Vefâtının sene-i devriyesi olan 4 Mayıs tarihi vesilesiyle, Mihmandâr-ı Nebî Ebû Eyyûb Hâlid ibnü Zeyd el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ı şahsiyeti ve hizmetleriyle hatırlıyor, hayırla ve minnetle yâd ediyoruz.
Ebû Eyyûb Hâlid ibni Zeyd el-Ensarî en-Neccârî (Radıyallâhu Anh); Ensâr’ın Hazrec kabilesinin Neccâroğulları koluna mensup olup, annesi Zehra binti Sa’d’dır. İkinci Akabe bey’atında hazır bulunmuş, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)‘e iman etmiştir.
Medine’deki bütün müslümanlar, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)‘i kendi evlerinde misafir etmek istediklerinde, Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) devesini serbest bırakmış, Kusva adlı bu deve Ebû Eyyûb’un evinin önünde çökmesi sebebi ile Fahr-i Kainat efendimiz onun evinde yedi ay misafir olmuştur.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in Misafir Olduğu İlk Gece Yaşananlar
Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evi iki katlıydı ve üst katta sadece bir oda bulunuyordu. O odayı Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e tahsis etmek istediyse de, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) alt katta kalmayı münasip gördü.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in geceyi alt katta geçirmesine Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) râzı olduysa da yanlış bir şey yaptığı düşüncesi sebebiyle gece boyunca gözlerine uyku girmedi. Kendisine yönelik şikâyetini hanımıyla paylaştı. “Yazıklar olsun bize, biz ne yaptık?!” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. “Biz yukarıda, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) aşağıda olur mu hiç?” diyerek serzenişine devam etti. Vahiy ile Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) arasına girdikleri düşüncesiyle helâk olma korkusuna kapıldığını ifade etti.
Yaşadıkları büyük üzüntü ve pişmanlık gece boyunca sürdü. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh), Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in yanına girmeye de çekindiğinden hücrenin etrafında dönüp duruyor, kapıya kadar varıp geri dönüyordu. Sabah olduğunda Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)den müsaade alıp içeri girdi ve pişmanlığını dile getirip kendisinin de hanımının da gözlerine uyku girmediğini belirtti.
Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Neden yâ Ebâ Eyyûb?” buyurdu. Büyük sahâbî cevap verdi: “Düşündüm ki, ben evin üstündeyim, sen altındasın. Ben hareket ettiğimde, senin üzerine toz toprak dökülüp seni rahatsız etmiş, dahası, ben seninle vahyin arasına girmiş oldum.” Bu sözler karşısında Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Yâ Ebû Eyyûb! Ziyaretçilerin çokluğu sebebiyle, aşağıda kalmamızın daha uygun olacağını düşündük.” buyurdu.
Kırılan Testinin Sebep Olduğu Endişe
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) bir müddet Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evinin alt katını teşrife devam etti. Ebû Eyyûb el-Ensârî ve hanımı (Radıyallâhu Anhumâ) bir gece üst katta testi kırılıp da su dökülünce, Rasûlüllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in üzerine su dökülür endişesiyle korkuya kapıldılar. Yorgan olarak kullandıkları örtüyü alarak suyu emdirmeye uğraştılar. Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) sabah olunca, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e giderek: “Ey Allah’ın Rasûlü! Bizim üstte, senin altta olmandan râzı değilim.” dedikten sonra, gece yaşadıkları testi hâdisesini de anlatınca, Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) üst kata yerleşmeyi kabul etti.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh)ın evini yedi aya yakın bir müddet teşrif etti. Medîne-i Münvvere’ye girişi sırasında devesinin çöktüğü yere Mescid-i Nebevî ve kendisinin hanımlarıyla beraber kalacağı hücrelerin yapımının tamamlanmasının ardından evine yerleşti ve böylece Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radıyallâhu Anh) ile komşu oldular.
Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri (Radıyallâhu Anh) ve İstanbul’un Fethi
Rasûlullah (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem) İstanbul’un fethini ashâbına anlatıp, “İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir” (Ahmed b. Hanbel, el-Müsned) müjdesi üzerine, Hicrî 52. yılda Muaviye oğlu Yezid kumandasındaki müslümanlar İstanbul’u kuşattılar.
Hazreti Ebû Eyyûb el-Ensârı (Radıyallâhu Anh) bu seferin hazırlanması için çok çalışmış ve sefere karşı çıkanlara öğütlerde bulunmuştu. Uzun bir yolculuk yapan Ebû Eyyûb (Radıyallâhu Anh) yaşının çok ilerlemesinden dolayı İstanbul’a yaklaştıkları bir sırada hastalanmış, Yezid’e, öldüğü takdirde cenazesinin hemen gömülmeyerek ordunun varacağı en ileri noktaya kadar götürülmesini ve o yerde gömülmesini vasiyyet etmişti.
Ebû Eyyûb (Radıyallâhu Anh)‘ın fazîlet ve kemâl itibariyle yüksek bir makamı vardı. Rasûlullah Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)’in eğitiminden geçmiş bir sahâbî olarak onun sünnetine çok önem verir, bir yanlışlık gördüğünde doğrusunu anlatır, hemen sünnetin uygulamasına çalışırdı. İstanbul muhasarası sırasında şehid olan Ebû Eyyûb el-Ensârî Hazretleri bugün İstanbul’un Eyüp ilçesindeki Eyüb Sultan Camii avlusunda bulunan türbesinde yatmaktadır. ( Allah şefaatine nail etsin. )