İslâm ordusunun Ahvaz’ı fethinden sonra, İran komutanları Merv’e durumu bildirip yardım istediler, İran kisrâsı Yezd-i Cürd , bölgeye Firuzân komutasında 150. 000 kişilik güçlü bir ordu gönderdi. İran ordusunun Nihâvend tarafına intikal ettiğini öğrenen Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), durumu görüşmek üzere heyeti ile istişare etti. Numân bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh), orduya komutan olarak atandı.
Numân bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh), Tuleyha bin Huveylid (Radiyallâhu Anh)ı düşmanın vaziyetini öğrenmek üzere Nihâvend’e gönderdi. O da, kısa zamanda keşfini yapıp, öğrendiklerini merkeze bildirdi. Numân (Radıyallahü anh), otuz bin askerden meydana gelen kuvvetlerinin sağ ve sol kanatlarına kardeşi Süveyb ile Huzeyfe bin Yemân (Radıyallahü anhümâ)yı, öncü kuvvetlerinin başına kardeşi Nuaym bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh)ı, geçirdi ve İslâm ordusu Nihâvend’de toplanan İran askerlerinin üzerine doğru yola çıktı.
Zincirle Bağlanan Askerler
İran ordusu başkumandanı Firûzân, 150. 000 kişilik ordusunun sağ ve sol kanatlarında Zerdak ve Behmen’i vazifelendirdi. Kaçmamaları için, askerinin büyük bir kısmını yedişer kişilik gruplar hâlinde birbirlerine zincirle bağlattı. Böylece bu büyük ordu, savaşmaktan başka çaresi olmayan bir insan yığını haline gelmişti. Sayı ve teçhizat bakımından, İslâm ordusundan güçlü ve donanımlı idiler.Kaybettikleri toprakları geri alarak,İslâm’ın ilerleyişini durdurmayı hedefliyorlardı.
İslâm ordusu ilk hücumu yaparak, İran ordusuna yüklendi, ilk iki gün pek şiddetli hücûmlarla düşmanlarının gözünü korkuttu ve maneviyatlarını bozdu. Üçüncü günü İranlılar siperlendikleri hendeklerden çıkmadılar. Göğüs göğüse yapılacak bir harbe girmekten kaçındılar. Yiyecek ve içeceklerini hendeklere saklayan İranlılar, ok atarak Müslümanlara zayiat verdiler.
Sahte Ricat ve Zafer
Numân bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh), İran ordusunu siperlerinden çıkarmadan savaşı kazanmalarının mümkün olmadığını anlamıştı. Bu sebeple diğer komutanlarla istişare ederek bir plan tertip ettiler. Buna göre yapılacak bir süvari hücumunun ardından sahte bir ricat (geri çekilme) yapılarak, düşmanın siperlerden çıkması sağlanacak, ardından gerçekleşecek umumi bir taaruz ile İran ordusuna karşı galibiyet kazanılacaktı.
Yapılan plana uygun olarak, Ka’kâ bin Amr ve emrindeki süvariler hücuma kalktılar. Sonra ise süvariler sahte ricata, yâni geri çekilmeye ve yanlarındaki bazı değerli eşyaları yere atmağa başladılar. İran ordusu ise arkalarından koşmaya ve ganîmet toplamağa başladı. Numan bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh), tuzağa düşen düşmanın üzerine bütün kuvvetleri ile hücuma geçti. Kısa sürede muvaffak oldu ve İran ordusu dağılmaya başladı. Bozguna uğrayan İran ordusu mağlub edildi.
Bu sırada bir ok darbesi ile yaralanan Numan bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh), atından düşerek şehid oldu. İran komutanları ise kaçarken yakalanıp öldürüldü. Birçok ganîmet ele geçirildi. Nihâvend zaferi, Fetihlerin fethi diye isimlendirilir. Çünkü, bu zaferden sonra Sâsânîlerin hâkimiyetine tamamen son verilmiş, şehirleri peş peşe düşürülüp Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Hazreti Ömer (Radiyallâhu Anh), Numan bin Mukarrin (Radiyallâhu Anh)ın şehadetini duyunca çok üzülerek ağlamış ve tarihe geçen şu sözleri sarfetmiştir:
“Nihavend’i kazandık ama Numan’ı kaybettik” [1]
Dipnotlar
[1] İslâm Tarihi Ansiklopedisi, 8.cilt