Kur’ân-ı Kerîm, kadınların ve erkeklerin bakışlarını sakındırmaları, iffetlerini korumaları, avret ve ziynet yerlerini örtmelerini önemle vurgulamış ve emretmiştir.
Allah Te‘âlâ, erkeklere hitâben şöyle buyuruyor: “(Habîbim!) İmanlı erkeklere de ki; (haramlara karşı) gözlerini yumsunlar (da sadece helâllere baksınlar) ve tenâsül uzuvlarını (ve avret yerlerini zina ve livâta gibi haramlardan ve açılmaktan)! İşte (günahlara düşüp kirlenmelerindense) bu kendileri için daha temiz (bir hareket)dir! Muhakkak Allâh onların (kime bakmakta ve ne) yapmakta olduklarını(n görünen-görünmeyen yönlerini hakkıyla bilen bir) Habîr’dir.”[1]
Allah Te‘âlâ, kadınlara hitâben şöyle buyuruyor: “İmanlı kadınlara da de ki; gözlerini (erkeklerin ve kadınların avret yerlerine bakmaktan) yumsunlar ve tenâsül uzuvlarını (zinadan ve şehvetle birbirine sürtünmeden) korusunlar. (Örf ve âdete göre, zorunlu olarak) kendilerinden görünen (yüzler, ayaklar ve el)ler dışında ziynet (mahalleri olan vücutlarının diğer yer)lerini meydana çıkarmasınlar! Örtülerini başlarından doğru yakaları üzere atsınlar!..”[2]
Zinaya Götüren Yollardan Sakınmak
İnsanları tahrik eden en önemli etken bakıştır. Göz görünce şehvet düşüncesi uyanır ve insan içindeki isteklerine mağlup olup -Allah (Celle Celâluhû) korusun- zinaya düşebilir. Bu yüzden insan, bakışını koruma altına almalıdır. Bunun için de toplum bu konuda duyarlı olmalıdır. Bir kısım insanın kışkırtıcı derecede açık-saçık olmaları sadece kendilerine özgü bir durum değil, aksine bakışlarını koruma mücadelesi veren genç-yaşlı, kadın-erkek herkesi menfi yönde etkilemektedir. Özellikle günümüzde reklâm aracı olarak her türlü şehvet celbedecek malzemenin ulu orta sokaklarda afişe edilmiş olduğunu düşünürsek, bakışları korumak bu savaşı kazanmanın ön şartı hâline gelmiştir.
Her türlü medya organından yardım alan şeytan ve avanesi, iffetli ailelerin içine sızıp onları da yangının içine sürüklemektedir. Artık öylesine bir yangın oluşmuştur ki, burada tüm insanlığı kurtarmak ancak Allah Te‘âlâ’nın yardımıyla mümkün gözükmektedir. Bu yüzden kişi evvela kendini daha sonra ailesini ve yetkisi altında olan kişileri koruma altına almalıdır. Allah Te‘âlâ şöyle buyuruyor: “Ey iman etmiş olan kimseler! (Emirleri tutup yasaklardan kaçarak) kendi nefislerinizi ve ailelerinizi farklı bir ateşten koruyun ki; (diğer ateşler odunla tutuştuğu gibi,) onun yakacağı(da), o (inkârcı) insanlarla(, çabuk yanan ve çokça yakan) o (kibrit) taşlar(ı)dır. Onun üzerinde iri yapılı, sert tabiatlı birtakım melekler vardır ki onlar, kendilerine emretmiş olduğu şeyler hususunda Allâh’a isyan etmezler ve emrolunmakta oldukları şeyi yaparlar.”[3]
İslâm dini, kadınlardan önce erkeklere ahlâkî bir görevi emretmiş ve yüklemiştir. Kadının örtünme açısından daha fazla yükümlü olmasının sebebi; erkeğin, yaratılışı icabı gözünü haramdan sakınma hususunda daha zayıf durumda olmasına bağlanabilir. Çünkü erkek bakarak daha çabuk ve daha kolay etkilenebilen bir varlıktır. Bununla birlikte Allah Te‘âlâ’nın bilip bizim bilmediğimiz nice hikmetleri olabilir.
Bir erkeğin yabancı bir kadına bakışıyla, bir kadının yabancı bir erkeğe bakışındaki yasaklama farklıdır. Çünkü kadınların yaratılışında kaçınmak ve korunmak içgüdüsü vardır. Fıtratı bozulmadığı sürece aslolan durum budur. Günümüzde bunun aksine birtakım misallerin vukuu, fıtrat dengesindeki bozulmadan kaynaklanmaktadır.
Dipnotlar
[1] Nûr Sûresi:30
[2] Nûr Sûresi:31’den.
[3] Tahrim Sûresi:6