Biz kullarını akraba, hısımlar ve daha geniş çerçevede kabileler ve milletler hâlinde yaratan Rabbimize hamd ederiz. Akrabalık bağlarını gözetmeyi tavsiye eden ve bize her hususta olduğu gibi bu konuda da en güzel örnek olan Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Efendimiz’e salât ve selâm ederiz.
Sıla-i rahim, akraba ve yakınları ziyaret etme, hallerini ve hatırlarını sorma, gönüllerini alma, onları koruyup gözetme anlamında bir İslam ahlâkıdır.
Mevla Te‘âlâ iyi kullarının özelliklerini beyan ederken şöyle buyurur: “Öyle kimseler ki; (Allah’a îmânla peygambere îmânı vasletmek, îmânı amelle birleştirmek, sıla-i rahim, selâmı yaygınlaştırma, hasta ziyâreti, cenâzelere katılma ve kul haklarına riâyet gibi) Allah’ın, kendisiyle ilgili ulaştırılma emri vermiş olduğu şeyleri (eksik bırakmayıp yerli yerine) ulaştırırlar, Rablerinden korkarlar ve kötü muhasebe (ile hesaba çekilme tehlikesin)den endişe ederler.”[1]
Allah Te‘âlâ’nın kullarından gözetmelerini istediği şeyler, öncelikle akrabalık bağlarını sürdürmek ve Mü’minlerle bir arada dostça yaşamaktır. Bu kimseler akrabaya şefkat besledikleri, muhtaç olanlarına yardım ettikleri, onları koruyup savundukları, başlarına bir kötülük gelmemesi için canla başla çalıştıkları için Allah Te‘âlâ’nın rızâsını kazanmışlardır.
Mevla Te‘âlâ kötü amel ve ahlâk sahibi kulların özelliklerini de şöyle beyan eder: “Ama o kimseler ki Allah’ın ahid(ler)ini iyice sağlamlaştırdıktan sonra bozarlar, Allah’ın, kendisiyle ilgili ulaştırılma emri vermiş olduğu şeyleri (akrabalık bağlarını) keserler ve yer(yüzün)de fesat çıkarırlar; lânet sadece kendilerine aittir. O (dünya) yurd(un)un (âkıbetinin) kötülüğü(yle karşılaşacakları Cehennem işkenceleri) de ancak onlara mahsustur!”[2]
Sıla-i Rahmi Göz Ardı Etmenin Yanlışlığı
Sıla-ı rahme riâyet etmemek Rabbimizin şu açık uyarısını önemsememek demektir: “Ey insanlar! Sizi tek bir nefis (olan Âdem)’den yaratmış olan, onun bir parçasından eşini yaratmış bulunan ve her ikisinden birçok erkeklerle kadınları türetip (cihana) yaymış olan Rabbinizden hakkıyla sakının! Kendisi(nin adı) ile birbirinizden dilekte bulunmakta olduğunuz Allah(a isyan)dan da, rahimler(in tesis ettiği akrabalık bağlarını zâyi etmek)ten de hakkıyla sakının! Şüphesiz ki Allah daima üzerinize (hakkıyla gözcü olan) bir Rakîb olmuştur.”[3]
Sıla-i rahmi gözetmeye teşvik, onu kesenlere de tehdit mahiyetinde Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in birçok hadîs-i şerîfi vardır. Nitekim bunlardan birinde şöyle buyrulur: «Allah Te‘âlâ varlıkları yaratma işini tamamlayınca, akrabalık bağı (rahim) ayağa kalkarak,
─ (Huzurunda) bu duruş, akrabalık bağını koparan kimseden sana sığınanın duruşudur, dedi. Allah Te‘âlâ,
─ Pekâlâ, seni koruyup gözeteni gözetmeme, seninle ilgisini kesenden rahmetimi kesmeme râzı değil misin? diye sordu. Akrabalık bağı,
─ Evet, râzıyım, dedi. Bunun üzerine Allah Te‘âlâ,
─ Sana bu hak verilmiştir, buyurdu. Bunları anlattıktan sonra Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem),
─ İsterseniz (bunu doğrulayan) şu âyeti okuyunuz: “(Ey münafıklar!) Siz yönetimi üstlendiğiniz zaman o yer(yüzün)’de fesat çıkarmanız ve akraba ilişkilerinizi tamamen parçalamanız umulur değil mi? İşte ancak onlar o kimselerdir ki; Allah onlara lânet etmiştir de, onları (hakkı işitmekten) sağır etmiştir ve gözlerini (hakikati görmekten) kör etmiştir.” buyurdu.»[4]
İnsanlar arasında akrabalık bağını kuran Allah Te‘âlâ’dır. Bu bağın ve sıcak ilginin devam ettirilmesini isteyen de O’dur. Birbirlerine nikâh düşmeyecek kadar yakın olanların, hatta bir görüşe göre kan bağıyla bağlı bulunanların akrabalık bağını devam ettirmesi farzdır. Onların birbirleriyle ilgiyi kesmesi günahtır.
Akrabalarla ilgisini devam ettirenlerden Cenâb-ı Hak râzı olacak, onlara nimetlerini bol bol ihsân edecektir. Akrabası ile ilgisini kesen kimselerden de şefkat ve merhametini, nimet ve ihsânını kesecek ve onları dünyada ve âhirette perişan edecektir.
Dipnotlar
[1] Ra’d Sûresi:21
[2] Ra’d Sûresi:25
[3] Nisâ Sûresi:1
[4] Buhârî, Hadîs-i Şerîf No. 4830; Müslim, Hadîs-i Şerîf No. 16 – (2554).
Hadîs-i Şerîf’te yer alan âyet-i kerîmeler, Muhammed Sûresi’nin 22 ve 23. âyet-i kerîmeleridir.