Pek çok fazîleti barındıran, mü’minlerin haftalık bayramı Cumâ günlerinden birini daha hep birlikte idrâk ediyoruz. Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennemden âzâtlık olan mübârek Ramazân-ı Şerîf ayı iki gün sonra bizlere veda etmiş olacak. Muhtelif sebeplerle Ramazân-ı Şerîf ayının ihyâsı konusunda vazifelerinizi yerine getirememiş olabilirsiniz. Hâl böyle olsa da, îmânlı bir mü’min açısından hiçbir şey için geç değildir. Bu seneki Ramazân-ı Şerîf ayının bu Cumâsı, bizler için yeni bir mânevî başlangıç olabilir. Hakîkî bir pişmanlık ve gerçek bir bağışlanma ümidiyle bu mübârek günde “ameller niyetlere göredir”[1] hadîs-i şerîfi mucibince sâfî bir niyetle Allah Te‘âlâ’ya ilticâ etmek, af dilemek ve nasûhî bir tevbe ile tevbe etmek hayatımızın ebediyetimize bakan yönünü tamamen değiştirebilir.
Cumâ gününün fazîleti hakkında detaylı mâlumâta site içeriğimizden erişim sağlamak için tıklayınız. Fazîletli Cumâ günü, Ramazân-ı Şerîf ayına denk geldiğinde fazîletleri daha da katlanır. Bu sebeple Cumâ günlerinden gaflet edilmemeli, bu günler yeni bir mânevî başlangıç günleri olarak görülmelidir.
Ramazân Cumâlarının Fazîletleri
Cumâ günü ve gecesinin fazîletleri konusunda pek çok hadîs vârid olmuş, Ramazân-ı Şerîf ayı içinde yer alan Cumâ günlerinin fazîletleri hakkında da husûsî hadîsler vârid olmuştur. Berâ ibnü Âzib (Radıyallâhu Anh)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Ramazân-ı Şerîf ayında bulunan Cumâ günlerinin fazîleti hakkında şöyle buyurmuştur: “Ramazândaki Cumânın (diğer Cumâlara) üstünlüğü, Ramazân’ın diğer aylara üstünlüğü gibidir.”[2]
İbnü Abbâs (Radıyallâhu Anhümâ)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Ramazân ayının her gecesi iftar anında Allâh-u Te‘âlâ’nın cehennemden bir milyon azatlısı vardır. Cumâ gecesi olduğunda ise, her saat başı, hepsi de cehennemi hak etmiş olan bir milyon kişi azat eder.”[3]
Senenin Kalbi-Haftanın Kalbi Münâsebeti
Kalb, gerek Kur’ân ve hadîslerde gerekse de İslâmî ilimler alanında bilhassa tasavvufta her şeyin özü, merkezi gibi mânâlarda kullanılmıştır. Kalb, mecâzî olarak coğrafyalar ve zaman dilimleri ya da düşüncelerin merkezini ifade etmede de başvurulan kelimelerden biridir. Bu kullanımı, fezâile dâir hadîs-i şerîflerde de görebilmek mümkündür. Nitekim Ramazân-ı Şerîf ayı, ayların kalbi; Cumâ günü de haftanın kalbi olarak nitelendirilmiştir.
Hazreti Âişe (Radıyallâhu Anhâ) validemizden rivâyet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bu münasebet konusunda şöyle buyurmuştur: “Cumâ sâlim olursa (mümkün mertebe günahsız ve huzûr-u kalple geçerse), bütün günler sâlim olur. Ramazân sâlim olduğunda ise, bütün sene selâmette olur.”[4]
Aynı mânâyı ifâde sadedinde ayrıca: “Ramazân senenin kalbidir; o selâmette olursa, bütün sene (onun bereketiyle) sâlim olur.” denilmiştir.
Dipnotlar
[1] Buhârî, Bedü’l-Vahy, 1; Müslim, İmare, 155; Ebû Dâvûd, Talak, 11
[2] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs No:4352
[3] Deylemî, Müsnedü’l-Firdevs No:4960; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:23721
[4] Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, No:21049