Doğumu ve Nesebi
570 yıllarında Mekke-i Mükerreme’de dünya gelen Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ın annesi, Hazret-i  mine’nin amca kızı olan Hâle binti Vüheyb’dir. Aynı zamanda Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in süt kardeşidir. Esedullah (Allah’ın Arslanı) ve Seyyidü’ş-Şühedâ (Şehidlerin Efendisi) şeklindeki ünvanlarıyla bilinir. Çocukluk ve gençlik yıllarında da Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile beraber olan Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh) peygamberliğin ikinci veya altıncı yılında İslâm ile şereflenmiştir.
Îman Etme Hâdisesi
Müslüman olma hâdisesi meşhurdur. Şöyle ki Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh) Mekke’nin en cesur ve yiğit genciydi. Herkes kendisine hürmet ederdi. Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Safâ tepesinde otururken oradan geçen Ebû Cehil küfrünün gereği kendisine çirkin hakâretlerde bulunur. Abdullah b. Cüd‘an’ın cariyesi bu sözleri işitir. O sırada Hz. Hamza (r.a.) da avdan dönmektedir. Her zaman yaptığı gibi eve gitmeden Kâbe’yi tavaf için Harem-i Şerîf’e gelir. Abdullah’ın cariyesi onu görünce Ebû Cehil’in Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e yaptıklarını anlatır. Tüm bunları duyan ve henüz îmân ile şereflenmeyen Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ın akrabalık hatrı ve koruyucu damarı kabarmış Kureyş’in ileri gelenlerinin meclisine girip elindeki yay ile Ebû Cehil’in kafasını yarmış “İşte ben de Muhammed’in dinini benimsiyorum, cesareti olan varsa gelsin dövüşelim” diye meydan okumuştur. Tam ortalık karışacakken Ebû Cehil, Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ın haklı olduğunu zira Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e çok ağır laflar ettiğini söyleyerek meseleyi geçiştirmiş ve intikam almamıştır. Bunu yapmaktaki amacı Mekke’ni en yiğit ve cesur genci olan Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ın daha da hiddetlenip İslâm’a girmesini engellemekti. Bu hadiseden sonra doğru Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yanına varan Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh) Ebû Cehil ile aralarında geçen hadiseyi anlatarak Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)i teselli etmek ister. Hazret-i Peygamber (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ise amcasına ancak kendisinin îmân etmesiyle teselli bulacağını, memnun olacağını söyler ve böylece Müslüman saflarına katılır.
Şecaati ve Kahramanlıkları
İslâm’a girdikten sonra Müslümanların selâmeti için birçok seriyyeye önderlik eden Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh) en büyük kahramanlarından biridir. Teke teke savaşma için ortay atılan Şeybe bin Rebîa’yı öldürdü ve Ubeyde (Radıyallâhu Anh)ın, Ebû Süfyân’ın karısı Hind’in babası Utbe bin Rebîâ’nın öldürülesine yardım etmiştir. Kureyş’in önde gelenlerinden bazılarını da öldürünce, Mekkeli müşrikler Cübeyr bin Mut‘im’in kölesi Vahşî bin Harb’a Uhud’da Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ı öldürdüğü takdirde kölelikten âzâd edilip kendisine pahalı hediyeler verileceğine dair söz verdiler. Uhud Savaşında otuz kadar müşriği öldüren Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh) bir müşrikle çarpıştığı esnâda daha sonra Müslüman olacak olan Vahşî (Radıyallâhu Anh) tarafından bir mızrakla şehîd edilmişti. Vahşî daha sonra ciğerini çıkarıp Hind’e götürdü. Düşman askerleri, başta Hamza (Radıyallâhu Anh) olmak üzere babası müşrik olan Hanzale b. Ebû Âmir dışında bütün şehidlerin burunlarını, kulaklarını ve diğer organlarını keserek iplere dizip savaşa katılan kadınların boyunlarına gerdanlık diye taktılar ve Mekke’ye o şekilde girmelerini sağladılar.
Yapılan İşkenceye Karşı Rasûlüllâh’ın Hiddeti
Tüm bunları gören Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) çok tesirlendi ve hüzünlendi. Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ı görünce gözlerini kapattı ve dişlerini sıktı. O güne kadar hiç öfkelendiği görülmeyen Rasûlüllah (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ashabıyla intikam almak üzere ahdetti. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk, Habîbi’ni teselli ve terbiye eden şu ayetleri indirdi: “(Habîbim! Şüpheleri gideren kesin deliller sözlerden derlenmiş bir) hikmetle ve (faydalı ibretlerle, iknâ edici hitaplar içeren) pek güzel öğüt(ler)le (insanları) Rabbinin yoluna dâvet et, bir de onlar(ın inatçılarıy)la (tartışırken) kendisi en güzel olan o (yumuşak konuşma, en kolay yolu seçme, herkesçe meşhur olan bâzı önsözlerle öfkelerini söndürme) yol(uy)la mücâdele et. Muhakkak senin Rabbin; Kendi yolundan sapmış bulunanı hakkıyla bilen ancak O’dur. Hidâyete erenleri hakkıyla bilen de yine ancak Kendisidir! Eğer cezâ verecekseniz, kendisi size yapılmış olan işkencenin misliyle cezâ verin. Ama (bunu da yapmayıp) sabredecek olursanız, andolsun ki; o (sabırlı davranış), sabredenler için elbette (intikam almaktan) daha iyidir.”[1]
Cenâb-ı Hakk cümlemizi İslâm düşmanı kâfirlere karşı Hazret-i Hamza (Radıyallâhu Anh)ın şecaatinden nasipdâr eylesin. Bedir ve Uhud şehîdleri başta olmak üzere tüm şehîdlerimize rahmetiyle muamele edip bizleri de âhirette şefaatlerine mazhâr eylesin. Âmîn Yâ Muîn…
Dipnotlar
[1] Nahl Sûresi, 125-126.