Asla ve kat’a ortağı olmayan Allah-u Teâlâ Hazretleri’ne şirk koşmanın bedeli, o kimsenin kalbine korku atılmasıdır. Bir kimsenin kalbine korku atıldı mı ebediyyen iflah olmaz.
Huneyn Muharebesi’nde, İslam Ordusu, müşriklerden sayıca daha fazla olduklarını görünce kendilerini beğendiler de: “Bugün çokluğumuzdan dolayı müşriklere elbette yenilmeyiz” dediler. Bu ise doğru bir söz değildi. Zira bu zamana kadar kazanılan savaşlar çokluktan değil Allah’ın (Celle Celâlühü) yardımıyla kazanılmıştı.
İslam ordusunun ise bunu unutup çokluğa ve kuvvete güvenmeleri Mevlâ’nın (Celle Celâlühü) hoşuna gitmedi ve Cenâb-ı Hak onlardan kuvve-i maneviyelerini aldı. Daha savaşın başında iken, Müslü- manlar bozuldular, telaşa kapılıp Rasûlullah’ı (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ortada bırakarak kaçtılar.
Bu hadise, Müslümanlar için bir hikmet dersi oldu. Ta ki daima Cenâb-ı Hakk’a güvensinler, muvaffakiyeti ancak O’ndan beklesinler, kendi maddi varlıklarına hiçbir zaman aldanmasınlar.
Sahabe-i Kiram ne zamanki hataya düştüklerini anladılar, tekrar kendilerini toplayarak Rasulullah’ın (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanına koştular, savaşa başladılar, taksiratlarını telâfi ettiler.
ثُمَّ اَنْزَلَ اللّٰهُ سَكٖينَتَهُ عَلٰى رَسُولِهٖ وَعَلَى الْمُؤْمِنٖينَ وَاَنْزَلَ جُنُوداً لَمْ تَرَوْهَا وَعَذَّبَ الَّذٖينَ كَفَرُواؕ وَذٰلِكَ جَزَٓاءُ الْكَافِرٖينَ
“Sonra Allah (u Teâlâ), Rasulü üzerine ve Müminler üzerine rahmetini indirdi ve sizin görmediğiniz ordular indirdi ve küfredenlere azab etti. İşte bu, küfredenlerin cezasıdır.” [1]
Kâfirler daima mağlûb olmaya mahkûmdur. Müminler de İslamiyet’i muhafaza ederek yaşarlarsa ve her şeyi Mevlâ’dan (Celle Celâlühü) bilirlerse, onlar için hep galibiyet vardır. Zira:
وَمَا النَّصْرُ اِلَّا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِؕ
“Yardım ancak Allah (Celle Celâlühü) tarafındandır.”[2]
Mevlâ’nın (Celle Celâlühü) düşmanlarına meyletmedikçe yıkılmayız. Onlara meyletmek ve onların halleriyle hallenmekle koca İslam âlemi zaafa uğramıştır. Rabbimiz, Din-i Mübin-i İslam’ı yine başımıza taç etmekle eski kuvvetinden daha âlâ kuvvete kavuştursun. Amin!.
Âyet-i kerimede beyan edildiği üzere kâfirlerin kalplerine korku, küfürleri ve şirkleri sebebiyle atılıyor. Allah (Celle Celâluhû) şirke bir hüccet indirmediği halde onlar delilsiz olarak, evhama kapılarak, bu Mevlâ’nın (Celle Celâlühü) ortağıdır diyerek iddiaya düştüler. Kendi elleriyle ağaçtan ve taştan yaptıkları putları, Allah’a (Celle Celâlühü) ortak ettiler. Böylece rahmeti ilâhiyye’den uzak oldular. Mağlubiyet daima onların kendilerinden ayrılmayan halleri oldu.
Not: Mahmud Efendi Hazretlerimizin Sohbetler kitabının 1. cilt, 96. ve 97. sahifelerinden derlenmiştir.
Dipnotlar
[1] Tevbe Sûresi, 26.
[2] Enfal Sûresi, 10.