Vatan müdafaası ve mü’minlerin üzerinde bulunan mezalimin son bulması yolunda verilen mücadele, kudsî bir mücadele olup bu uğurda şehid olmak da vardır; gazi olmak da! Nitekim millet olarak tarih boyunca sayısız şehid verdik. Büyük İslâm medeniyetinin, bedel ödenerek kurulduğu gerçeğinin yakın şahidleriyiz. İçerisinde bulunduğumuz şu günlerde Ordumuz, zulüm altında bulunan bölgedeki mü’minlerin halâsı için düzenlemiş olduğu Zeytin Dalı harekâtını büyük bir gayret ve kararlılıkla sürdürüyor. Zeytin Dalı harekâtı sırasında verdiğimiz ve geçmişte vermiş olduğumuz bütün şehidlerimize sonsuz rahmet diliyor, harekâtın en kısa zamanda zaferle neticelenmesini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ediyoruz.
İnsan için en değerli şeylerin başında hayatı gelir. Şehidlik, bir kimsenin en önemli varlığını feda etmesi olduğundan, bu makam fazîlet açısından en yüksek derecelerden biridir. Gaziler de, variyetin en önemlilerinden olan sıhhatlerini, uzuvlarını yitirdiklerinden veya bedenî faaliyetlerini kaybettiklerinden dolayı bunun karşılığında büyük bir mükâfat alırlar.
Şehidliğin Fazîletiyle İlgili Bazı Âyet-i Kerîmeler
“Allâh(ın dinini yüceltme) yolunda öldürülen (şehid) kimseler için: “Ölüler” demeyin! Doğrusu (onlar), dirilerdir velâkin siz anlayamazsınız.”[1]
“(Habîbim!) Sakın ha sen Allâh yolunda öldürülmüş olan kimseleri ölüler sanmayasın! Bilakis dirilerdir; Rableri katında rızıklandırılmaktadırlar.”[2]
“Artık o en alçak (dünya) hayatı(nı) âhiret karşılığında satacak olanlar Allâh yolunda savaşsın! Her kim Allâh yolunda savaşır da öldürülür yahut gâlip gelirse, çok yakında Biz ona görülmemiş pek büyük bir ecir vereceğiz.”[3]
Şehidlerin Bütün Günahları Affolunur
Sahâbeden birisi Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e gelerek: “Yâ Rasûlellâh, ben Allah yolunda öldürülürsem günahlarım affolunur mu?” diye sorunca Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle cevap verdi: “Evet, ihlâsla sabrettiğin halde ileri gidip geri dönmemek üzere Allah yolunda öldürülürsen…”[4]
Şehidlerin Amel Defteri Kapanmaz
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Her ölen kimsenin amel defteri kapanır, ancak Allah yolunda kalbi cihada bağlı olarak ölen kimse müstesna; onun ameli kıyamet gününe kadar çoğalıp artar ve o kimse kabir fitnesinden de emin olur.”[5]
Şehidlere Kabir Sorgusu Yoktur
Sahâbe-i Kirâmdan biri, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e gelip: “Yâ Rasûlellâh! Niye şehid dışında kalan mü’minler kabirde imtihan edilirler?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Şehidin ölüm anında tepesinin üstünde kılıçların şimşek gibi çakmaları imtihan olarak ona kâfidir.”[6]
Şehidlerin Mazhar Olacağı Altı Lütuf
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Şehit için Allah katında altı haslet (mükâfat) vardır:
1- İşin başında (ölür ölmez) affedilir.
2- Cennetteki yerini görür.
3- Kabir azabından korunmuş olur.
4- Kıyamet gününün o büyük korkularından emin olur.
5- Bir tek yakutu dünya ve içindekilerden daha hayırlı olan vakar tacı başına konur.
6- İri gözlü huriyle evlendirilir ve akrabalarından yetmiş kişiye şefaat eder.”[7]
Şehidlere Verilecek Mükâfatın Büyüklüğü
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şehidlere verilecek olan mükâfatın büyüklüğünü şöyle ifade buyurmuştur: “Cennete giren hiç kimse yoktur ki, bütün dünyaya mâlik olacak olsa dahi tekrar dünyaya dönmeyi arzu etsin! Yalnız şehidlerdir ki, kendilerine yapılan hürmet ve ikramı, şehitliğin faziletini gördüklerinden, dünyaya dönüp de tekrar tekrar şehid olmayı arzu ederler.”[8]
Şehid Ailelerinin, Gösterecekleri Sabra Karşılık Mükâfatları
Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde Allah Azze ve Celle katında en sevimli hasletlerin başında sabrın geldiği beyan edilir. Sabır, Allah Te‘âlâ’nın büyük bir lütfu ve mü’minlerin başta gelen özelliklerindendir. Birçok âyet-i kerîmede, Allah Te‘âlâ’nın sabredenlerle beraber olduğu vurgulanır. Bu âyet-i kerîmelerden birinin hitâbı şöyledir: “Ey iman etmiş olan kimseler! Sabırla bir de (ibadetlerin aslı ve müminlerin miracı olan) o namazla yardım arayın! Şüphesiz Allâh(ın yardımı dâima) sabredenlerle beraberdir.”[9]
Karşılaştıkları meşakkatlere sabredenlere, cennette en büyük mükâfatlar verilecektir. Kur’ân-ı Kerîm’de bu müjde şöyle ifade buyrulur: “İşte onlar sabretmeleri sebebiyle (inci ve yakuttan yapılma) yüksek köşklerle mükâfatlandırılacaklardır. Ayrıca onlar orada (melekler tarafından hayırlı uzun ömür dileği anlamında) bir tahiyye ve (her türlü âfetlerden) büyük bir selâmet (dilekleri) ile karşılanacaklardır…”[10]
Meşakkatlere sabredenlere verilecek mükâfatın çok büyük olacağı bir başka âyet-i kerîmede şöyle ifade buyrulmuştur: “Ama bu (şerefli haslet), o sabretmiş olan kimselerden başkasına verilmez. (Hayırlı hasletlerden ve karşılığındaki cennet mükâfatlarından) pek büyük bir nasip sahibi olandan başkası da buna kavuşturulmaz.”[11]
Şehid ailelerine, sabretmelerine karşılık en yüce mükâfatlar bahşedileceği gibi, şehid verdikleri yakınlarının şefaatine de nâil olacaklardır. Zira şehidler, âhirette kendilerine şefaat yetkisi verilecek kullar zümresine dâhildirler.
Şehidler, Şefaat Edecek Kullar Zümresindendirler
Şefaatin hak (gerçek) olduğu, bazı zümrelere şefaat hakkı tanınacağı ehl-i sünnetin itikad umdelerindendir. Bu zümrelerden biri de şehidlerdir. Şefaat yetkisi verilecek zümreleri beyân sadedinde Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden (âlim, şehid, sâlih olan) bazıları var; bir(çok kabilelere şâmil bir) cemaate şefaat eder, bazıları var bir kabileye şefaat eder; bazıları var bir bölüğe şefaat eder; bazıları da tek bir ferde şefaat eder ve cennete girmelerini sağlar.”[12]
Şehidlere yönelik müjdelerin beyan edildiği bir başka hadîs-i şerifte ise şöyle buyrulmuştur: “Kıyamet günü üç grup şefaat edecektir; Peygamberler, âlimler ve şehidler.”[13] Konuyla ilgili bir başka hadîs-i şerîfte şehidlerin şefaatinin kapsamı şöyle ifade buyrulmuştur: “Şehid, ailesinden yetmiş kişiye şefaat eder.”[14]
Şârihlerin bildirdiğine göre hadîs-i şerîfteki “yetmiş” sayısı, çokluğu ifade içindir. Şehidin şefaat edebileceği kimseler arasında, daha evvel vefat etmiş aile büyükleri de, şehidden sonra vefat edecek olan aile mensupları da bulunabilir.
Askerlerimizin harekâtlarını en kısa süre içerisinde zaferle tamamlayıp dönmeleri yönündeki temennimizi yineler, şehid olan askerlerimize rahmet, aile ve yakınları başta olmak üzere bütün milletimize sabr-ı cemîl dileriz. Vatanımızın bütün şerlerden muhafazasını ve hep birlikte yaptığımız duâlarla yanında olmaya çalıştığımız ordumuzun muzafferiyetini Cenâb-ı Hakk’tan niyâz ederiz.
Dipnotlar
[1] Bakara Sûresi:154
[2] Âl-i İmrân:169
[3] Nisâ Sûresi:74
[4] Müslim, İmare:112’den.
[5] Tirmizi, Fedâilü’l-Cihâd:2
[6] Nesâî, Cenâiz:113
[7] İbnü Mâce, Cihâd:16
[8] Buhârî, Îman:26; Müslim, İmâre:103, 107
[9] Bakara Sûresi:153
[10] Furkân Sûresi:75
[11] Fussilet Sûresi:35
[12] Tirmizî, Kıyâmet:11
[13] İbni Mâce, Zühd:37
[14] Ebû Dâvûd, Cihâd:28