Asıl ismi, Ebül Hasen Alî bin İsmâîl bin Ebi Bişr İshâk bin Sâlim El-Eşarî El-Basrî’dir. 873 yılında Basra’da dünyaya geldi. Soyu, Ebu Mûsâ El-Eşarî (Radiyallâhu Anh)a dayanır. Küçük yaşta yetim kaldıktan sonra Yahyâ bin Zekeriyyâ Es-Sâcî’nin talebesi olarak yetişti. Abdurrahman bin Halef, Ebu Halîfe El-Cumahî, Sehl bin Nûh, Muhammed bin Yakûb gibi Ehli Sünnet alimlerden ders okumasına rağmen, Mutezile mezhebine mensup olan Ebu Ali El-Cübbâî’nin derslerine katıldığı için, gençlik yıllarında Mutezile görüşlerini kabul etmiştir.
Mutezile’nin görüşlerindeki sapkınlığı ve hataları görmeye başlayan İmam Eşarî (Rahimehullah), bunu hocası Ebu Ali El-Cübbâî’ye ispatlamak için, bir ilim meclisinde münazara tertip etti. Bu münazara esnasında hocasına meşhur “3 kardeş” meselesini sordu. Hocasından tatmin edici bir cevap almaması üzerine, mutezile görüşünden tamamen uzaklaşmış oldu. Ardından Basra’da bir camide Ehli sünnet akidesini kabul ettiğini ilan etti. [1]
Eşarî Mezhebi
İmam Eşarî (Rahimehullah) Basra’dan ayrılarak Bağdad şehrine yerleşti. “Müslüman değildim, şimdi Müslüman olduğuma şahit olun!” [2] diyerek, Mutezile mezhebinden ayrılması, ilim camiasında büyük bir tesir yapmıştı. Böylece onun peşinden birçok ilim ehli, itikatta ehli sünnet görüşüne intisap etmiştir. Yetiştirdiği talebeler, İslâm dünyasının birçok yerine yayılarak, Ehli Sünnet görüşünü takviye ettiler ve böylece Mutezile mezhebini zayıflattılar. Ebul-Hasan El-Bâhilî, İbn Mücâhid Et-Tâî, Bündâr bin Hüseyin Eş-Şîrâzî, Abdullah bin Ali Et-Taberî, Muhammed bin Ali El-Kaffâl, İbn Hafîf Eş-Şîrâzî, Ebul-Hasan Ali bin Mehdî Et-Taberî gibi zatlar talebeleri arasındadır.
İmam Eşarî (Rahimehullah) zamanında, valiler ve kadılar arasında oldukça yaygın olan Mutezile mezhebi oldukça güçlü durumdaydı. Kendisi bizzat bu sapkın görüşler ile mücadele ederek birçok münazaraya girmiştir. Açık ve ikna edici konuşma tarzı ile karşısındaki insanı tesir altına alıyor ve görüşlerini kabul ettiriyordu. Bu sayede sapkın görüşlere mensup kişileri mağlup ediyordu. Mutezile görüşleri dışında, Cehmiyye ve Kaderiyye gibi görüşler ile de mücadele etmiştir. İlmi ve gayretleri ile itikatta mezhep imamlarından biri olmuştur.
Eserleri ve Vefatı
100’den fazla eser telif ettiği rivayet edilir. Bunlar arasında, Makâlatul-İslamiyyîn, El-İbâne, El-Lumâ, En-Nevâdir fî deḳâiḳil-kelâm, Eṣ-Ṣıfât, El-Muḫtaṣar fit-tevḥîd vel-ḳader ve El-Hâs alel bahs zikredilebilir. Dedesinden kalan bir arazinin geliri ile geçinirdi ve gösterişsiz bir hayat yaşardı. 936 yılında Bağdat’ta vefat etti. Basra kapısı ile Kerb arasındaki kabristana defnedilmiştir.
Dipnotlar
[1] Mefâtîĥu’l-ġayb, 13, s. 185
[2] İbn Asâkir, Tebyin, s, 40