Vesvese, fısıltı, hışırtı ve gizli ses, fiskos, kalpte meydana gelen şüphe, tereddüt, vehim, kuruntu, iç üzüntüsü, nefis ve şeytanın akla getirdiği iç karışıklığı anlamları için kullanılır. [1]Vesvese’nin zıddı tereddütsüz, kararlı, emin ve azimli olmak demektir. Vesvese kelimesi Kur’an’da birkaç yerde geçmektedir.
“Derken şeytan ona: “Ey Âdem! (Kendisinden yiyenin hiç ölmeyeceği) o sonsuzluk ağacını ve (bitmek tükenmek bilmediği için) çürümeyecek bir saltanatı sana göstereyim mi? diyerek vesvese verdi. ”[2]
“Derken şeytan (Âdem ile Havvâ (Aleyhimesselâm) “Rabbiniz sizi sırf iki melek olursunuz yâhut her ikiniz de (cennette) sonsuza dek kalanlardan olursunuz diye (bunu istemediğinden) işte bu ağaçtan engelledi” dedi de, böylece (nûrânî bir libasla) kendilerinden örtülmüş bulunan avretlerini onlara (açıp) göstermek için (gereken günahı işlettirmek üzere) ikisine de vesvese verdi. ”[3]
“Andolsun ki; elbette insanı gerçekten Biz yarattık ve nefsinin ona gizlice neler fısıldadığını (ve ne tür vesveseler verdiğini çok iyi) bilmekteyiz. (Çünkü) Biz (ilmimizle) ona şahdamarından daha yakınız!”[4]
“O ki; (dilleriyle zikirde görünselerde, kalpleriyle zikirden gâfil olan) insanların göğüsleri içerisine (kadar hortumunu sokup) vesvese vermektedir”[5]
Vesvesenin Zararları
Şeytanın verdiği vesvese, insanı imandan, ibadetten ve güzel ahlaktan uzaklaştırır. Fert, aile ve toplumun hayatında çeşitli sıkıntıların meydana gelmesine sebep olur. İnsanın fikirlerini çelerek, onu kötü ameller işlemeye sevk eder. Sürekli Allah’a sığınırak bu vesveselerin gereğince amel etmemek için gayret etmemiz zaruridir.
İnsanın kendi kendine vehmettikleri cihetinden ise vesvese, kötü bir huydur. İnsanın ibadetlerinde yanılmasına, çeşitli hatalara düşmesine ve yaptıklarından zevk almamasına yol açar. Hatta vesvesenin ileri boyutlarında insan akli dengesini bile yitirebilir. Kişinin bu tip vesvese ile mücadele etmesinin en tesirli usulü, yok farzetmektir. Yani kalbe devamlı gelen vesvese hiç yokmuş gibi hareket etmeli ve amellere devam edilmelidir.
Hadis-i Şeriflerde Vesvese
“Sizden herhangi birinize şeytan gelir ve ‘Şunu böyle kim yarattı? (Şunu) böyle kim yarattı?’ en sonunda, ‘Rabbini kim yarattı?’ diye sorar(ak sürekli vesvese verir). İş bu raddeye gelince o kişi derhâl (şeytandan) Allah’a sığınsın ve (vesvesesine) hemen son versin!”[6]
“Allah, dilleri ile söylemedikçe, yahut fiiliyata dökmedikçe, ümmetimi, gönüllerinden geçirdikleri şeylerden dolayı hoşgörür (hesaba çekmez). ”[7]
“Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ashâbından bazıları gelerek, ‘İçimizden bazen söylemeyi bile büyük (bir günah) saydığımız şeyler (vesveseler) geçiyor.’ dediler. O ise, ‘Hepiniz aynı şeyleri hissediyor musunuz?’ buyurdu. Onlar da cevaben, ‘Evet.’ dediler. Bunun üzerine, ‘İşte bu apaçık imandır.’ buyurdu. ”[8]
Şeytanın ve nefsimizin her türlü vesvesesi ve tuzaklarından,Alemlerin Rabbi olan Allah (Celle Celâluhû)na sığınırız.
Dipnotlar
[1] Ahlak Lügatçesi, Ömer Nasuhi Bilmen
[2] Taha Suresi 120
[3] Araf Suresi 20
[4] Kaf Suresi 16
[5] Nas Suresi 5
[6] Buhârî, Bed’ü’l-halk, 11
[7] Müslim, Îmân, 201
[8] Müslim, Îmân, 209