Tasavvuf; İslâm Peygamberinin şahsında temsil ettiği manevî hâllerin müesseseleşmiş ve günümüze kadar gelmiş şeklidir.
Tasavvuf; İslâmî ilimlerin zirve noktası, zübdesi ve özüdür.
O, insanın gönül âlemini imara ve kötü duygularını tashihe çalışan bir ahlâk sistemidir.
Tasavvufa, tarikat denilen ve Allah’a (Celle Celâluhû) götüren özel yollarla girilir. Bu yollar Mürşid-i Kâmil denilen yol gösterici şahsiyetlerin önderliğinde kat edilir.
Tasavvuf, güzel ahlâktır.
Tasavvuf, kalb temizliğidir.
Tasavvuf, nefs ile mücahededir.
Tasavvuf, kitap ve sünnete sarılmaktır…
Tasavvufta şeyh, kendisine bağlananları, kabiliyetlerine göre olgunluğa ulaştırmak için rehberlik eder. Onların kalblerine şer‘-i şerîf bilgisini ve Allah (Celle Celâluhû) sevgisini yerleştirmeye çalışır.
Şeyh-mürid münasebeti, baba-evlât ilişkisi sıcaklığında olmalıdır.
Her mesleğin mutlaka istismarcıları da olacaktır. Sahtekâr bir doktor, savcı, ordu mensubu veya bir meslek sahibi bu müesseselerin tümünü temsil edemez. Sahtekâr üzerinden müesseselere hücum etmek hakkaniyet dışıdır ki bugün de bu yapılmak istenmektedir.
Tarih boyunca örneklerine sıkça rastlanan sahte şeyh ve din adamları ve onların bu istismarını her akıl sahibi şiddetle kınar.
Ölçü şer‘-i şerîftir. O’na uyan hakikî mü’min, uymayan ve istismarını yapan korkunç bir sahtekârdır. Şekli, davranışı ve yaptıkları ne olursa olsun!
Milletimizin dinî duygularını kullanan bu istismarcıları şiddetle reddettiğimizi, istismarcılar üzerinden tarikatları ve cemaatleri hedef alan yayın ve faaliyetleri kınadığımızı tüm mü’min kardeşlerimize ilân ediyoruz.
İsmailağa Camii İlim ve Hizmet Vakfı