Cevap: Kurban ibadetinin sahih olabilmesi için kurban edilecek hayvanda zikredilecek bazı kusurların bulunmaması gerekir. Kusurların hepsi değil de bazısı kurban olmaya mani olduğundan bilinmeleri gerekmektedir.
Kur’an-ı Kerim’de sadakanın sadece helâl gelirden ve Allah’ın insanlara nimet olarak verdiklerinden iyi ve değerli olanını vermesi gerektiği ifade edilmiştir.
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا أَنْفِقُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا كَسَبْتُمْ وَمِمَّا أَخْرَجْنَا لَكُمْ مِنَ الْأَرْضِ وَلَا تَيَمَّمُوا الْخَبِيثَ مِنْهُ تُنْفِقُونَ وَلَسْتُمْ بِآخِذِيهِ إِلَّا أَنْ تُغْمِضُوا فِيهِ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ حَمِيدٌ
“Kazandıklarınızın iyilerinden ve rızık olarak yerden size çıkardıklarımızdan hayra harcayın. Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye vermeye kalkışmayın.”[1]
Ebû Zerr (Allah ondan razı olsun)’in, kölelerin hangisini azat etmenin daha faziletli olduğu sorusuna Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) “Pahalı olan ve sahipleri yanında daha değerli olan” cevabını vermesi de bunu gösterir.[2]Hayvanı kurban etme, malı karşılıksız olarak elden çıkarmaya benzediğinden köle azat etmeye dair bu rivayet, kurban konusuna da ışık tutmaktadır.
Allah yolunda ve ibadet niyetiyle yapılan harcamalarda, bunun malın iyisinden yapılması gerektiği konusunda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur:
لَنْ تَنَالُوا الْبِرَّ حَتَّى تُنْفِقُوا مِمَّا تُحِبُّونَ
“Sevdiğiniz şeylerden infak etmedikçe iyiliğe eremezsiniz”[3]
Kurbanlığın, kurban olmaya mani olacak kusurlardan arınmış olması gerekir. Kişinin, dinin belirlediği kusurlardan öte daha iyi ve kusursuz olanı tercih etmesi ise ibadetine verdiği önemi göstereceği gibi daha fazla sevap elde etmesine sebeptir.
Hayvanın kurban olmasına engel olacak kusurlar “aşırı hastalık”, “zayıfık”, “körlük” ve “topallık” şeklinde dört başlıkta toplanılabilir. Bunlar hadislerle sabittir.
عَنْ عُبَيْدِ بْنِ فَيْرُوزَ قَالَ سَأَلْتُ الْبَرَاءَ بْنَ عَازِبٍ مَا لاَ يَجُوزُ فِى الأَضَاحِى فَقَالَ قَامَ فِينَا رَسُولُ اللَّهِ -صلى الله عليه وسلم- وَأَصَابِعِى أَقْصَرُ مِنْ أَصَابِعِهِ وَأَنَامِلِى أَقْصَرُ مِنْ أَنَامِلِهِ فَقَالَ « أَرْبَعٌ لاَ تَجُوزُ فِى الأَضَاحِى الْعَوْرَاءُ بَيِّنٌ عَوَرُهَا وَالْمَرِيضَةُ بَيِّنٌ مَرَضُهَا وَالْعَرْجَاءُ بَيِّنٌ ظَلْعُهَا وَالْكَسِيرُ الَّتِى لاَ تَنْقَى
Ubeyd b. Feyeuz’dan rivayet olunduğuna göre, “Berâ b. Azib’e sormuş: “Hangi vasıftaki hayvanların kurban edilmesi câiz olmaz.” Berâ b. Azib ayağa kalkıp şöyle dedi: Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) eli ile işaret ederek şöyle buyurdu: “Şu dört hayvan kurban için kâfi olmaz; körlüğü apaçık ortada olan kör (avrâ), hastalığı apaçık ortada olan hasta (marîde), topallığı apaçık ortada olan topal (arcâ), kemiğinde ilik kalmayacak derecede zayıf (kesîre/acfâ) hayvan.” [4]
Bu hadiste zikredilen kusurlardan birini taşıyan hayvanın kurban edilmesinin caiz olmadığı, fakat bunlardan daha hafif olanlarının kurbanın sıhhatine zarar vermeyeceği üzerinde ittifak edilmiştir.[5] Bunun dışında kurbanın sıhhatine mani olacak kusurlar mezhep imamları tarafından içtihat yoluyla belirlenmiştir. Bunlara denk veya daha ağır kusurlar da kurbanın sıhhatine mani görülmüştür.
Hafif hastalık, hafif topallık, gözdeki küçük nokta, aşırı olmayan zayıflık kurbanın sahih olmasına engel değildir. Hadiste körlük, hastalık, topallık ve zayıflığın, “apaçık” vasfıyla birlikte zikredilmesinden ötürü ed-Debbûsî, İmam Ebû Hanîfe, İmam Ebû Yusuf ve İmam Muhammed’in (Allah onlara rahmet etsin) küçük şeylerin affedileceğini kabul ettiklerini kaydeder.[6] Meydânî: “Küçük kusurun, kurban olmaya engel olmamasının nedenini bu nitelikteki kusurdan korunmanın mümkün olamayışıyla” açıklar.[7]
Fakat azlık veya çokluk miktarına dair İmam Ebû Hanîfe (Allah ona rahmet etsin)’den esas görüş olarak üçte birden fazlasının eksik olmasının kurbana mani olacağı daha azının ise mani olmayacağı sabittir.
İmam Ebû Hanîfe (Allah ona rahmet etsin)’den bir diğer rivayete göre üçte birinin eksik olması; başka bir rivayete göre dörtte birinin eksik olması; sonuncu rivayete göre de organın eksikliği kalan kısımdan az veya kalanın misli kadarsa kurbana mani olur.[8]
Son görüş aynı zamanda İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed (Allah onlara rahmet etsin)’in de görüşüdür. Bu son görüş, fakih Ebû’l- Leys’in tercihidir. El-Hidaye, el-Kenz ve el-Mülteka gibi metinlerde de bunun zikredilmiş ve ön plana çıkartılmış olmasından fetvanın buna göre olduğu anlaşılmaktadır. Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr isimli eserinde fetva budur demiştir.[9]
Şimdi kusurları biraz daha ayrıntılı olarak anlatmaya çalışalım: Yaratıcısına bir kurbet olarak kesilecek kurbanın her yönüyle kusursuz ve mükemmel olması gerekir. Kurbanlık hayvanlardaki kusurları, sünnette belirtilmiş olup olmamasına göre, iki sınıfta ele almak gerekir:
Hadis-i şerifte belirtilmiş olanlar:
- Arca’; kesileceği yere gidemeyecek derecede topal olan hayvan şayet dört ayağı üzerine basarak yürüyebilirse kusur az sayılır ve kurban olur.
- Merîda; ağır hasta
- Acfa’; kemiklerinde ilik kalmamış derecede zayıf hayvan
- Avra’: Bir gözü gitmiş hayvan
Bu çeşit hayvanların kurban olarak kesilmesi, ittifakla caiz değildir.
Hadis-i şerifte belirtilmediği halde içtihatla kusur sayılanlar: Hadis-i şerifte belirtilen kusurlardan daha çok kusurlu olan hayvanların kurban edilmesi caiz değildir.
Amyâ (iki gözü kör): İki gözünde beyazlık (katarakt) çok olan hayvanların kurban edilmesi sahih değildir. Körlüğün tespiti için ölçü, gözbebeğinin gitmesidir. “Ames” denen ve gözün yaşarmasından dolayı görmeyen hayvanların bu kusuru bir zarar vermez. Havlâ yani gözünde şaşılık olan hayvan az kusurlu olduğundan kurban olur.
Cezmâ; ön veya arka ayağı kesik olan veya doğuştan olmayan hayvan demektir. Kurban olmaz.
Cerbâ (Uyuz): Uyuzluk hayvanın etinin az olmasına yani zayıf düşmesine sebep olur. Bu yüzden uyuz hayvan yine de semizse az kusur sayılır ve kurban olur. Zayıfsa çok kusur sayılır ve kurban olmaz.
Kulağı kopuk: İki veya bir kulağı kesik olan hayvan kurban olmaz. Saka’; kulağının yarısı kopuk olan hayvandır. Bu, çok kusur sayılır. İmam Ebû Hanîfe (Allah ona rahmet etsin)’den bir rivayete göre üçte biri kesik olan kurban olmaz. Fakat fetva yarısından azı kesik olursa kurban olur şeklindedir. Hanbeli mezhebine göre saka’ yani kulağının yarısı kesik hayvan kurban olur.[10] Hayvanın kulağının yarık veya delik olması kurbanın sahih olmasına engel değildir, önemli olan kulağın yarısının gitmemesidir.Sam’â yani kulağı küçük olan hayvanlar kurban olarak kesilebilir.
Betrâ (kuyruğu kesik): Kuyruğun yarısı gitmişse kusur çok, bundan azı ise az kusur sayılır. Kuyruğu küçükken kopan veya kuyruksuz doğan hayvanlar da kurban olmazlar. Hanbelilere göre kurban olurlar.[11] Koyun veya koçun kuyruğu tamamen veya çoğu kesik olan veya da yaratılıştan olmayan hayvan da kurban olmaz.
Hasiyy/iğdiş edilmiş hayvan demektir. Bu tür kusurlu hayvan kurban olarak kesilebilir.
Cemâ (doğuştan boynuzsuz): Doğuştan boynuzsuz hayvanlar, az kusurlu sayılır kurban olarak kesilebilir.[12]Azma; boynuzu kırık hayvan demektir. Kurban olur. Ancak kırık, iliğe kadar ulaşmışsa, çok kusurlu sayılacağından kurban olmaz.[13] İmam Muhammed (Allah ona rahmet etsin), Kitabu’l-Asl isimli eserinde boynuzu olmayan veya kırık olandan bahsederken mutlak olarak kurbana zarar vermeyeceğini söyler.[14] Fakat müteahhir âlimler yukarda dediğimiz gibi kırık, iliğe kadar ulaşmışsa çok kusurlu diyerek kurbanın olmayacağına hükmetmişler.[15] İhtilafı göz önüne alıp böyle bir hayvanı kesmemek kuşkusuz takvaya en uygun olandır.
Ced’a; burnu kesik olan hayvan demektir. Kurban olmaz. Doğuştan dişsiz hayvanlar kurban olmaz.
Hetmâ; dişlerinin tamamı ya da çoğu düşmüş hayvan kurban olmaz. Çoğunluğu bulunursa kusur az kabul edilir ve kurban olur.
Sevlâ-Tevla; Deli hayvan demektir. Bu sürüye gitmemekle anlaşılır. Sürüye gitmeyecek kadar deli olduğu takdirde, kurban olarak kesilmez.
Cezâ; Meme ucu bulunmayan veya memesi kurumuş hayvan demektir. Bu hayvanlar da çok kusurludur. Kurban olmazlar.
Dili tamamen veya çoğu kesik olan sığır kurban olmaz. Fakat dili kesik olan koyun kurban olur. Çünkü sığır otu diliyle yer, koyun ise dişiyle yer.
Cellâle (pislik yiyen): Devamlı pislik yiyen hayvanların, hem kurban, hem de eti yenmek için kesilmesi sahih değildir. Bu sebeple, deve ve sığır bu durumda on, koyun ve keçi dört gün ayrı bir yere kapatılarak pislik yemesi önlenir.
Az kusurlu olan hayvanları kurban etmek sahih olsa da duruma göre kerahetten kurtulamaz. Bu yüzden mümkün olduğu kadar kusurlardan uzak; salim, sıhhatli ve semin hayvan kurban etmek takvanın gereğidir.[16]
Dipnotlar
[1] Bakara /267
[2] Buhârî, “İtk”
[3] Âl-i İmrân /92
[4] Ebû Dâvud, “Dahâyâ”
[5] İbn Abdülber, el-İstizkâr, 15/124
[6] Ebû Zeyd ed-Debûsî, Te’sisu’n-Nazar
[7] Meydânî, el-Lübâb
[8] Ekmeluddin Muhammed b. Muhammed el-Bâbertî, el-İnâye
[9] Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr 9/392
[10] Mevsuâtu’l-Fıkhiyye el-Kuveytî, Udhiyye maddesi
[11] A.g.e
[12] Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr 9/391
[13] A.g.e
[14] İmam Muhammed, Kitabu’l-Asl 5/405
[15] Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr 9/391;
[16] Muhammed Emin ibn Âbidîn, Reddu’l-Muhtâr 9/393