ABDULLAH EVENSER (KAPTAN HOCA) (04.07.1935-02.04.2001)
Dedeleri Konya KARAMAN ‘dan evladı Fatihan dandır. Trakya ve Balkanlar bölgesine gönderilen köklü ailelerdendi.
Kendisini hep muhacir olarak tanıtırdı. Dedesi İstanbulun Beykoz ilçesinin Paşabahçe semtinde İncirköy mahallesinde dünyaya gelmiştir. Babasının da doğum yeri burasıdır. Dedeleri sonra Kasımpaşa’ya taşınmışlardır.
KAPTAN HOCA 04.07.1935 Yılında, Nehre Hanım Efendi ile İsmail Efendi çiftinden Kasımpaşa’da dünyaya gelmiştir. İlkokul, Ortaokul ve Liseyi de aynı ilçede tamamladıktan sonra Ortaköy de Yüksek Denizcilik okulunu da tamamlayarak kaptan oldu ve görevi icabı hemen hemen bütün dünyayı dolaşmıştır. Osman, Ayşe ve Selma isminde üç çocuk sahibidir. Bir Müddet sonra hayatını tamamen değiştirecek bir hastalığa yakalandı. Böbrek taşı rahatsızlığından dolayı Almanya da ameliyat oldu. Bu ameliyattan sonra yazılan raporda artık kaptanlık yapamayacağına karar verildi. Böylece kaptanlık hayatı sona erdi. “O rapor yazıldıktan sonra dünyam yıkıldı zannettim” diyen Kaptan Hoca, yine aynı kurumda sıradan bir memur olarak görevlendirildi. Dürüst ve başarılı çalışmalarından sebep müdürlüğe kadar terfi etti. Emekli olmasına dört ay kala kendisine “Ya sakalını keser ya da tüm haklarından mahrum olursun” denmesine rağmen hiç aldırış etmedi.
Arkadaşları ve amirleri onu çok sevdiklerinden, kendisini Mersine tayin ettirerek haklarının zayi olmasına engel oldular. Hayatında ki en büyük değişiklik ise kardeşi Mehmet Evenser’in intisab ettiği Şeyhi Mahmut Efendi Hazretleri ile tanıştırılınca başladı. Bütün yaşadıklarını tümü ile unutturacak olan bu hadise kendisine ölümüne kadar devam edecek yeni bir sayfa açtı. Daha önceki hayatında bile namazlarını aksatmamış ve büyük günahlardan uzak durmuş olan Kaptan Hoca, Şeyhinden duyduklarını titizlikle gönül alemine nakşetmeye büyük oranda muvaffak oldu ve üstadı kendisine Kaptan hoca diye hitap etmeye başladı. İlk intisap ettiği esnada Efendi Hazretlerinin ona “Bu yol doğruluk ister” sözüne o kadar bağlı kalıyor ki; dedikodu veya gıybet yapılan bir mecliste yüzü ekşir, çevreyi uyarıp konuyu kapatır veya oradan uzaklaşırdı. Bütün gününü İsmail Ağa camiinde ve Efendi Hazretlerinin hizmetinde geçirirdi.
Vakıf mütevelli heyetinden olmakla beraber aynı zamanda Şeyh Efendinin emini idi. Üstada bir emanet (para vs ..) verildiği zamanda elini kaldırır ve Kaptan hocanın onu gelip almasını beklerdi. 40 yıl süren tekke hizmetinde ve dervişlik hayatında sürekli mütebessim çehresi ve yumuşak ahlakıyla herkesin sevgisini kazanmış ve nihayet Efendi Hazretlerinin “İhsan makamında birini görmek isterseniz Kaptan Hocaya bakın” İltifatına mazhar olmuştur. Ruhu’ l Furkan tefsirinin ilk yazılmaya başlandığı günden itibaren hiçbir karşılık beklemeden telif heyetinde bulunmuştur. “Rızkınız semadadır” ayetinin tefsirinde “Allah gökten Elma, Portakal, Buğday , Arpa yağdırıyor. Çünkü yağan yağmur bunların yetişmesine vesile oluyor” diye bir İzahta bulunması Şeyh Efendinin takdirine sebep oldu.
Son dönemlerinde kalp rahatsızlığı olan Kaptan Hoca, bir gece teheccüd namazı ve ertesi günün orucu için hazırlık yaparken kalp krizi geçirip 02.04.2001 tarihinde geride tertemiz bir hayat bırakarak ebedi âleme irtihal etti. Efendi Hazretleri, vefatından sonra oğlu Osman Efendiye “Babanın yerini bilsen hiç üzülmez belki sevinirsin, Allah katında onun hatırı çok büyüktür” buyurmaktadır. Efendi Hazretlerinin bir grup ihvanla beraber gerçekleştirdikleri kabir ziyaretinde Kaptan Hoca manen zuhur ederek“Efendi Hazretleri, dünyada iken sizi hiç kırmadığım ve
her sözünüzü yerine getirdiğim için bana burada ikinci bir makam daha verdiler” buyurdular. Cenabı hak ebedi istirahatgahında kendisine nihayetsiz saadetler ihsan eylesin
ÂMİN