1 Ocak tarihi İslâm ordusunun Mekke-i Mükerreme’nin fethi amacıyla Hazreti Peygamber (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimizin emrinde Medîne-i Münevvere’den hareket ettiği gündür. Bu hareketten on gün sonra 11 Ocak 630 miladi tarihinde (H. 20 Ramazan 8) Mekke-i Mükerreme’nin fethi gerçekleşmiştir. Sitemizde Mekke-i Mükerreme’nin fethiyle ilgili daha önceki senelerde yayımlanmış yazılarımız bulunduğundan biz bu sene ‘Kur’ân-ı Kerîm’de Mekke-i Mükerreme’ başlıklı bir serî kaleme almayı uygun gördük. Mekke-i Mükerreme’nin fethiyle ilgili daha evvel yayımlanmış olan yazılarımıza erişim sağlamak için lütfen tıklayınız
Kur’ân-ı Kerîm’de “şehirlerin anası” olarak anılan ve “harem” vasfını haiz bulunduğu ifade edilen Mekke-i Mükerreme’den farklı bağlamlarda daha birçok âyet-i kerîmede bahsedilmiş, hususiyetleri sıralanmış, halkından da söz edilmiştir. Bu âyet-i kerîmeleri belli başlıklar altında müfessirlerin nakil ve beyanlarıyla aktarmaya gayret edeceğiz.
Mekke-i Mükerreme’nin Şehirlerin Anası Olduğu
“Şehirlerin anası (halkı)na ve etrafında bulunanlara gelecek tehlikeleri haber vermen için ve hakkında hiçbir şüphe bulunmayan o toplanma gününün dehşetiyle korkutman için sana böyle Arapça bir Kur’ân vahyettik…” (Şûrâ Sûresi:7) âyet-i kerîmedeki ‘ümmü’l-kurâ’ ifadesi şehirlerin anası anlamına gelmekte olup burada Mekke-i Mükerreme’yi ifade için kullanılmıştır. İmam Kurtubî (Rahimehullah) bu âyet-i kerîmenin tefsirinde: “Mekke’ye şehirlerin anası denilmesinin sebebi, yeryüzünün onun altında düzenlenmeye başlandığından dolayıdır” demiştir.[1]
Âyet-i kerîmenin tefsiriyli ilgili olarak İmam Fahruddîn er-Râzî (Rahimehullâh) bu adın Mekke-i Mükerreme’ye, fazîletinden ötürü verildiği kanaatini serdetmiştir: ‘’ ‘Ümmü’l-Kura’ (Anakent) tabiri, şehirlerin aslı, temeli manasına olup, bununla Mekke kastedilmiştir. Bu ad Mekke’ye, ona duyulan saygıdan ötürü verilmiştir. Çünkü Mekke’de Beytullâh ve Makâm-ı İbrahim vardır. Araplar her şeyin temelini, aslını ve en önemlisini, ‘o şeyin anası’ olarak adlandırırlar. Meselâ, ‘Bu kasîde, falancanın kasidelerinin ümmühâtından (analarındandır), yani en önemlilerindendir’ denilir…’’[2]
Büyük müfessir İbnü Kesîr (Rahimehullâh) da konuyla ilgili hadîs-i şerîfleri iktibasla Mekke-i Mükerreme’nin fazîletlerine vurgu yapmıştır: ‘’Mekke’ye ‘Ümmü’l-Kurâ’ adı verilmesi, konuyla ilgili yerlerde zikrolunan birçok delile dayanılarak diğer ülkelerin en şereflisi olmasındandır. Bu delillerin en vecîz olanlarından birisi şudur: İmâm Ahmed (Rahimehullâh) der ki: Bize Ebu’l-Yemân’ın… Abdullah İbnü Adiyy İbni Hamrâ’dan rivayetine göre; o, Allah Rasûlü (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in Mekke çarşısında Hazvera denilen yerde dururken şöyle buyurduğunu işitmiş; “Allah’a yemîn ederim ki, şüphesiz sen Allah’ın arzının en hayırlısı ve Allah’ın arzının Allah’a en sevimli olanısın. Şayet senden zorla çıkarılmış olmasaydım ben kendiliğimden çıkmazdım.”‘’Tirmizî, Nesaî ve İbnü Mâce’nin Zührî kanalıyla bu hadîsi rivayetleri de böyledir.’’[3]
Bu adlandırmanın Mekke-i Mükerreme’nin fazîletiyle ilgili olduğuna şüphe yoktur; fakat göklerin ve yerlerin yaratılışında nirengi noktası kılındığına dair görüş de bu fazîletlerinden biridir.
Gök ve Yer, Mekke-i Mükerreme’den Başlanarak Döşenmiştir
Yeryüzünde inşâ edilmiş ilk bina ve ilk mâbedin Kâbe-i Muazzama olduğunu ifade eden: “Şüphesiz ki insanlar(ın ibâdeti) için kurulmuş olan ilk ev, elbette o (Hac ve Umre yapanlara, tavaf edip itikâfta bulunanlara sağladığı sevaplar yönüyle çok hayırlı ve pek) mübârek olan ve (kıbleleri olma bakımından) âlemler için büyük bir hidâyet olarak Mekke’de bulunan (Kâbe-i Muazzama)dır…”(Âli-i İmrân Sûresi:96) âyet-i kerimesi ve Kâbe-i Muazzama’dan ‘beyt-i atîk’ (eski ev) olarak bahseden diğer âyet-i kerîmelerle[4] Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in Mekke’nin fethi günü irad ettiği hutbedeki: “Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah, göklerle yeri, güneşle ayı yarattığı gün, Mekke’yi de haram ve dokunulmaz kılmıştır.”[5] buyruğu, yeryüzünün ilk yaratılan şehrinin ya da bölgesinin Mekke-i Mükerre’me olduğu hususunda delil olarak gösterilmiştir.
Konuyu daha açık bir şekilde ifade eden âyet-i kerîme ise karşımıza Nâzi’ât Sûresinde çıkmaktadır: “İşte sana! Yeri de bu (göğün yaratılışı)ndan (iki bin sene) sonra (Mekke’den) başlayarak onu O döşemiştir!” (Nâzi’ât Sûresi:30)
İbnü Kesîr (Rahimehullâh) da bu âyet-i kerîmenin tefsiri sadedinde ilk yaratılan yerin Mekke-i Mükerre’me olduğunu rivâyetlerle birlikte açıklamıştır.[6]
>devam edecek<
Dipnotlar
[1] İmam Kurtubi, Camiu li-Ahkami’l-Kur’an, Buruc Yayınları: 15/374
[2] Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 19/422
[3] Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları, s.13/7080-7081
[4] Hacc Sûresi:29 ve 33. âyet-i kerîmeler.
[5] Sahîh-i Buhârî, “Kitâbu’l-Meğâzî”, 316.
[6] İbnü Kesîr, a.g.e. 15/8286.