Kıssa:
Adamın birinin çok güzel bir hanımı varmış. Bu kadın bir gün kocasına bakmış ve: “Elhamdülillah” demiş. Hanımının ‘Elhamdülillah’ dediğini duyan adam, hanımına şöyle sormuş:
– Hayırdır? Niye ‘Elhamdülillah’ dedin?
– İkimiz de cennetliğiz. Bunun için Allah’a hamd ettim. Çünkü sen benim gibi (güzel) birisiyle evlendin. Bundan dolayı şükrediyorsun. Ben ise senin gibi birisiyle evlendim. Ben de (sana) sabrediyorum. Allah-u Teâlâ, sabredenlere ve şükredenlere cenneti vaat ediyor.[1]
Alınacak Hisse:
Bu kıssada, evlilikte yapılması gereken iki şeye değinilmiştir. Bunlardan bir tanesi şükür, bir diğeri de sabırdır. Hanımı insana Allah Teâlâ’nın bir lütfudur. İnsan, azıcık düşündüğü zaman, şunu kesinlikle anlayacaktır ki; hanımı birçok yükü insanın üzerinden almaktadır. Hanımı çamaşırını yıkamakta, elbisesini ütülemekte, yemeğini pişirmekte, çocuklarını yetiştirmekte, evini temizlemekte ve daha nice şeyler yapmaktadır. İnsan bunları kendisi yapmaya kalksa, vaktinin büyük bir kısmını bunlara ayırmak zorunda kalır. En önemlisi, insan namusunu muhafaza etmektedir. Dolayısı ile insan hem şükretmeli hem de sabretmelidir. Yani her şeyi büyütmemeli; ufak tefek şeyleri görmezden gelmelidir.
Adamın birisi hanımını şikâyet etmek için halife Hazret-i Ömer (Radıyallâhu Anh)ın evine gelmiş. Bakmış ki içeride hanımı Hazret-i Ömer (Radıyallâhu Anh)a bağırıp çağırmakta, söylenip durmaktaymış. Adam bunu görünce dönüp geri dönmeye niyetlenmiş. Hazret-i Ömer (Radıyallâhu Anh) adamı çağırmış ve şöyle demiş:
– Hayırdır, niçin geldin, niçin geri gidiyorsun?
– Ey Müminleri Emiri! Hanımımı şikâyet etmek için gelmiştim. Ama baktım ki sizin hanımınız da size bağırıp çağırıyor, bu vaziyeti görünce şikâyet etmekten vazgeçip geri gidiyordum.
– Bak! Hanımım, benim çamaşırımı yıkar, bulaşığımı yıkar, yemeğimi pişirir. Ben onun sayesinde namusumu muhafaza ederim. Onun için yaptığı ufak tefek şeyleri görmezden gelirim.
Bu söylediğimiz şeyler dünyalık şeyler için söz konusudur. Cenâb-ı Hakk’ın yasak ettiği bir şey yapıldığı zaman ise, usulüne uygun olarak, kaş yapayım derken göz çıkarmadan gerekli ikazlar yapılmalıdır. Eşler eksik gördüklerini noktalarını birbirlerini tamamlayıcı ifadelerle, iğnelemeksizin açıkça ve şefkatle konuşabilmeli ve aralarında huzursuzluk meydana gelmemesi için İslâm’ı iyi bilmelidir. Birbirlerini güzel muamelede bulunurken önceledikleri şey Cenâb-ı Hakk’ın rızası ve emanete hıyanet etmemek olmalıdır. Aksi halde sıkıntılar kaçınılmazdır.
Allah Teâlâ Hazretleri cümlemizi eşlerine karşı sabırlı, anlayışlı ve şefkatli olabilmeyi nasip ve müyesser eylesin. Âmîn Yâ Mucîbe’s-Sâilîn…
Dipnotlar
[1] İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 2/297.