Allah-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerim’i Levh-i Mahfuz’dan önce toptan Beytü’l İzze’ye indirdi. Oradan da peyderpey Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)‘e yirmi üç senede indirildi. Aman Kur’ân’ı kayıralım. Kim kızarsa kızsın, kim tükürürse tükürsün, işte yüzümüz hazır. Yeter ki Rabbimin buyurduğu olsun. Cenab- ı Hak bundan evvelki kitapları muhafaza etmek için söz vermedi. Ama Kur’ân-ı Kerim hakkında: “Onu koruyacağım” buyurdu. Efendi Babam bu ayeti okur ve: “Kur’ân mahfuz bir kaledir. O kalenin içine gir, sen de mahfuz olursun. Kimse seni oradan alamaz.” buyururdu.
وَمَا مَنَعَ النَّاسَ اَنْ يُؤْمِنُٓوا اِذْ جَٓاءَهُمُ الْهُدٰٓى اِلَّٓا اَنْ قَالُٓوا اَبَعَثَ اللّٰهُ بَشَراً رَسُولاً
“İnsanlara hidayet (Kur’ân) geldikten sonra onların iman etmelerine ancak, “Allah, bir beşerî mi peygamber olarak gönderdi?” demeleri engel olmuştur. [1]“
Kâfirler Peygamber Efendimiz’i beğenmediler, böyle dediler.
Mevla Teâlâ cevap veriyor:
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ فٖي شِيَعِ الْاَوَّلٖينَ
وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا Elbette muhakkak gönderdik. مِنْ قَبْلِكَ senden evvel nerede? فٖي شِيَعِ الْاَوَّلٖينَ evvelki kavimlerde “Andolsun ki, senden evvelki kavimler arasında da (peygamberler) göndermiştik. “[2]
Habibim! Sana taaccüp ediyorlar, halbuki hiç hayret etmesinler, senden evvel geçen kavimlere de Peygamber göndermiştik. Ancak Efendimiz sadece Arap kavmine değil bütün insanlara gönderildi.
Umuma peygamber olarak gönderilmek Efendimizin evsafındandır.
Bu ayet-i celile de geçen شِيَعِ kelimesi bizim bildiğimiz şia edepsizleri değil. Bunlar kadar müfsid yok. Bizim kör ve sağır insanlar da gider onlara uyarlar.
Bu kelime bir başka ayet-i celilede de şöyle geçer:
اِنَّ فِرْعَوْنَ عَلَا فِي الْاَرْضِ وَجَعَلَ اَهْلَهَا شِيَعاً يَسْتَضْعِفُ طَٓائِفَةً مِنْهُمْ يُذَبِّـحُ اَبْنَٓاءَهُمْ وَيَسْتَحْـيٖ نِسَٓاءَهُمْؕ اِنَّهُ كَانَ مِنَ الْمُفْسِدٖينَ
“Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde azgınlık yapmış ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırmıştı. Onlardan bir taifeyi (İsrâîloğullarını) iyice güçsüz düşürüyordu, oğullarını boğazlıyor, kadınlarınaysa diri bırakıyordu.”[3]
وَمَا يَأْتٖيهِمْ مِنْ رَسُولٍ اِلَّا كَانُوا بِهٖ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ
وَمَا يَأْتٖي Gelmedi kime? هِمْ onlara kim? مِنْ رَسُولٍ hiçbir peygamber اِلَّا كَانُوا ancak oldular. بِهٖ onunla nedir oldular? يَسْتَهْزِؤُ۫نَ alay eder.
“Onlara hiçbir peygamber gelmiyordu ki onunla alay ediyor olmasınlar.”[4]
Bu ayet-i kerimede Peygamber Efendimiz’i teselli vardır. Çünkü öteden beri cahillerin adeti; kendilerine gönderilen peygamberleriyle alay etmekti.
كَذٰلِكَ نَسْلُكُهُ فٖي قُلُوبِ الْمُجْرِمٖينَۙ
كَذٰلِكَ İşte böylece نَسْلُكُ sevk ederiz kimi? هُ onu nereye? فٖي قُلُوبِ الْمُجْرِمٖينَۙ suçluların kalbine
“İşte böylece biz onu (küfrü) günahkârların kalplerine sokarız.”[5]
لَا يُؤْمِنُونَ بِهٖ وَقَدْ خَلَتْ سُنَّةُ الْاَوَّلٖينَ
لَا يُؤْمِنُونَ İman etmezler neye? بِهٖ Kur’ân’a وَقَدْ خَلَتْ halbuki geçti ne? سُنَّةُ الْاَوَّلٖينَ evvelkilerin sünneti
“Geçmiş milletlerin başına gelenler önlerinde geçmişken yine de ona (Kur’ân’a) iman etmezler.” [6]
Ayet-i kerimede Mekke müşriklerini tehdit vardır. Çünkü önceki milletler hakkı kabul etmeyip peygamberlerini yalanladıkları için helâk oldular. Mevla buyurmuş oldu ki: “Ey Mekke müşrikleri! Sizden evvel geçen milletlerin başlarına gelen azapların bir benzeri de sizin başınıza gelebilir, onun için aklınızı başınıza alın, size gönderdiğim Peygamberimi yalanlamayın.”
Ya Erhamer Rahimîn! Ya Erhamer Rahimîn! Ya Erhamer Rahimîn! Yardım eyle bize tut elimizden, hastalara acil şifa ver. Verdiğin şifayı hep sevdiğin yola harcamayı nasip eyle. Cümlemizi rızayı şerifinden ayırma. Cümlemizi senin fuyuzatı ilahiyene, Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)’in fuyuzatına ve Efendi Babamızın fuyuzatına nail eyle. Bizi dertlerimizden halas eyle. Ana baba evlat arasındaki bozuklukları, karı koca arasındaki bozuklukları ve kardeşler arasındaki bozuklukları düzelt. Bizleri dünya sevgisinden halas eyle. Gönül huzuru ihsan eyle.
Bizden evvel vefat edenlerin kabirlerini nur eyle. Arkamızdan bizi de unutmasınlar, okusunlar. Şu okuyan talebelerimize, keskin zekâda, ilimde, amelde, ihlasta, kudrette, rızanı kazanmakta günbegün ilerlemekler nasip eyle. Ya Erhamer Rahimîn! Şeriatı, Din-i Mübin-i İslâm’ı yücelt. Tarikatımızı muhafaza et. Bizi şeriatta, tarikatta, hakikatta, marifette önder et. Türk Milleti’ni din düşmanlarından kurtar.
Ya Erhamer Rahimîn! Cümlemizi Kur’ân’ın ve Efendimiz’in ahlakı ile ahlaklandır. Kur’ânî bir düzen ihsan eyle. Ulemaya münasip takva ihsan eyle. Bütün kullarına çok istikametler ihsan eyle. Dünya ve ahirette âlim kullarından ve mukarreb kullarından ayırma. Efendi Babamızla, talebelerimizle, ihvanımızla hepimizi Efedimiz’in sancağı altında cem eyle.
Not: Mahmud Efendi Hazretlerimizin Sohbetler kitabının 8. cilt, 89,90 ve 91. sahifelerinden derlenmiştir.
Dipnotlar
[1] (İsra Suresi: 94)
[2] (Hicr Suresi:10)
[3] (Kasas Suresi :4)
[4] (Hicr Suresi:11)
[5] (Hicr Suresi:12)
[6] (Hicr Suresi:13)