Yeniçeri kelimesi Osmanlı Türkçesinde “Yeni Asker” manasına gelir. Osmanlı Devleti bünyesinde sürekli devam eden savaşlar ve fetihler neticesinde, düzenli bir ordu kurma ihtiyacı hasıl oldu. Bu ihtiyacın ise Müslüman ve Türk ahali dışında, savaşlarda esir edilen veya ülkede yaşayan diğer gayrimüslim halktan giderilmesine karar verilmişti. Bu kararın ne zaman verildiği hakkında çeşitli rivayetler vardır. Orhan Bey veya I. Murat zamanında başladığı kabul edilen bu uygulamayla toplanan çocuklar ile ocağın ilk temelleri atılmış oldu.
İhtiyaca göre üç beş senede bir ve bazen daha uzun aralıklarla Hıristiyanlardan, 14-18 yaş arasındaki çocukların gürbüz ve sağlam olanları alınırdı. Evvelâ, Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan’dan, daha sonraları Sırbistan ve Bosna-Hersek’ten ve Macaristan’dan, sonraları ise Anadolu’da ki Hıristiyan tebâdan çocuk alındı. Yapılan bu işleme “Devşirme” adı verildi. Çocuklar eğitim almadan önce, Türk ailelerin yanına verilerek, İslâm dinini ve Türk âdetlerini öğrenmesi sağlanırdı.[1]
Hacı Bektâş-ı Veli Duası
Orhan Gazi, devşirme çocuklardan kurulu bir ordu kurduğu zaman Hacı Bektaş dergahına gelip yeni kuracağı yeniçeri ocağı için dua talep etmiştir. Dergâhı ziyaret eden Orhan Gazi, orada bulunan pire, “Pir hazretleri, yeni kurduğum ocak için sizden hayır duası almaya geldim” diyerek, duasını istemiş Hacı Bektaş’taki pir de elini çocuklardan birinin başına koyarak: “Bunların adı yeniçeri (yeni asker) olsun, Cenabı Hak yüreklerini ak, pazularını kuvvetli, kılıçlarını keskin, oklarını tehlikeli, kendilerini daima galip buyursun” diye dua etmiştir.
Diğer rivayette ise, Çandarlı Hayreddin Paşa’nın verdiği fikir sonrası, Sultan I. Murat emriyle, her savaş esirinin beşte biri “Pençik” adı altında toplanmaya başladı. Bu toplanan esirler, Bursa’da Türk ailelerin yanına yollanarak bir müddet kaldıktan sonra, ocağa alınarak eğitimleri başlardı. Eğitimlerini tamamladıktan sonra,”Kapıya çıkma” diye tabir edilen bir merasimle, vazifelerine başlar ve bir yeniçeri olarak ordudaki yerlerini alırlardı.
Peşpeşe başarılar
Osmanlı ordusu içinde, Yeniçeri askerlerinin sayısının oranı, diğer askerlere göre düşük olmasına rağmen, düzenli ve disiplinli bir birlik olması sebebi ile birçok başarıya imza atmışlardır. Düzenlenen seferlerde, padişahın yanından ayrılmaz ve onu koruma görevini üstlenirlerdi. Evlenmesi ve çalışması yasak olan yeniçeriler, sürekli bir savaştan diğerine koşarak, büyük fedakarlıklar ve kahramanlıklar göstermişlerdir. Avrupa’da isimleri en çok tanınan ve korkulan bir askeri grup olarak nam salmışlardı.
Silah olarak, hançer, balta ve yatağan kullanırlardı. Çok iyi birer okçu olmaları ile beraber, tüfeğin icâd edilmesi ile aynı zamanda usta bir tüfekçi olmuşlardır. Ata binmezler ve yaya bir askeri birlik olarak savaşlara katılırlardı. Kendilerine özgü bir kıyafet ve sancakları olan bu kahramanlar, kendilerine özel bir hukuk sistemi ile yargılanırdı. İslâm’ın emirlerine sıkı sıkıya tabi olurlar ve Bektaşî tarikatı geleneği ile yaşarlardı.
Bozulma ve kapanış
Osmanlı Devleti’nin duraklama ve yıkılma müddeti içerisinde, bütün müesseselerde meydana geldiği gibi, yeniçeriler arasında da yozlaşma ve bozulma başladı. Disiplin ve nizamını kaybeden ocak, evlenen ve ticarete atılan yeniçeriler yüzünden iyice bozuldu. Ayrıca siyasete de bulaşmaları sebebiyle, Padişahların tahta çıkışında büyük bir nüfuz sahibi oldular. Bu nüfuzu kullanarak maalesef, Osmanlı Sultanlarının canına kast etmekten bile çekinmediler.
İlk kurulduğu zamanlarda 6000 kişilik mevcudu ile bütün Avrupa’yı titreten yeniçeri askerleri, sayısı 100 bine ulaştığı zaman, zikredilen bozulmalar sebebi ile, devlete ve millete zarar veren, sürekli mağlub olan bir askeri oluşum haline geldiler. Bazı Padişahlar ve devlet adamları, ocağın kaldırılması için girişimlerde bulunsalar bile, muvaffak olamayıp bunun bedelini canları ile ödediler. Sultan II. Mahmud ise dikkatli bir siyaset uygulamış, halkın ve devlet adamlarının desteğini arkasına alarak, tarihe “Vaka-i Hayriye” olarak geçen bir hamle ile bu ocağı tasfiye etmiştir. [2]
Dipnotlar
[1] Orhan Sakin, Yeniçeri Ocağı Tarihi ve Yasaları
[2] Mustafa Akdağ, “Yeniçeri Ocak Nizamının Bozuluşu”, s.291