Lügatte büyüklük manasına gelen “Kibir” kelimesi, ıstılahî manada büyüklük taslamak, ululuk iddia etmek, kendini başkalarından yüksek görerek onları aşağılamak demektir. Aynı kökten türemiş olan, tekebbür ve istikbâr kelimeleride yakın manada kullanılır. Kibrin en ileri ve kötü derecesi, kişinin Allah’a karşı büyüklenmesi ve O’na boyun eğip kulluk etmeyi kendine yedirememesidir. Bu kişiler hakkında şu hadis vârid olmuştur: “Kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan hiç bir kimse cennete giremez”[1]
Ayrıca kibirlerinden sebep iman etmeyenler hakkında Allahu Te’âlâ, “Sonra onların ardından Firavun’a ve (kavminin) ulu kişilerine âyet (ve mûcize)lerimizle birlikte Mûsâ ve Hârûn’u gönderdik. Fakat onlar büyüklük tasladılar da mücrim (en büyük cürüm ve günah olan şirki irtikâb etmiş kimse)ler topluluğu oldular, fakat onlar büyüklük tasladılar. Zâten onlar (öteden beri büyük günahları ve) cürmü âdet edinen bir toplum olmuştular. ”[2] buyurmuştur.
Allah (Celle Celâluhû)’na Ait Bir Rida
Kibrin diğer bir derecesi ile insanları küçük görüp onlara karşı büyüklük taslanması veya alaya alınmasıdır. Halbuki insanların birbirlerine üstünlük taslamaları ve kibir göstermeleri caiz değildir. İnsanoğlu bu işi yaparak, aslında bilmeden Allah’a ait olan bir haslete ortak olmaya çalışmaktadır. Nitekim Allahu Te’âlâ,bir Hadîs-i kudsî’de “Büyüklük (Kibir) ridamdır, izzet de izarımdır. Kim bu iki şeyde benimle çekişirse ona azap veririm. “[3] buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) yanında sol eli ile yemek yiyen bir adama “Sağ elinle ye. ” demiştir. Adam “Sağ elimle yiyemiyorum. “ deyince Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur: “Yiyemez ol; bu adamın sağ eliyle yemek yiyemiyorum demesi yalnızca kibrindendir”[4]
Caiz Olan Kısım
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) birgün ashabına kibir hakkında, “Cennete kibirden hiçbir şey giremez” diye buyurunca, orada bulunanlardan biri şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasülü! Ben, kamçımın şaklaması ve ayakkabımın sağlamlığı ile güzel görünmekten hoşlanırım, bu kibir midir?” Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ona cevap olarak, “Hayır bu kibir değildir. Allah (Celle Celâluhû) güzeldir güzeli sever. Kibir hakkı küçük görmek ve başı gözü ile insanlarla alay etmektir”[5] diye buyurdu.
Yani bir kimsenin sahip olduğu gerçek meziyet ve erdemleri ölçüsünde kendi değerinin farkına varmasında bir sakınca yoktur. Lakin bu erdemleri kendisinden bilerek, en başta Rabbine ve diğer kullarına karşı bir büyüklük taslaması veya alay etmesi ise kibirdir. Bu çirkin ameli ise ancak cehennemin temizleyeceğini Allah Rasûlü (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) bildirmiştir:
“Cennet ile cehennem münakaşa ettiler. Cehennem şöyle dedi: “Bana zâlimlerle kibirliler girecek” Cennet onu şöyle cevapladı. “Bana zayıflarla yoksullar girecek” Bunun üzerine Allah (Celle Celâluhû) berikine “Sen benim azabımsın seninle dilediğime azab ederim” buyurdu. Ötekine de “Sen benim rahmetimsin, seninle dilediğime rahmet ederim, sizin her biriniz için dolu dolu insanlar var” dedi. ”[6]
Dipnotlar
[1] Müslim, İman, 147
[2] Yunus Suresi, 75
[3] Müslim, Birr 136
[4] Müslim, Eşribe, 107
[5] Müslim, İman, 47
[6] Müslim, Cenne, 34