Tesettür, Arapça “setere” kökünden “tefe’ul” vezninde bir mastardır. Lügatte; örtünmek, gizlenmek, bir şeyin içinde veya arkasında saklanmak anlamlarına gelir.[1]
Dinî bir terimi olarak tesettür, erkek veya kadının dinen örtülmesi gereken yerlerini örtmesidir.
Bir kimsenin örtmesi gereken ve başkasının bakması haram olan yerlerine “avret yeri” denir. Evlenmeleri caiz olan, karşı cinslerin biri diğerinin yanında olunca avret yerlerini örtmesi gerektiğine dair görüş birliği vardır.[2]
Kurân-ı Kerîm, insanların nefislerini düzelterek fitneden kaçınmaları için birtakım ölçüler ve yaptırımlar belirlemiştir. İnsanın örtünmeye duyduğu ihtiyacın serüveni ilk insan ve Allah Te‘âlâ’nın ilk elçisi olan Hazreti Âdem ile başlar.
Hazreti Âdem ve eşi Hazreti Havva yaratıldıktan sonra cennette ikamet etmeye başlarlar. Yaratılış aşaması ve ardından İblisin Allah Te‘âlâ’ya karşı isyanı malumdur.
İblis, kendisini insan düşmanı ilan ettikten sonra Hazreti Âdem ve eşini, Rablerinin emirlerine muhalif davranmalarına ikna etmek için çalışmalara başlar. İblis, ilk insanların imtihanı gereği kendilerine yasak olan ağaçla ilgili gerçeği bilmesine rağmen doğruları çarpıtarak Hazreti Âdem ve hanımına melek olmayı, ölümsüzlüğü vaat ederek suça teşvik etmiştir.
«Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?”»[3]
Örtünmek Fıtrî Bir İhtiyaçtır
Yasak ağaçtan yediklerinde Hazreti Âdem ve eşi çıplak kalmışlardır. Bu konuyla ilgili âyet-i kerîmelere baktığımızda, ilk insanların çıplak kalmalarıyla birlikte duydukları rahatsızlıktan, örtünmenin fıtrî bir olay olduğu anlaşılmaktadır.
«İşte böylece o, (Allâh adına yalan yere yemin edip, bâtılı hak göstermek suretiyle yapmış olduğu) bir aldatma yüzünden ikisini de (sahip oldukları yüksek dereceden ayırıp, günah işlemek gibi bir aşağılığa) tenezzül ettirdi. Bunun üzerine her ikisi o ağaçtan (az bir şey) tattıklarında hemen avretleri kendilerine beliriverdi de, cennet(teki incir) yaprağından üzerlerine yamayıp yapıştırmaya başladılar. (O zaman) Rableri (sitem ve uyarı yoluyla) kendilerine nidâ etti (de dedi) ki: “İşte her ikinize! Ben sizi bu ağaçtan men etmemiş miydim ve size: ‘Şüphesiz şeytan özellikle ikinize pek açık büyük bir düşmandır!’ dememiş miydim?”» [4]
Çıplak kalır kalmaz istem dışı üstlerini yapraklarla örtmeye çalışmaları fıtratın bir tezahürüdür. Bu yüzden örtünme kadın ve erkek her iki insan türü için de fıtrî bir ihtiyaçtır. Aynı zamanda insan, tabii etkilerden korunmak, şekil ve güzellik kazanmak için de giyinir. Bir de şu var; elbise bir işarettir ve insanın hangi gruba ait olduğunun işaretlerini verir.
Kadınların kapalı giyinmesi hemen hemen bütün kültürlerde rastlanan bir olgu olup insanlığın ortak tecrübesinin bir ürünüdür.
Tesettürün Hikmeti
Günümüzde bütün dünyaya hâkim olan Batı kültüründe ise giyim modası kadınları giydirmek yerine soymakta ve teşhir etmektedir. İslâmiyet örtünme hükmüyle, kadının erkek için taşıdığı cazibenin toplum içinde onun insani kişiliğiyle var olmasında engel teşkil etmemesini hedeflemektedir. İslâmî değerler çerçevesinde insan, bedenini sergilemek için değil, bedenini örtmek için giyinir. Onun giyimi arzu uyandırmak için değil; tersine onu silmek veya azaltmak içindir. İslâm’da kadınların örtünmesi kendileriyle evlenmeleri helâl olan erkeklere karşıdır ve Kur’ân-ı Kerîm’de kadının nasıl ve kimlere karşı örtüneceği, erkeklerle olan ilişkilerinin şekli ve sınırı açıklanmıştır.
Tesettür aynı zamanda toplumda kadın ve erkek arasında cinsel gerilimden kaynaklanan bir zıtlaşmaya karşı bir kardeşlik dileğinin de ifadesi olmaktadır.
Tesettürün Toplumsal Düzen Açısından Önemi
Tesettür sayesinde cinsellik mahrem alana taşınırken, toplumsal alanda davranış ve ilişkileri belirleyen bir ölçü olmaktan çıkmıştır. Kendisini topluma cinsel bir dil ve ifade ile sunmayan özgür ve onurlu bir kadın ise toplumsal hayatta teorik olarak erkekle aynı hak ve sorumluluklara sahiptir.
«Andolsun ki; o münafıklar ve kalplerinde (iman zafiyeti, sebatsızlık ve zina meyli gibi) bir tür hastalık bulunan kimseler, bir de (cihada giden birliklerin helâk olduğuna dâir asılsız ve üzücü haberleri) Medîne’de (yayarak, Müslümanlar arasında) kötü haber yayanlar (bu yaptıklarına) tamamen son vermezlerse, yemin olsun ki; elbet te Biz seni onlar(la savaş)a karşı teşvik ederiz de, sonra orada seninle ancak pek az (bir zaman) komşuluk yapabilirler!»[5]
Yani örtünme; münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapanlara karşı kalkan olur. Netice olarak; İslâmî örtünün gerek kadın gerekse erkeğin çevresinde bir güvenlik kalkanı oluşturduğu, bu hükmün hikmetleri bağlamında rahatlıkla söylenebilir.
Dipnotlar
[1] Bu kökten gelen ‘sitr’, gizlenmeye yarayan engel, perde emsali şeylerdir. Mecazen ‘çekinme, korku, hayâ’ gibi manalara gelir. Yine bu kökten türeyen ‘seter’, ‘kalkan’ anlamındadır; ‘setîr’ ve ‘mestûr’ mecazen ‘iffetli’ demektir.
[2] Tesettür kelimesi örtünmenin doğal, fıtrî, sosyal, kültürel ve ahlâkî boyutlarını da içinde barındırmaktadır. Tesettür kelimesine ayrıca şu anlam da verilmiştir: Kendini örterek kapanmak, “tesettürü nisvan”, yani kadınların erkeklere karşı kendini örtmesi kadının örtünmesi anlamında eski devirlerde ve özellikle fakihlerin tabirinde “setr” yani tesettür kelimesi kullanılmıştır. Bkz. Ebu’l-Fadl Cemâluddîn Muhammed İbn Manzûr, Lisânü’l Arab; Ferit Develioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat.
[3] Tâhâ Sûresi:120
[4] A‘râf Sûresi:22
[5] Ahzâb Sûresi:60