Hak ile bâtılı birbirinden ayıran ve insanlık için en büyük rehber olan Kur’ân-ı Kerîm’i Kadir Gecesi’nde indiren Âlemlerin Rabbi olan Allah Te‘âlâ’ya nihâyetsiz hamd-ü senâlar olsun! Bizleri, içerisinde Kadir Gecesi bulunmayan bin aydan daha hayırlı olan bu geceden ve fazîletlerinden haberdar eden üsve-i hasenemiz Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e, kardeşleri olan Enbiyâ-i Kirâma, tertemiz ailesine, karanlık yolların yol gösterici yıldızları gibi olan ashâbına salât-ü selâm olsun! Selâm ve selâmet, eslâfımıza en güzel şekilde tâbî olan sâlih kullar cemaatine ve tüm mü’minlere olsun!
“Fazîletine inanarak ve karşılığını Allah (Celle Celâluhû)dan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır.”[1] hadîs-i şerîfinde de açıkça beyân olunan kıymet ve fazîleti göz önüne alındığında, mübârek Kadir Gecesi’ni idrâk edebilmenin eşsiz bir sürûr vesilesi olduğu konusunda hiç şüphe yoktur. Bu sevinç ve mutluluk, geceden istifade konusuna da taşınmalı, idrâkinde olduğumuz bu gecenin belki de son Kadir Gecemiz olabileceği ihtimali göz önünde bulundurularak hassas davranılmalıdır.
İhyâ açısından hususî değer taşıyan geceleri ihyânın en azının, yatsı ve sabah namazlarını cemaatle edâ etmek olduğu bildirilmiş, Ramazân-ı Şerîf ayı içerisinde yer alan bu geceleri ihyâ konusunda terâvîh namazı kılmanın önemi hadîs-i şerîflerde önemle vurgulanmıştır. Kadir Gecesi’nin Fazîleti ve İhyâsı, Kadir Gecesi’ne mahsus İbâdet ve Duâlara ilgili Kadir Gecesi arşivimizden ulaşabilirsiniz.
Kadir Gecesi, Tevbe Gecesidir
Kadir Gecesi, tevbe gecesidir. Mevlâ Te‘âlâ’nın:
«(Habîbim!) De ki: “Ey o nefisleri aleyhine haddi aşmış bulunan kullarım! Allâh’ın rahmetinden ümitsiz olmayın! Zira şüphesiz ki Allâh (şirk dışında) günahları topluca bağışlar! Gerçekten O, (en büyük günahları dahi çokça bağışlayan) Ğafûr da, (kullarına çok acıdığı için sıkıntılarını gideren) Rahîm de ancak O’dur!”»[2] hitâbına uygun şekilde, geçmiş günahlardan arınmak için istiğfâr ve samimi bir tevbe ile tam bir dönüş yapılmalıdır.
Bu gece, afv-ü mağfiret niyetiyle, Peygamber Efendimiz Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemize öğrettiği şu duâ yapılmalı ve kulluk bilinciyle, Ramazân-ı Şerîf ayından sonra da daima dilimizde olmalıdır:
“اللَّهُمَّ إِنَّكَ عَفُوٌّ كَرِيمٌ تُحِبُّ العفْوَ فاعْفُ عنِّي”
“Allahım! Sen çok affedicisin, Kerîm’sin, affetmeyi seversin. Beni de affeyle!”[3]
Kadir Gecesi’nden, mânâsına uygun olarak ahlâkî ve sosyal açıdan da almamız gereken birtakım dersler vardır. Bilhassa kadirşinaslık, hatırşinaslık ve vefa duyguları tazelenmelidir. Ramazân-ı Şerîf ayının, Kadir Gecesi olarak idrâk ettiğimiz bu gece ile tamamlanmadığı, dolayısıyla bu mübârek ayın kalan günlerinde gaflete düşmemenin gereği de önemle hatırlanmalıdır.
Bu hissiyatla, beşeriyeti karanlıktan çıkarıp aydınlığa kavuşturan Kur’ân-ı Kerîm’in indirildiği Kadir Gecenizi tebrik eder, insanlığın mânevî aydınlık ve hidayetine, yeryüzünde sürüp giden zulüm, kan ve gözyaşının dinmesine, bütün sıkıntı ve kederlerin izâlesine vesile olmasını Cenâb-ı Hak’tan niyâz ederiz.
Dipnotlar
[1] Buhârî, İman:25.
[2] Zümer Sûresi:53.
[3] Tirmizî, De‘avât:84.