İmâm-ı Rabbânî (Kuddise sirruhu) olmasa neredeyse kaybedeceğiz sünnetleri.
Her ne şey ki bilinir, her ne şey ki görülür, her ne şey ki işitilir, işte Mevlâ bunların gayrısıdır. Bütün tarikatları bitiren ve hepsinde şeyh olan İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû): “Ben Nakşibend Hazretleri’ne bu sözünden dolayı mürid oldum” buyururdu.
O kadar müjdeler var ki, işte evvelki insanlar bunları duydular, anladılar, ibadet ettiler. Şimdikilerde ise ibadete karşı üşenmek var. Bunun çaresi için İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû)nun “Mektûbât”ına müracaat edeceğiz.
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû)nun oğlu İmâm-ı Mâsum (Kuddise Sirruhû)” Mektûbat”ında buyuruyor ki: “Bir şehirde bidat işleniyorsa oradan muhacir çık.” Şimdi ise ortalık bidat işleyenler ve haram peşinde koşanlarla dolu.
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) şöyle buyurur: “Kemâle ermiş bir insan dostuna ulaşmıştır.” O kâmil insan: “Sübhanellahi ve bihamdihi” okuduğu vakitte kendini sanki cennetin içindeki o tesbihin kazandırdığı ağacın altında zannediyor. Daha o gönül eğlence ister mi?
Ey hocalar ve hocaları sevenler! Piyesçiler, darulharpçiler, İrancılar sizi aldatmasın. Şarkı okumak da piyese girer, İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû)nun kabul etmediğini biz de kabul etmiyoruz. Bu yola iyi sarılalım.
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) buyuruyor ki: “Kâfirlerle oturup kalkmanın insana vereceği en küçük zarar, İslâmiyet’ten utanmaya başlamasıdır.” Önce namazdan utanmaya başlarsın sonra çarşaftan utanmaya başlarsın. Bu utanmaların gün gelir, bir bakarsın imanın zevaline (kaybolmasına) sebep olmuş. Allâh bizi muhafaza eylesin.
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) diyor ki: “Allâh-u Teâlâ sadece Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)’i sever, bir de kimde onun nişanı varsa onu sever. O nişanları nasıl kaybederiz?
İmâm-ı Rabbânî Hazretleri: “Dünya sevgisi öldürücü bir zehir ve iyi olmaz bir hastalıktır, büyük bir beladır.” buyurmuştur. Yüce Allâh’a itaat ve âhirete hazırlık yapılmayan dünya hayatını İslâm büyükleri kınamıştır. Dünya sevgisinden kurtulmanın çaresi zikrullahtır. Bir insan ahkâm-ı şeriyyeye ne kadar çok dikkat gösterirse, Allâh’ı zikretmek ona o kadar kolay gelir. Zikre dikkat gösterdiği kadar da ahkâm-ı şeriyye ona kolay gelir. İkisi birbirinin yardımcısıdır.
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) buyurmuştur ki: “Şeriatın emirlerini yapmak ve yasaklarından kaçmak hep zikirdir. Şeriatın emirlerini gözeterek yapılan alışveriş zikirdir. Şeriata uygun olarak yapılan nikah, talak (boşanma) zikir olur. Çünkü bunları yaparken emirlerin, yasakların sahibi hep hatırlanmaktadır, gaflet gitmektedir.”
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) buyuruyor ki: “Topraktan yaratılan kul ile Rabbü’l-erbâb arasında hiçbir münasebet yoksa da zikir sebebi ile Mevlâ Teâlâ ile kul arasında münasebet ve alaka hasıl oluyor. Bu münasebet ve alaka sevmeyi icap ettiriyor. Sevgi de kalpte itminanı (yatışmayı) doğuruyor.”
İmâm-ı Rabbânî (Kuddise Sirruhû) bin yılda gelen müceddid kuvvetindedir.
Kaynak: “Mahmud Efendi Hazretlerinden Nakledilen Hikmetli Sözler” adlı eserden derlenmiştir