630 senesinde gerçekleşen Tebûk Seferi, İslâm ordusunun Bizans üzerine yürüdüğü seferdir. Tebûk, Medine ile Şam arasında kalan, suyunun bolluğu ve hurmalığıyla bilinen bir yerdir.
İslâm ordusunun, yaklaşık on katı büyüklüğündeki Bizans ordusunun geriye çekilmesi sebebiyle muharebe gerçekleşmeden sefer sona ermiştir. Sefer, son derece zor şartlar altında yapılmış, sıcak, kuraklık, kıtlık gibi etkenler şartları daha da ağırlaştırmıştır. Nitekim Tevbe Sûresi’nin 117. âyet-i kerîmesinde de bu sefere atıfla “Zor Gün” buyrulmuş ve sefer, tarihî kaynaklarda “Zorluk Gazâsı”, düzenleyen ordu da “Zorluk Ordusu” olarak anılmıştır.
Peygamber Efendimiz (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem), Bizans üzerine bir elçi göndermiş, elçinin diplomasiye uygun şekilde karşılanmaması ve öldürülmesi İslâm ordusu tarafından harekât sebebi sayılmıştır.
Büyük Fetihlerin Habercisi
Tebûk’te Benî Utra adıyla anılan ve Bizans tarafından himaye edilen Hristiyan kabilesi bulunuyordu. İslâm’ın hızla yayılması neticesinde Bizans, bu kabilenin ihtidasından çekinerek nüfuzunu muhafaza etme ve kendisi için tehdit oluşturan İslâm devletinin gücünü kırma arzusundaydı. Her ne kadar bu seferde Şâm bölgesinin fethi amaçlanmamışsa ve İslâm ordusu Medine’ye geri dönmüşse de bu ilerleyiş, gelecek senelerde gerçekleşecek olan Şâm fethinin bir habercisi olmuştur.
Tebûk Seferinin Önemi
Tebûk seferi, cihâd ahkâmıyla ilgili bazı hükümlerin beyanı, münafıkların tavrı, bölgede bulunan bazı Yahudi ve Hristiyan kabileleri ve krallarla yapılmış olan antlaşmalar ve sosyal hayata yönelik vazife dağılımının ehemmiyeti açısından önem taşımaktadır.
Rasûlüllâh (Sallâlllâhu Aleyhi ve Sellem) Tebûk’te îrâd buyurmuş olduğu hutbesinde münafıklar aleyhinde kendisine vahyedilen bazı hususları beyân etmiş, bunun üzerine münafıklar bir suikast tertip etmişlerdir. Mevlâ Te‘âlâ, münafıkların bu tertibini Cebrâil (Aleyhisselâm) aracılığıyla Rasûlü (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)e bildirmiş ve bu suikast teşebbüsü başarısız olmuştur.
Bizler için birçok ikaz ve öğüt içeren Tebûk seferi ve diğer tarihî hâdiselerden ders çıkarabilmeyi ve lüzumunca amel edebilmeyi Mevlâ Te‘âlâ bizlere nasib eylesin.