Asıl ismi Muhammed olan Alparslan, 1029 yılında dünyaya geldi. Künyesi Ebû Şüca (Cesur), lakabı ise Adud’üd-devle (Devletin koruyucusu)dur. Çağrı Bey’in oğlu ve Tuğrul Bey’in yeğenidir. Çok küçük yaşta ata binip ok atmayı öğrendi. Dandanakan savaşında yaptığı büyük hizmetler ile kendini gösterdi. Babası Çağrı Bey’in hastalanması sebebiyle, genç yaşta ordunun komutasını ele alarak, Gazneli ve Karahanlı saldırılarına karşı başarılar kazandı.
Babasının vefatı ile Horasan meliki oldu. Amcası ve Selçuklu Sultanı olan Tuğrul Bey’in vefatı üzerine, ülkede taht mücadelesi başlamıştı. Selçuklu Veziri Amîdülmülk El-Kündürî, Tuğrul Bey’in vasiyeti üzere, Çağrı Bey’in oğlu Süleyman’ı tahta çıkarmıştı. Lakin Kirman Meliki Kavurd, Mûsâ İnanç Yabgu, Kutalmış Bey ve bazı emirler, Süleyman’ın hükümdarlığını kabul etmedi. Alparslan önce bu emirleri yenilgiye uğratıp ardından Mûsâ İnanç Yabgu’ya hakimiyetini kabul ettirdi. [1]
Tahta Geçişi
Bu sırada Kutalmış Bey, kalabalık bir ordu ile Rey şehrini kuşatmıştı. Alparslan’ın ordusu ile Rey şehrine yürüdüğünü haber alınca kuşatmayı kaldırıp, meydan savaşı için hazırlandı. 1063 yılında Dameğan’da yapılan savaşta, Alparslan’ın ordusu galip geldi ve Kutalmış Bey atından düşerek öldü. Böylece Rey şehrine girerek, adına hutbe okutan Alparslan, Selçuklu Sultanı oldu. Abbâsî Halifesi Kâim-Biemrillâh tarafından, hükümdarlığı tasdik edildi.
Sultan Alparslan tahta geçtikten sonra ilk seferini Gürcistan ve Doğu Anadolu üzerine yapmıştır. Oğlu Melikşah ve veziri Nizamülmülk’ü yanına alarak, Kars ve Ani bölgelerini ele geçirerek büyük başarılar sağladı. Bu başarı ve fetihler sebebiyle Abbasi Halifesi tarafından, Ebu Feth (Fetihlerin babası) lakabı ile ödüllendirildi. Daha sonra ki yıllarda ise Türkmen isyanları ve Kirman taraflarında ki karışıklıklar ile mücadele ederek, bu bölgeleri tekrar hakimiyetine aldı. [2]
Bizans ile Mücadele
Selçuklu kuvvetlerinin Kayseri’yi ele geçirmesi, Konya ve Malatya gibi şehirleri yağmalaması üzerine, Bizans İmparatoru Diyojen bu akınları önlemek için bizzat kendisi seferlere çıktıysa bile başarılı olamadı. Bu akınlar ile Türkmen aşiretlerinin, Anadolu’ya göç etmesi ve yerleşmesi hızlanmıştı. Bizans’a bağlı bir krallık olan Gürcistan’a akınlar yapılarak birçok şehir fethedildi. Sonunda yenilgiyi kabul eden Gürcistan Kralı, Selçuklulara bağlanmak zorunda kaldı.
Sultan Alparslan, Şiî Fatimi Devletini ortadan kaldırmak için harekete geçerek, Diyarbakır ve Urfa bölgesine hareket etti. Birçok Bizans kalesini fethederek, Urfayı’yı kuşattı. Haraç karşılığı Urfa kuşatmasını kaldırıp, Halep’e yönelerek orayı kendine bağladı. Bu sırada Bizans İmparatoru Diyojen’in büyük bir orduyla üzerine yürüdüğü haberini aldığı için hızla Anadolu’ya geri döndü. Malazgirt Ovasında karşılaşan iki ordu arasında ki savaşı Selçuklular kazandı ve İmparator esir edildi.
Vefatı
Sultan Alparslan, 1072 yılında Karahanlı devleti üzerine büyük bir ordu ile sefere çıktı. Sefer esnasında, kendisine teslim olan Barzem kalesi komutanı Yûsuf Hârizmî tarafından, çizmesine sakladığı küçük bir hançerle ağır yaralandı, dört gün sonra da şehid oldu. Son derece dindar ve merhametli bir hükümdardı. Zamanında ülkede refah ve adaleti tesis etmişti. Allah (Celle Celâluhû) Dîn-i Mübîn-i İslâma yaptığı hizmetleri kabul eylesin.
Dipnotlar
[1] Ahbârü’d-devleti’s-Selcûkıyye, s.16
[2] M. Halil Yinanç, Selçuklular Devri, Anadolu’nun Fethi, s. 57