Osmanlı Devletinin 3. padişahı olan ve İslâm’a önemli hizmetlerde bulunan Sultan 1. Murad Hân’ı şehâdetinin sene-i devriyesinde; üstün şahsiyeti, hizmetleri ve cihâd konusundaki gayretleriyle hatırlıyor; hayırla, şükranla ve minnetle yâd ediyoruz. Şunu belirtmek gerekir ki, Sultan 1. Murad Hân’ın şehid edildiği tarih hakkında ittifak edilememiştir. Tarihî kaynaklarda; 15-20 Haziran, 8-19-27 Ağustos gibi muhtelif rivayetler kaydedilmiştir. Muhakkak ki bizler için mühim olan nokta, onların örnek şahsiyetleri ve tarihe mâl olmuş hizmetleridir.
Osmanlı Devletinin 3. padişahı olan Sultan 1. Murad Hân, 29 Haziran 1326 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. Babası Orhan Gazi, annesi ise Nilüfer Hatundur. Murâd-ı Hüdevendigâr ve Gâzî Hünkâr gibi unvanların sahibidir.
Hayatı boyunca kırkın üzerinde harp yöneten Sultan 1. Murad Hân, hiç yenilgi yüzü görmedi. Henüz şehzadeliği döneminde önemli fetihler gerçekleştirdi. Bursa Sancakbeyliği vazifesini üstlendiği dönemde, ağabeyi Süleyman Paşa ile birlikte Rumeli fetihlerine katıldı. Babası Orhan Gazi’nin vefatı üzerine kendisine biat edildi.
Düşmanlar, Osmanlıdaki taht değişimi esnasında bir rehavet havası kolladılar. Bundan yararlanarak Rumeli’de kaptırdıkları toprakları geri almayı hedeflediler. Rumeli’de durum bu iken, Anadolu’da da durum farklı değildi. Karamanoğulları beyliği, Osmanlı’nın muhtemel zayıflığını lehine çevirme gayesindeydi.
Sultan 1. Murad Hân, tahta çıkar çıkmaz devlet otoritesini güçlendirdi ve evvela Karamanoğulları ile karşı karşıya geldi. Elde ettiği zaferin ardından Anadolu Beylerbeyi’ni ve diğer beyleri tanzim etti. Anadolu’nun sükûnete ermesinden sonra derhâl Rumeli üzerine yürüdü.
Edirne’nin fethi konusunda kararlıydı. Lüleburgaz, Çorlu, Malkara, Keşan ve İpsala’nın hâkimiyet altına alınmasının ardından gerçekleşen fetihle, Osmanlı Devleti için yeni bir dönem başladı. Edirne merkezli Rumeli Beylerbeyliği tesis edildi.
Osmanlı’nın Rumeli’de ilerlemesi ve Balkanları hızla hâkimiyeti altına alması Haçlıları harekete geçirdi. 1364 senesinde birçok devlet ittifak kurarak Osmanlı’ya hücum etmek üzere yola koyuldu. Hacı İlbey’in komutasındaki birlik, düzenlediği bir baskın sonucunda Haçlı ordusunu dağıttı. Bu baskın, tarihî kaynaklarda “Sırp Sındığı” olarak anılmaktadır.
Sırp Sındığı savaşında mağlup olan Haçlıların rövanş girişimi niteliğindeki Çirmen Savaşını Anadolu ve Rumeli’de cereyan eden diğer savaşlar takip etti. Haziran 1389’da Osmanlı ordusu ile haçlı ordusu büyük bir meydan muharebesinde tekrar karşı karşıya geldiler.
Kosova Meydan Muharebesi ve Sultan 1. Murad Hân’ın Şehadeti
Kosova Muharebesi sekiz saat sürdü. 20 Haziran 1389 günü, düşmanın atmış olduğu topla başlayan savaş, Türk ordusunun kahramanlığı ve harp plânının mükemmel suretle düzenlenmiş ve tatbik edilmiş olması sayesinde zaferle neticelendi. Üstün kuvvetlere sahip olan düşman, Osmanlı ordusunun plânı karşısında bozuldu ve süratle geri çekilmek zorunda kaldı.
Galibiyete bağlı olarak Sultan 1. Murad Hân, bir şükrane olarak harp sahasını gezerken Ehl-i İslâm’ın mansuriyetine mesrur olup şükür secdesi yaptı. Savaştan evvel Dergâh-ı Hak’tan şehadet reca eylemiş, bu durum vâki olmayınca üzülmüştü. Bu esnada Miloş Obiliç adında yaralı bir Sırp, Sultan 1. Murad Hân’a bir şey söylemek ister gibi yaklaştı ve Gazi Hünkârı hançerledi. Sultan, aldığı yara sebebiyle kısa bir süre sonra şehid oldu.
Hünkâr’ın iç organları, vefat ettiği yere defnedildi. Üzerine inşa edilen türbe ziyâretgâh vasfını günümüze kadar “Meşhed-i Hüdavendigâr” adıyla muhafaza etmiştir. Bedeni de Bursa’ya getirilmek suretiyle Çekirge’de bulunan türbesinin bulunduğu yere defnedilmiştir.
Mevlâ Te‘âlâ şehadetini ve İslâm’a olan hizmetlerini kabul ve makbul, bizleri de o ecdâda lâyık nesiller eylesin. Âmîn.