Seyyid Şeyh Muhammed Mazhar’a gönderilmiştir. Ebedi saadetin, şeriata yardım etmeye ve sünneti seniyyeye ittibaya bağlı olduğu hakkındadır.
ب ح ص س
Esselamü aleyküm ve rahmetüllahi teâlâ ve berakatühü ve alâ men ledeyküm min ibadillahi’s-salihin. Çok değerli, kıymetli Seyyid Şeyh Mevlana Muhammed Mazhar’a…
Allah-u Teâlâ onu, bizim tarafımızdan mükâfatların en güzeli ile mükâfatlandırsın, fazl-u kerem göstererek bize mektup yollamışlar. Sağ salim sizi vatanınıza ulaştırdığı için Allah’a hamdolsun. Ne mutlu size! Müjdeler olsun size! Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in civarındasınız. Biz ise dünyada uzaktayız. Ahirette O’na (Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) inşallah Müslüman kardeşlerimizle birlikte yakın olabilmemiz için duanızı bekliyoruz. Aynı şekilde O’nun şeriatına hizmetçi olabilmemiz ve hizmetimizin Allah katında makbul ve razı olunmuş olması için de duanızı bekliyoruz. Sizin duanız Rasûlüllah (Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)e yakınlığınız bereketiyle makbuldür.
Biz biliyoruz ki ebedi saadet, O’nun şeriatına yardıma ve O’nun sünnetine ittibaya bağlıdır. Allah-u Teâlâ bizleri şeriatına yardımcı ve sünnetine uyan eylesin! Bununla beraber, O’nun (Sallallahu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) şeriatı bize muhtaç değildir. Bilakis biz ona muhtacız. Şerefimiz ve hidayetimiz şeriatın icrasına bağlıdır. Sanki insanlar zannediyorlar ki Allah-u Teâlâ, Rasûlüllah ve Kur’ân-ı Kerîm onlara muhtaçtır. Asıl kendilerinin Allah-u Teâlâ, Rasûlüllah ve Kur’ân-ı Kerîm’e muhtaç olduklarını anlamıyorlar, anlamaya da yanaşmıyorlar. Allah-u Teâlâ her ne kadar bize marifeti ve itaati vacip kılsa da, O’nun kesinlikle hiçbir şeye ihtiyacı yoktur. Bilâkis bu; birtakım hikmet ve maslahattan dolayıdır. Aynı şekilde marifet ve itaatin faydaları bize dönmektedir. Çünkü Allah-u Teâlâ kıymetli kitabında şöyle buyurmaktadır:
وَمَنْ جَاهَدَ فَاِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِهٖؕ اِنَّ اللّٰهَ لَغَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمٖينَ[1]
Bizim için hangi devlet, Allah-u Teâlâ’nın, Muhammed Rasûlüllah’ı bize alemlere rahmet olarak göndermesinden daha büyük olabilir? Onunla değerli kitabını da yollamıştır. Dünya, ahiret saadeti ondadır. Her kim onunla amel ederse dosdoğru olan yola ulaşır.
اِنَّ هٰذَا الْقُرْاٰنَ يَهْدٖي لِلَّتٖي هِيَ اَقْوَمُ وَيُبَشِّرُ الْمُؤْمِنٖينَ الَّذٖينَ يَعْمَلُونَ الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ اَجْراً كَبٖيراًۙ[2]
Müminlerin üstünlüğü ondadır. Aleyhissalatü vesselam Efendimiz buyurdular:
ان الله ليرفع بهذا القرآن اقواما ويضع به آخرين[3]
İnsanlar, üstünlüğü alçak zalimleri taklitte aramakta ve müminlerin yolunun dışına tabi olmaktalar. Kitâb-ı Mübîn’in tenbihlerine kulak vermiyorlar. Allah-u Teâlâ bizleri gafillerin uykusundan uyandırsın!
Seyyidim! Affınızı talep ederiz. Edebi terk ettim. Özür, değerli insanlar katında makbuldür.
Ailenize ve yanımızdaki Allah’ın Salih kullarına selâm ederim. Rasûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)in sünnetine hizmete muvaffak olabilmem için ve hüsn-ü hatimem için duanızı beklerim. Başta, sonda, dünyada ve ahirette selam sizin üzerinize olsun.
Fakir, hakir, miskin Mahmud USTAOSMAN
Not: Mahmud Efendi Hazretleri, Mektûbât-ı Mahmûdiyye, 5. Mektub, Ahıska Yayınevi, 2012, s. 26-27.
Dipnotlar
[1] Ankebut Sûresi, 6.
[2] İsrâ Sûresi, 9.
[3] Müslim, Sahih, Salat! Bab: 48 hadis no: 817.