Osmanlı-Avusturya sınırında Kanunî Sultan Süleyman döneminde sağlanan barış ortamı 1593 yılında bazı sınır anlaşmazlıkları ve Avusturya’nın ödemesi gereken vergiyi ödememesinden dolayı bozuldu. Osmanlı-Avusturya arasında uzun yıllar devam etmiş olan savaşlar 1593 yılında yeniden başladı.
1595’te vefat eden Sultan 3. Murad’ın yerine oğlu 3. Mehmed tahta geçmişti. Yeni padişah tahta geçişinin üzerinden çok zaman geçmeden büyük bir yenilgi haberiyle sarsıldı. 70 bin kişilik büyük kuvvetten oluşan Avusturya ordusu, Mehmed Paşa komutasındaki Estergon Kalesi’ni ele geçirmişti. Vezirleri Padişah’a dedesi Kanuni Sultan Süleyman gibi sefere çıkması gerektiğini telkin ediyorlardı. Devrin en önemli âlimlerinden ve aynı zamanda Sultanın da hocası olan Hoca Sâadeddîn Efendi’nin de teşvikiyle Padişah, ordunun başında sefere çıkmaya karar verdi ve 25 Haziran 1596’da kapıkulu askerleriyle İstanbul’dan hareket etti.
Osmanlı Ordusunun Haçova’ya İntikali
Tam 30 yıl aradan sonra (Kanunî Sultan Süleyman’ın vefatından sonra) bir padişahın ordusunun başında sefere çıkması askerler arasında mutluluğa sebep olmuştu. Seferin istikameti Avusturyalıların en önemli kalelerinden olan Eğri Kalesi olarak kararlaştırıldı. Eğri Kalesi Osmanlı ordusuna 20 gün dayanabildi. Fethedilen kalenin muhafazasını Anadolu beylerbeyi Lala Mehmed Paşa’ya bırakan Sultan, ordusu ile Haçova’ya ulaştı.
Osmanlı ordusu Haçova’ya geldiğinde burada Avusturya İmparatorunun kardeşi Arşidük Maksimilyan kuvvetleriyle karşılaştı. Arşidük’ün kumandası altında Alman ve Macarların yanında İspanyol, Leh, Çek, Slovak, İtalyan, Hollanda ve Belçika gibi Avrupa’nın diğer milletlerinden de askerlerin bulunduğu toplam mevcudu 300.000 kişiye ulaşan büyük bir haçlı ordusu vardı. Buna karşılık Osmanlı ordusunun mevcudu ise 100.000 askerden oluşuyordu.
Hoca Sâadeddîn Efendi’nin Katkısı
Savaşın ilk anlarında düşman ordusunun şiddetli hücumu karşısında Osmanlı ordusu tutunamadı. Düşman askerleri komuta çadırlarının olduğu yere kadar girip hazine sandıklarını yağmalamaya başladı. Hatta Sultanın çadırına dahi düşman askerleri girdi. Geri çekilmeyi düşünen padişahı bu fikrinden Hoca Sâadeddîn Efendi vazgeçirdi. Çadırda bulunan Sultanın hizmetkârlarının başlattığı direnişe, umudunu daha önce kaybetmiş olan Osmanlı askerleri de katılınca, düşman ordusu geri çekilmeye başladı. Bu geri çekilme düşman ordusunun tamamına sirayet edince Osmanlı ordusunun umumi hücumu başladı. Düşman tam bir bozgun hâlinde kaçarken 50.000 askeri kılıçtan geçirildi.
Hoca Sâadeddîn Efendi’nin üstün gayretleri neticesinde kazanılan bu meydan savaşından sonra Eğri, Kanije ve Estergon kaleleri alınmış, taraflar barış imzalayarak savaşlara son vermişlerdir. Sultan 3. Mehmed Han bu seferin sonunda “Eğri Fatihi” unvanını almıştır.
Zaferin Sonuçları
Bu zaferle Osmanlı ordusunun yeryüzünün en güçlü kara ordusu olduğu ve diğer krallıkların ittifak etmeleri durumunda dahi bu orduya karşı galip gelemeyeceği bütün dünyaya ilân olunmuş, bu orduya karşı gelmenin bedelinin ne derece ağır olduğu da ispat edilmiştir.
Zafer neticesinde Avusturya ve müttefiklerinin plânları suya düşmüş ve geleceğe yönelik ümitleri sarsılmıştır. Buna mukabil, Avrupa’nın muhtelif devletlerinin sınırları içerisinde yaşayan Türkler ümitlenmiş, ciddi şekilde kuvvet kazanmışlardır. Zaferin duyulmasının ardından, Mekke Şerîfinden Mısır Vâlisine kadar birçok önemli yetkili bağlılıklarını tazelemiş, Fas kralından Venedik yetkililerine varıncaya kadar çevre yönetimler Osmanlı’yı takdir etmişlerdir.