Bütün insanlar Allâh’a inanmaya ve dini inancı kabul etmeye elverişli bir yaratılışla dünyaya gelir. Mevlâ Te’âlâ, insanları iyi ve kötü diye belirleyerek yaratmadı. Herkese ortak olarak İlâhî Kitap inzâl buyurdu. Peygamberler gönderdi. Herkese aynı azaları verdi, yani hepsine aynı sermayeyi verdi. Ama insanlardan kimi o sermayeyi Allâh’ın istediği yere harcadı, iyi insan oldu. Kimisi de kötü yere harcadı, kötü insan oldu.
Bir insanın beş oğlu olsa hepsine birer milyar verse kimisi kendisine verilen milyarı içki kumar gibi fahiş yerlere harcasa kimisi de; “Câmii”, “Tekke”, “Medrese” gibi hayır yerlerine harcasa burada babanın suçu olur mu?
‘Yâ Rabbî! Şimdiye kadar sen muhafaza ettin. Bundan sonra da ümidimiz sanadır.’ İnsan Mevlâ’ya acziyetini söylemeli.
Üstadım Ali Haydar Efendi (Kuddise Sirruhû), âcize şöyle buyururdu:
رَبَّنَا لَا تُزِغْ قُلُوبَنَا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنَا وَهَبْ لَنَا مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةًۚ اِنَّكَ اَنْتَ الْوَهَّابُ ٨
“«Rabbimiz! Bize hidayet verdikten sonra kalplerimizi saptırma; katından bize rahmet ihsan et! Şüphesiz ki sen, çok çok bağışlayıcısın» (Âl-i İmrân Sûresi, âyet:8) âyet-i celîlesini çok oku, zira imanımız Mevlâ’nın elinde bir ışık gibi, düğmesine bastımı anında söner.” Binaenaleyh Mevlâ’ya müracaat etmeli. Ondan ayrılmamalı. Kul Mevlâ’sına acziyetini devamlı arz etmeli, yalvarmasını bilmeli.
Mahmut Efendi Hazretlerimiz, Sohbetler