Yahudi asıllı Abdullah ibni Sebe’nin kışkırtması ve yaydığı fitneler sonucu Medine’yi saran isyancılar saldırıya geçip Hazret-i Osman(Radıyallâhu Anh)’ın evini ok yağmuruna tuttular. Ancak ok atarak bir sonuç alamayacaklarını anlayınca, bitişik evin duvarını delerek Hazret-i Osman’ın evine girdiler.
Bu sıralarda Hazret-i Osman 82 yaşındaydı. Bir gece önce rüyasında Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)‘i görmüş ve Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ona: “Yarın akşam iftarı bizim yanımızda yapacaksın…” demişti. Delik duvardan içeri giren isyancılar, Hazret-i Osman’ı oruçlu ağzıyla Kur’an-ı Kerîm okurken buldular. Suikastçılardan biri kılıcını çekerek Hazret-i Osman’a doğru salladı. Az sonra, Hazret-i Osman kanlar içinde, cansız yerde yatıyordu. Hazret-i Osman’ın kanı, okumakta olduğu Kur’an’ın üzerine sıçramıştı.
Naile Hatun’un bağırışı üzerine koşan kölelerden biri, suikastçılardan ikisini öldürdü, üçüncüsü kaçmayı başarabildi. Kapıda nöbet bekleyenler de içeriden gelen gürültüleri duyunca, odaya girmiş fakat geç kaldıklarını görmüşlerdi. İsyancılar Medine’ye iki gün egemen oldular. Hazret-i Osman’ın cenazesi iki gün olduğu yerde kaldı. Sonunda Hazret-i Ali, Hazret-i Osman’ın defin işlemlerinin gerçekleştirilmesi için harekete geçti.
Cenazeyi taşlamak isteyen isyancıları dağıttı. Hazret-i Osman’ın cenazesi, Medinelilerden ancak yirmi kişi tarafından kaldırılarak gömüldü. Hazret-i Osman’ın Kur’an-ı Kerîm üzerine sıçrayan kanı hiç bir zaman kurumadı. Müslümanlar arasındaki savaşın başlangıcı oldu. (Cenâb-ı Hakk Rahmet Eylesin)