Asıl ismi, Ebû Muhammed Talha bin Ubeydillâh bin Osmân Et-Teymî El-Kureşî’dir. Hicretten yirmidört yıl önce Mekke’de dünyâya geldi. Soyu, altıncı nesilde Hazreti Ebû Bekir (Radiyallâhu Anh) ile, onuncu nesilde ise Resûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) ile birleşir. Kardeşlerinden biri Müslüman olmuş diğeri ise müşrikler tarafında kalmıştır. Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh)ın 2 kızı ile evlenmiştir. Talha (Radiyallâhu Anh)ın on beş çocuğu oldu. Bunlar arasında Seccâd lakabıyla bilinen Muhammed ile Mûsâ, İmrân ve Âişe meşhurdur.
Talha bin Ubeydullah (Radiyallâhu Anh) ticaretle uğraşması sebebiyle, sürekli Mekke dışına çıkarak işlerini takip ederdi. Bu seferleri esnasında Şam’a uğramış ve Busra yakınlarında ki bir panayıra katılmıştı. Burada karşılaştığı bir rahibin, ona bir peygamber geleceğini bildirmesi ve bu kişi hakkında verdiği malumatlardan etkilendi. Duyduklarını, Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh)a anlattı. Onun da bunu tasdiklemesi üzerine, kelime-i şehadet getirerek, ilk müslümanlardan oldu.
Cennetle Müjdelendi
Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in, vahiy kâtipliğini de yapan Talha bin Ubeydullah (Radiyallâhu Anh) cennetle müjdelenen on sahâbîden birisidir. Uhud savaşının en zorlu zamanlarında, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in yanından ayrılmamış ve ona gelen bir oku eliyle durdurarak, elinin parçalanması ve çolak kalmasına sebep olmuştu. [1]
Gene Uhud harbi esnasında, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) bir kayanın üzerine çıkmak için hamle yapmış ama üzerinde ki zırhların ağırlığı sebebiyle bunu başaramamıştı. Bu hali gören Talha (Radiyallâhu Anh) kendi sırtını, Rasûlüllah (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem)in ayağı altına getirdi ve sırtına bastırarak o kayaya çıkmasını sağladı. Bunun üzerine Alemlerin Efendisi (Sallâllâhu Teâlâ Aleyhi ve Sellem) onun için “Talha (Radiyallâhu Anh)a cennet vacip oldu”buyurdu. [2]
Karîneyn
Mekke müşriklerinin, iman etmelerinden dolayı, Müslümanlara yaptıkları işkencelerin dayanılmaz bir hal aldığı zamanlardı. Bu sıralarda, Hazreti Ebubekir (Radiyallâhu Anh) ile Talha bin Ubeydullah (Radiyallâhu Anh)ı yakalayan müşrikler, ikisinide aynı ipe bağlayarak işkence ettiler. Bu işkenceden kurtulan bu iki sahabîye, aynı ipte gördükleri işkenceden dolayı “Karîneyn” lakabı verilmiştir. [3]
Uhud Harbi’nden Mekke’nin fethine kadar geçen müddet içinde yapılan bütün savaşlara katılmıştır. Bu arada Hudeybiye’de Biât-ı Rıdvan’da da bulunmuştur. Mekke’nin fethinden sonra Huneyn gazvesinde düşman saldırısı altında gerileyen ordu içinde sebat edenlerdendir. Tebük gazvesinde herkes elinden gelen gayretle orduyu techiz etmek için uğraşırken O da herkesle beraber bütün varını yoğunu sarf etmiştir. İşte bundan dolayı Feyyaz lâkabı kendisine verilmiştir.
Rasûlüllah’ın vefatından sonra meydana gelen irtidat olaylarının bastırılmasında hizmetleri oldu. Hazreti Osman (Radiyallâhu Anh)ın şehîd edilmesinden sonra, Zübeyr bin Avvâm (Radiyallâhu Anh) ile beraber, Cemel vakasında yer aldı ve aldığı bir ok yarası sebebiyle 656 yılında şehîd edildi. Rabbimiz şefaatlerine mazhar eylesin.
Dipnotlar
[1] İbni İshak “Sîre” c. 3, S. 87
[2] Tirmizi “Menakıb” 21
[3] İbn Hişam, “Es-Sîretü’n-Nebeviyye”, c. 1, s. 251