Tarihte öyle şahsiyetler gelip geçmiştir ki, bazıları çok büyük iftiralara maruz kalmışlardır. Hatta kimileri hakkında gerçekleştirilen kara propaganda onların –en azından bazı kesimler için- neredeyse asıl kimliğini gölgeleyecek bir raddeye varmıştır. Bu tarz propagandaya maruz kalmış olan şahsiyetlerden biridir Hazreti Muâviye (Radıyallâhu Anh).
Ebû Abdirrahmân Muâviye İbn-i Ebî Süfyân Sahr İbn-i Harb İbn-i Ümeyye… Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile nesebi birleşen akrabalarından olduğu gibi, Ümmü Habîbe İbn-i Ebû Süfyân (Radıyallâhu Anhâ) vasıtasıyla kayınbiraderliği şerefine de nâil olmuştur.
Babası Ebû Süfyân, annesi ise Hind binti Utbe İbn-i Rebîa (Radıyallâhu Anhümâ)dır. Vaktiyle câhiliyye karanlığında kalmış bu kimseler Müslümanlara karşı ike,n Mekke-i Mükerreme’nin fethinde İslâmiyet’i kabul edip sonraki yıllarda Allah Azze ve Celle’nin dînîne büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Allah Te‘âlâ: “…geçmişte yaptıkları bağışlanır…” (Enfâl Suresi:38) buyurduktan ve Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)in: “Ashâbım hakkında Allah Te‘âlâ’dan korkun! Onları hedef edinmeyin. Kim onları severse, muhakkak beni de sevmiş olur ve kim onlara eziyet ederse, gerçekten bana da eziyet etmiştir” (Ahmed İbn-i Hanbel, el-Müsned, 5, 57) ikazından sonra, kulların bir şey demesine ne hâcet?
Ashâb-ı Kirâm’ın (Radıyallâhu Anhüm) fazîlet sıralamasında, İslâmiyet’i Mekke-i Mükerreme’nin fethinden evvel kabul etmiş olanların ayrı bir yeri vardır. Kuvvetli rivâyetlere göre Hazreti Muâviye (Radıyallâhu Anh), Mekke-i Mükerreme’nin fethinden evvel Müslüman olmuş; fakat ailesi İslâm’a henüz girmediğinden bunu gizlemek durumunda kalmıştır.
İslâm’a Olan Hizmetleri
İslâmiyeti kabul ettikten sonra Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in vahiy kâtipliğiyle müşerref oldu. Peygamber Efendimiz (Sallallâhu Aleyhi ve Sellem)in irtihâlinin ardından, ileride vâlisi olacağı Suriye’ye gerçekleştirilen seferlere iştirâk ederek birinde komutanlık yaptı. Hazreti Ömer (Radıyallâhu Anh) onu Dımaşk vâliliğine tâyin etti. Müslümanların denizciliğinin temellerini attı. Sahil şehirlerini fethederek tersaneler kurdu. Hazreti Osman (Radıyallâhu Anh) döneminde Suriye genel vâlisi oldu. Deniz seferleri düzenledi ve Kıbrıs seferinde başarı gösterdi.
Hazreti Hasan (Radıyallâhu Anh) ile beraber barış yaparak iki büyük müslüman cemaatin bir araya gelmesini sağladılar. Onun vefâtından sonra hilâfete geçerek Emevî devletini kurdu. Fetihleri yeniden başlattı. İslâm devletinin topraklarını genişletti ve ilimden irfâna, sanattan edebiyâta büyük bir medeniyetin temellerini attı. Bu devletin zaman zaman doğru olmayan birtakım uygulamaları olmuşsa da, genel itibariyle İslâmiyet’e her açıdan büyük hizmetlerde bulunduğu bir hakikattir.
Her insan gibi zaman zaman bazı icraatları sebebiyle eleştirilmiş, bu eleştirilere hiçbir melikin müsamaha göstermeyeceği kadar müsamaha göstermiştir. Veliaht tayin ettiği oğluna siyâsî, idârî ve sosyolojik açılardan müthiş tespitler içeren bir vasiyette bulunan Hazreti Muâviye (Radıyallâhu Anh), hicrî 60 senesi Receb ayında Dımaşk’ta vefat etmiş, cenâze namazı tâbiûnun büyük âlimlerinden İmam Dahhâk (Rahimehullâh) tarafından kıldırılmıştır. Allah Te‘âlâ kendisinden ve hizmetlerinden râzı olsun. Âmîn.
Şiîlerin ve onların propagandasına kapılmış bazı kimselerin Hazreti Muâviye (Radıyallâhu Anh) ile ilgili birtakım iddialarına aldanılmamalı, bu iddiaları daha evvel cevaplandırmış olan âlimlerin eserlerine müracaat edilmelidir. Ebûbekir İbnü’l-Arabî’nin ‘el-Avâsım mine’l-Kavâsım’ adlı eseri ile merhûm Ömer Nasûhi Bilmen hoca efendinin ‘Ashâb-ı Kirâm Hakkında Müslümanların Nezîh İ‘tikâdları’ adlı eseri bu konuyu havî eserlerdendir.