Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in müjdesine nâil olan Sultan Fatih’in İstanbul’u fethederek camiye dönüştürdüğü Ayasofya Camii’nin ibadete yeniden açılmasına bizleri şahid kılan Allah Te‘âlâ’ya nihâyetsiz şükrediyoruz.
Ulu mabedin esaretten kurtulması konusunda emek ve hizmetlerinden dolayı Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, geçmişten günümüze bu davaya sahip çıkan fikir adamlarımıza ve tüm kardeşlerimize şükranlarımızı sunuyoruz.
İkinci Bir Fetih!
Batı âlemi karşısında İslâm’ın bağımsızlığının simgesi olan Ayasofya Camii’nin ibadete yeniden açılması, vatanımızın İslâm âleminin ümidi ve rehberi olduğu hakikatinin ve ümmet-i Muhammed’in birlik ve beraberliğine kavuşma vaktinin geldiği gerçeğinin ilânıdır.
Bugün, bu davayı sahiplenen bir şairimizin yıllar önce haber verdiği gibi, “Hasret dolu kullar abdest alarak secdelere kapanacaklar… Tehlîl ve tekbîr sedaları boş kubbeleri yeniden dolduracak. Sessiz ve öksüz minarelerden yükselen tekbîr sesleri fezaları inletecek…”
Geçmiş Nesillerin Davası Bugün İhyâ Davası Olarak Bize İntikal Etmiştir
Fatih Sultan Mehmed Han’ın 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethini gerçekleştirdikten sonra namaz kılıp camiye tahvîl eylediği Ayasofya Camii, ilk kez bir Cuma namazına şahitlik ettiği 1 Haziran 1453 gününden sonra, aynı mahiyete sahip bir başka güne ev sahipliği yapıyor. Bugün mü’minler için çifte bayram niteliği taşıyor. Bu vesilesiyle mü’minler, 86 sene sonra bir Cuma namazında Ayasofya Camii’nin kubbesi altında bir araya geliyor.
Müzeye dönüştürülerek ibadete kapatıldığı ilk günden itibaren her geçen gün derinleşerek büyüyen hasreti dindirme konusunda ilim-fikir adamlarımız ve devlet yetkililerimiz üzerlerine düşen vazifeyi lâyıkıyla yerine getirdiler.
Unutmamalı ki bir mescidin ayakta kalması sadece cisminin durmasına değil; orada Allah Te‘âlâ’ya ibadet ve ilme hizmetin devamına bağlıdır. Bu hakikat doğrultusunda, yüce mabedin ihyâsı açısından bundan sonra asıl vazife mü’minlere düşüyor.
Ayasofya Sünnet Üzere İhyâ Edilmelidir
Binaların da bir maneviyatı ve rûhu vardır. Ezân-ı muhammediye ve kamete, tekbîr sesleri ve cemaate hasret mabedlerin mahrumiyetini gidermek, yeryüzünü mamur kılma adına yapılabilecek en büyük hizmetlerden biridir. Ayasofya Camii’nin ibadete yeniden açılmasının şükrü, o İslâm mabedini doldurmakla, ibadet ve dualarla ihya ederek ödenir. Ecdadımız Osmanlı devrinde ulemanın ve sünnete sarılan dervişlerin meskeni olan Ayasofya Camii, günümüzde de aynı şekilde İslâmî kisveye riayetle doldurulmalı ve bunu şiar edinen hassas kardeşlerimiz namazlar için ön saflarda yerlerini almalıdırlar.
Ayasofya Camii ile İlgili Karar Geleceğe, Mescid-i Aksâ’ya Bir İşarettir
Dinî gün ve gecelerde İstanbul’un, kubbesi altında cem olduğu Ayasofya Camii, 86 yıldır soyutlandığı kimliğine yeniden kavuşuyor. Ümit ediyoruz ki çevresindeki diğer yapıların da ihyası ile bir İslâm merkezi olarak Dîn-i Mübîn-i İslâm’a hizmete devam edecek, bu vakfiyenin aslına dönüşü ile tüm vakıf mallarının ihyasının önü de açılmış olacaktır. Merhûm üstat Necip Fazıl Kısakürek’in, Ayasofya Camii’ni açacağını belirttiği önünde durulmaz şuur seli daha nice güzelliklere kavuşmamıza vesile olacak, çevresi işgal ve kimliği tasallut altında bulunan Mescid-i Aksâ’nın da hürriyetine şahidlik edecektir inşâallâh.