Sultânü’l-Enbiyâ Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in mübârek beden-i şerîfi, hilkatinin gereği tertemiz, mis gibiydi. Allah Te‘âlâ onun vücûd-i şerîfini en mükemmel bir şekilde yaratmış ve üstün meziyetlerle donatıp süslemişti. O, âlemlere rahmet ve insanoğluna en güzel örnek olarak sunulmuştu.
Çevresine karşı her şeyde ölçülü ve zarif davranan, görgü ve nezaket çerçevesinde yaşayan Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), terbiyesi ile meşgul olduğu Müslüman topluma oturup-kalkma ve giyinip-kuşanma âdâbını öğrettiği gibi, “Güzel koku sürünme” âdâbını da hem sözlü hem de bizzat uygulayarak öğretmiştir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) annemiz, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in giyim-kuşam ve kılık-kıyafetine son derece özen gösterir ve kıyafetleriyle titizlikle ilgilenirdi. Nitekim veda haccında da, “zerîre” adındaki kokuyu sürerek Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in ihramını bizzat kendi elleriyle giydirdiğini anlatmıştır.[1]
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), yanında daima, “sükke” adı ile tabir edilen bir koku (kutusu) bulundurur ve gerektikçe ondan sürünürdü.[2]
Sefere çıkmayı murad ettiğinde, yanında götürdüğü zatî eşyalarından biri de “kârûre fi’d-dühn” adı ile ifade edilen koku şişesiydi.[3]
Fahri Kâinat (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in hâne-i saâdetlerinde de “misk, kâfur, amber ve ud gibi ağaç yongaları yakılırdı. Hâne-i saâdet, bu suretle tütsülenirdi.[4]
Konuyla İlgili Rivâyetler
Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in sükkesi (esans kutusu) vadı. Gerektikçe ondan koku sürerdi.”[5]
Sümâme ibni Abdillâh (Radıyallâhu Anh) naklediyor: “Enes ibni Mâlik (Radıyallâhu Anh), kendisine ikrâm edilen kokuyu geri çevirmez ve: ‘Nebiyy-i Zişân Efendimiz kendilerine sunulan kokuyu asla reddetmezdi.’ Diyerek Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in bu konudaki hassasiyetini açıklardı.”[6]
Abdullah ibni Ömer (Radıyallâhu anh) rivâyet ediyor: Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Üç kısım ikram vardır ki, asla geri çevrilmez: Yastık, koku bir de süt!’ buyurdu”.[7]
Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Erkeklerin kullandığı kokular, kokusu hissedilen rengi gözükmeyen; kadınların kokuları ise kokusu hissedilmeyen rengi görünen türden olmalıdır.’ buyurdu.”[8] (Bu hadisten hanımların zaruret halinde sokağa çıkarken ve mahrem olmayan kimselerin yanında bulunurken sürdükleri kokuların dikkat çekici olmaması murad edilmiştir.)[9]
Ebû Osman en-Nehdî (Radıyallâhu Anh) anlatıyor: “Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): ‘Sizden birinize Reyhan (fesleğen) takdim edilir ise reddetmesin! Zira o, cennetten çıkmıştır, (cennet kokusudur.)’ buyurdular”.[10]
Dipnotlar
[1] Buhârî, c. 7, s. 61.
[2] İbn Sa‘d, Tabakât, c. 1, s. 399.
[3] İbn Sa‘d, Tabakât, c. 1, s. 484.
[4] İbn Sa‘d, Tabakât, c. 1, s. 113.
[5] Tirmizî, Şemâil, 33. Bab, No. 218.
[6] Tirmizî, Şemâil, 33. Bab, No. 219.
[7] Tirmizî, Şemâil, 33. Bab, No. 220.
[8] Tirmizî, Şemâil, 33. Bab, No. 221.
[9] Bacûrî, el-Mevâhibü’l-Ledüniyye ‘alâ Şemâil-i Muhammediyye, s. 345.
[10] Tirmizî, Şemâil, 33 Bab, No. 222.