Vefâtının sene-i devriyesi olan 22 Şubat tarihi vesilesiyle, Umran ilminin kurucusu, büyük İslâm âlimi ibnü Haldûn’u hizmetleriyle hatırlıyor, rahmetle ve minnetle yâd ediyoruz.
Asıl adı Ebû Zeyd Veliyyüddin Abdurrahman olan ibnü Haldûn, meşhur bir tarihçi olmasının yanında sosyoloji, felsefe ve siyaset konularında da evrensel kabule mazhar olmuş bir âlimdir. Umran ilminin kurucusu, el-Mukaddime adlı eseriyle kendisinden sonra gelen ilim adamlarının kaynağı ve aynı zamanda önemli bir devlet adamıdır. Nesebinin, Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in: “Allâh’ım! Vâil’i ve soyunu mübârek kıl!” şeklinde duâ ettiği rivâyet edilen, Ashâb-ı Kirâm’dan Vâil bin Hucr (Radıyallâhu Anh)a dayandığı kaydedilmiştir.
İbnü Haldûn bu aileye mensup biri olarak Tunus’ta doğdu. Medrese öğrenimi görerek yetişti. Kur’ân-ı Kerîm’i ezberledi, kıraat ilmini tahsil etti. Arap dili ve edebiyatı konusunda, şiirlerle ilgili çalışmaları da ihtivâ eden ciddî bir tedrisattan geçti. Fıkıh ve Hadis ilmini de tahsil edip bu alanlarda önemli eserleri hocalarından bizzat okudu. Bir süre Fas emirleri Ebû İnân (1348-59) ile Ebû Sâlim’in (1359-61) yanında çeşitli görevlerde bulundu. 1363’te İspanya’ya giden ibnü Haldûn, Beni Ahmer Hükümdarı 5. Muhammed’in sarayında görev aldı. Kastilya elçisi oldu. 1364’te Cezayir’e dönmek zorunda kaldı. 1374’te İspanya’ya gittiyse de, ertesi yıl Cezayir’e tekrar döndü. Bundan sonra herhangi bir görev kabul etmeyerek Sahra Çölü’nün ortasındaki ibnü Selâme Kalesi’ne yerleşti.
Hayatının sonraki kesitinde Tunus’a giden ibnü Haldûn, burada dersler verdi. 1382’de hac yolculuğu sırasında uğradığı Kahire’de Memlûk Hükümdarı Berkuk’tan büyük saygı görünce hac dönüşü Kahire’ye yerleşti. Burada müderrislik yaptı, çeşitli devlet görevlerinde bulundu, başkadılığa getirildi. Bu arada Hicaz, Kudüs ve Suriye’ye gitti. Kahire’ye döndükten sonra 303/1406’da burada vefât etti.