Maturidi[Rha]İmam-ı Eş’ari durumu toparladılar bi’datları biiznillah ayıkladılar itikad imamlarımız oldular.
Ama Eski sapık inançlarından kurtulamayan kavimler ve Müslümanlığın gelişiyle hükmü kalmayan dinlerin mensubları tekrar müslümanlığı dejenere etmeye çalıştılar. Bu sırada kilometre taşı müceddid-i Elfi sani İmam-ı Rabbani[ks]dir Bin yılda bir gelecek müceddidlerin ilkidir. Daha sonra asrın müceddidleri gelmeye devam etmiştir.Aynı asırda birkaç müceddid de gelebilir.Ama aslolan Edile-i şeriyeden sonra geçerli olan İmam-ı Rabbani[ksa]hazretlerinin mektubatı ve eserleridir onlar kaynak gösterilebilir.
Hacı Mahmut Ustaosmanoğlu [ks]Ehli sünnet alimlerinin fikir birliğiyle asrın müceddidi seçilmiştir.350 alimin katıldığı bir törenle bu ünvanı alimlerce kabul görmüştür. Asrın müceddidinin bizlerden biri olması dikkat çekicidir.
Müceddid yenileyici demektir. Bununla her yüz senede bir, dini yenilemekle manen vazifelendirilen büyük İslam alimleri kasd edilir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde, “Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek hir müceddid gönderecektir” buyurmuştur. (Ebu Davud, Melahim, 1)
Büyük İslam alimlerinden İmam Celaleddin Suyutî, müceddidlik hakkında bir eser yazmış ve zamanına (miladi 1400’lü yıllara) kadar geçen müceddidleri kendi kanaatine göre şöyle sıralamıştır:
Ömer b. Abdulaziz
İmam Şâfiî
İmam Ebu’l-Hasan el-Eş’arî
İmam İsferainî
İmam Gazalî
Fahruddîn Razî
Takyuddin İbnu Dakîki’l-Iyd
İmam Bulkînî
İmam Suyutî, dokuzuncu müceddidin kendisi olduğunu ümit ettiğini söyler.
Bunların çoğu hakkında farklı görüşler vardır. Suyuti’den sonraki asırlarda müceddid olarak meşhur olan isimler ise şunlardır:
İmam-ı Rabbanî
Şah Veliyyullah Dehlevî
Mevlana Halid-i Bağdadî
Kısaca Müceddidler İslâm dînini kuvvetlendiren, bid’atleri yâni İslâm dinine sokulmak istenen hurâfeleri söküp atan ve sünnetleri ortaya çıkaran âlimlerdir. Sünen-i Ebî Dâvûd’da zikredilen bir hadîs-i şerîfte;
“Her yüz senede bir müceddid zâhir olur (ortaya çıkar). Ümmetimin işlerini yeniler.” buyrulmuştur.
İmâm-ı Rabbânî Ahmed Fârûkî Serhendî’nin beyânına göre;
“Bu ümmet, ümmetlerin en iyisi olduğu ve bu ümmetin Peygamberi, peygamberlerin sonuncusu olduğu için, bunların âlimlerine, İsrâiloğullarının peygamberlerinin mertebesi verilmiştir. Peygamberlerin vazîfeleri, bu âlimlere yaptırılmaktadır. Bunun için, her yüz sene başında, bu ümmetin âlimleri arasından bir müceddîd seçilir. Hele bin sene geçince, geçmiş ümmetlerde bir Ulül-azm Nebi (veya resûl) gönderildiği ve onun işi bir nebîye (her yüz senede bir gönderilen peygambere) bırakılmadığı gibi, bu ümmette de, tam bilgili bir âlim seçilir. Bu zât, geçmiş ümmetlerdeki ülül-azm Resullerin işini yapar.”
Müceddîd-i elf-i sânî, hicrî ikinci bin yılın yenileyicisi İmâm-ı Rabbânî hazretleri için kullanılan bir tâbirdir. Muhammed Hâşim-i Keşmî’nin ifâde ettiğine göre, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine ilk defâ, müceddîd-i elf-i sânî ismini veren, zamânının en büyük âlimlerinden Abdülhakîm-i Siyâlkûtî’dir.
Abdullah-ı Dehlevî demiştir ki:
“Sultanlar içinde Ömer bin Abdülazîz, din bilgilerinde İmâm-ı Şâfiî, tasavvufta Mârûf-i Kerhî, esrâr (sırlar, gizli şeyler) bilgilerinde İmâm Gazâlî, feyz vermekte ve kerâmetler göstermekte Abdülkâdir-i Geylânî, hadîs ilminde Celâlüddîn-i Süyûtî, tarîkat, hakîkat ve akâid inceliklerini açıklamakta ve kalplere akıtmakta İmâm-ı Rabbânî Müceddîd-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî, müceddîd idiler.”