Suikastlar, tarih boyunca gündemi sarsan en önemli hadiselerin başında gelir. Milattan önceye dayanan, Brütüs’ün de ihanetiyle sarsılan Sezar ve sonraki İmparatorlar; Caligula ve Dominisian’ın da sonu suikastla gelir. Kimi kaynaklar milat sonrasını işaret etse de, milat öncesi Filistin topraklarında kurulmuş olan hançerli örgüt, bilinen örgütsel ilk yapıdır. Scariîler’dir onlar, kısa kılıçlı ya da hançerliler. Haşhaşîlerin ilham kaynağıdırlar muhtemelen. Yahûdî’dirler. Roma’lılara karşı olmuşlardır. Tiyatro, hipodrom ve arenalarda 3500 kadar kişiyi katlettikleri rivayet edilir. Onlardan sonra pek çok örgüt gelip geçmiştir. Bunlardan zihinlere kazınan en mühim örgüt de Şiî-İsmâi‘lî (Bâtınî) Hasan Sabbah’ın fedaileriyle birlikte oluşturduğu örgüttür. Pek çok nokta suikasta imza atmış, önemli şahsiyetleri öldürmüşlerdir. Nizâmülmülk de bunlardan biridir.
… Tam adı ve künyesi, Ebû Ali Kıvâmüddîn (Gıyâsüddevle, Şemsülmille) Hasen b. Alî b. İshâk et-Tûsî’dir. Nizâmülmülk, Kıvâmüddevle ve’d-dîn, Razî emîri’l-mü’minîn, Tâcü’l-hazereteyn, Vezîr-i Kebîr, Hâce-i Büzürg, Atabekü’l-cüyûş lakaplarıyla en güzel bir şekilde anılmıştır. 21 Zilkâde 408’de (10 Nisan 1018) Horasan’ın Tûs şehri, Râdkân köyünde doğmuş, ileride detaylıca anlatacağımız üzere, tertip edilen bir suikast sonucu 485 senesinde (M. 1092) şehit olmuştur…
Şehâdet Süreci
Ortaçağın en önemli ve en başarılı devlet adamlarından olup, ilme ve ulemaya son derece önem veren, İslâmî ilimlerin her alanında ciddi bir eğitim görmüş, Şiî yapılanmayla amansız bir mücadeleye girişmiş bulunan bu ilim, fazîlet ve izzet sahibi büyük devlet adamı, ihtiyarladığında kendisini yıkmak isteyenlerin gazabına uğradı. Yıllar yılı yapılmış olan hizmetler, entrikalara kurban gidiyordu. 485 Ramazânında (M. Ekim 1092) Bağdad seferi esnasında Nihâvend yakınlarında konaklamış bulundukları bir esnada Hasan Sabbâh’ın fedailerinden olan Ebû Tâhir isimli suikastçı, elinde bulunan bir dilekçeyi (elçi mektubu) Nizâmülmülk’e takdim etmek üzere yaklaştı. Mektubu okumakta olan Nizâmülmülk’e zehirli hançerini göğsüne saplamak suretiyle derin bir yara verdi. Nizâmülmülk, çok geçmeden bu yara sebebiyle vefât etti ve İsfahân’a götürülerek büyük çayın kenarına defnedildi. Defnedildiği yere sonradan görkemli bir türbe inşa edildi.
Devlet yönetimi ve siyaset konusunda ortaçağda yaşamış bu büyük şahsiyetten öğreneceğimiz daha pek çok şey vardır.