Bugün (Miladi 1 Kasım 2016) itibariyle Hicri ayların 2.si olan Safer Ayına erişmiş bulunuyoruz. Yaratılmış olan hiçbir şeyde özü itibariyle uğur ya da uğursuzluk gibi bir hâl söz konusu olmayıp, bereket ve bereketlenme de, birtakım belaların isabeti de sadece ve sadece Hâlik olan Allah Te‘âlâ’dandır. Bu ölçü amentüde; ‘’hayrın ve şerrin Allah Te‘âlâ’dan olduğuna inanmak’’ şeklinde bir i‘tikâd umdesi olarak yer almaktadır.
Uğursuzluğun olup olmadığı gündeme geldiğinde ilgili nassların bir kısmının uğursuzluk diye bir şey olmadığı yönünde bir anlatıma sahip olduğu, bir kısmınınsa uğursuzluk tasavvurunun varlığına delâlet ettiği görülmekte, bu nasslar arasında ilk bakışta bir tearuz (çelişki/çatışma) olduğu zannedilmektedir.
İslâm’da Uğursuzluk Var mıdır?
Konuyla ilgili nassları şu şekilde te’lif edebilmek mümkündür: yaratılmış hiçbir şeyde uğursuzluk olmadığını beyan eden nasslar[1], bu uğursuzluğun eşyanın –bizzat- kendisinden olmadığını (ancak Allah Te‘âlâ’nın takdiriyle olabileceğini) anlatmaktadır. Uğursuzluğun varlığından bahseden ve özellikle Kur‘ân-ı Azîmüşşân’da, bazı kavimlere gönderilen ve onların helâkine sebep olan belalar için uğursuz olduğu ifade edilen ve hadîs-i şeriflerde de Çarşamba günü şeklinde belli zaman dilimlerinin takdir edilmiş olduğunu beyan eden nasslardaki[2] anlatım da bundan farklı değildir; onlarda da bu belâların vaktiyle beraber Allâh’ın (Celle Celâlühû) takdiri olduğu beyan edilmektedir. Konu bütünlüğü açısından söz konusu deliller birlikte değerlendirildiğinde bu sonuca varabilmek pek de zor olmayacaktır.
Dolayısıyla Safer ayında bir uğursuzluk bulunduğunu ya da belaların yeryüzü ve üzerinde bulunanlarla bu ayda buluşup onlara bu ayda isabet etmesi yönündeki tasavvuru savunan bazı velîlerin[3] anlayışıyla mezkûr nasslar arasında bir tearuz bulunmadığını söyleyebilmek hiç de zor değildir. Söz konusu tartışma ve münakaşaların hepsi bir yana, bizlere böyle bir haber ulaşmış olmasına ve Safer ayında insanlar için fena hadiselerin arttığı yönündeki istatistiki verilere binaen bu haberleri, Allah Te‘âlâ’ya sığınma vesile edinmemiz bir eleştiri sebebi değil bilakis yerinde bir davranış olarak değerlendirilmelidir.
Hülasa Rabbimiz, sene içerisindeki bazı zaman dilimlerini huzur ve felâh vesilesi günler olarak takdir ettiği gibi, bazı zaman dilimlerini de kendisine sığınma, ilticâ etme günleri kılmıştır.
Bu Konu İ‘tikâdî Bir Konu mudur?
Safer ayıyla ilgili münakaşaların sebeplerinden birisi de bu konunun i‘tikâdî bir konu olduğunun iddia edilip tartışmalarının bu zeminde sürdürülmeye çalışması ve bu konuyla ilgili gündeme getirilen bazı hadislerin taz‘îf edilerek (zayıf sayılarak) değerlendirme dışı bırakılmasıdır. Oysaki bu mesele i‘tikâda taalluk eden bir mesele olmayıp, tergîb ve terhîb alanında ele alınıp değerlendirilmesi gereken bir meseledir. Bu sebeple, konuya delalet eden hadîs-i şerîflerin bazısı sıhhat-zaaf durumu esas alındığında zayıf olmuş olsa bile, fazîletler, tergîb ve terhîb alanında zayıf hadisle amel edilmesi meşru ve tavsiye edilen bir iştir. Sene içerisinde 320.000 kadar belanın dünya semâsına inip bu ayda (Safer ayında) yeryüzüne indirildiğini keşfen haber vermiş olan velîlerin ifşaatları da bu meyanda göz ardı edilmemelidir.
Keşif, her ne kadar dinîn aslından müstakil bir delil olarak sayılmasa da, şer‘î ölçülerle ortaya konulmuş bir konuya aykırı bir durum içermediği hatta söz konusu şer‘î açıklamaya uygun düşmekle beraber, tafsil edici bir nitelik taşıdığı takdirde amele konu olabilmektedir. Sözü edilen keşif ayrıca ifşaat açısından birden çok velinin ittifakıyla nakledildiğinde bu bilginin, o velilere itimat eden kimseler için değerli ve kıymetli bir bilgi niteliği kazanması yerilecek bir iş olarak görülmemeli, bu ittifak ihtiyatla ve edeple karşılanmalıdır.
Safer Ayı Bir İlticâ ve Sığınma Vesilesi İttihâz Edilmelidir
Bu itibarla Safer Ayı, Rabbimizin çokça hatırlanmayı ve çokça sığınılmayı murad ettiği önemli bir aydır. Bundan dolayı Safer ayını bir sığınma vesilesi edinmeli, tevarüs etmiş olduğumuz müktesebatın bize tavsiye ettiği dua, zikir, evrâd, ezkâr ve ibadetlerle Allah Te‘âlâya elimizden geldiğince sığınmalı, bu ayda elde edeceğimiz hassasiyet ve irtibatı, bütün seneye yayacak bir bilinç ve anlayışı kazanma konusunda değerlendirmeliyiz.
Bu sene Safer Ayıyla ilgili özellikle dikkat edilmesi gereken günler şu şekildedir:
Safer Ayının başlangıcı: 1 Kasım 2016 Salı
Safer Ayının İlk Çarşambası: 2 Kasım 2016 Çarşamba
Safer Ayının Son Çarşambası ve Son Günü: 30 Kasım 2016 Çarşamba
Safer Ayıyla ilgili bilgiler kapsamında, son gününün özellikle Çarşamba gününe tevafuk etmiş olması, bu günde Allah Te‘âlâ’ya sığınma konusunda daha özenli olma hususunda ayrıca önemli bir ikaz olarak algılanmalıdır.
Safer Ayında Yapılacak Duâ ve İbâdetler
Safer Ayında yapılacak dua, ibâdet ve terkipler hakkındaki malumata, site içeriğimizde yer alan makalelerimizden erişim sağlayabilirsiniz.
Safer ayına mahsus dualar, genel olarak haftalık muhafaza niyetiyle okunacak dua, Safer ayında tekrarlanması hayırlara vesile olan dualar ve Safer ayının ilk gece namazına dair malumata erişmek için tıklayınız
Safer ayının son Çarşamba gecesi ve eski (Rûmî) Mart ayının ilk Çarşamba gecesi okunacak, bir senelik belalardan korunmaya vesile olacak dua, Safer ayının ilk gece namazı, Safer ayının son Çarşamba günü namazı ve bu aya mahsus Salavât-ı Şerîfelere erişmek için tıklayınız
Dipnot
[1] Buhârî, Cihâd 47, Nikâh 17, Tıb 43, 54; Müslim, Selam, 102, Tıb, 117-120.
[2] Fussilet Sûresi: 16; Buhari, Edebü’l-Müfred, 293; No: 725; Beyhaki, Şuabu’l-İman, Sıyam: No: 3874; İbn Arrak, Tenzihu’ş-şeria, 1/53-56, No: 19-24; Kurtubî, el-Câmiu’l-Ahkâmi’l-Kur’an, 15/333; Âlûsi, Rûhu’l-Meânî, 13/173.
[3] Dünya semâsına inen belaların yeryüzüne Safer ayında indirildiğini beyan ederek bundan sakınıp Allah Te‘âlâ’ya ilticâ etmeye dair evrâd ve ezkâr türü eserlerinde konuya yer vermiş olan âlimlerden birkaçını zikretmek gerekirse; İsmail Hakkı Bursevî (Ruhû’l-Beyân’ında), İbrahim İbnu Muhammed el-Ensârî, Şeyh Muhammed Ebu’l-Yüsr Âbidin, es-Seyyid Mâü’l-Ayneyn, Muhammed İbnu Hâtiruddîn, Allâme Şeyh Muhammed İbnu Abdi’l-Hayy ed-Dâvûdî, (bu zâtın Şeyhi) Şeyh İlyas, eş-Şeyh Ferîdüddîn en-Nakşibendî, Ferîdüddîn Şekergenç, Hâce Mu‘înüddîn ve İbrâhim el-Kûrânî ve Efendi Babamız Ali Haydar Efendi Hazretlerinin yakın dostlarından Mahmud Sâmi Ramazanoğlu Hazretleri… gibi velîler (Kaddesallâhu Esrâruhum Aleyhim Ecmâ‘în) zikredilebilir.