Mürşidimiz Mahmud Efendi Hazretleri, âlî himmet bir şahsiyet olarak sünnete tam bir ittiba ile ilim ve irşâd hizmetlerini sürdürmüş, kendisinin başlattığı hizmet ve faaliyetler, yüksek himmetleri vesilesiyle bugün ülkemiz sınırlarını da aşmış ve pek çok ülkeye yayılmıştır. Sohbetlerinde, âlî himmet olmanın ehemmiyeti üzerinde önemle duran Efendi Hazretlerimizin tavsiyelerine kulak vermeli ve himmetimizi yüksek tutmalı, gayretli olmalıyız..
عُلُوُّ الْهِمَّتْ اُولْ كَلْ اِيتْمَه نُقْصَانْ
دِيلَرْسَه حَقْ اِيدَرْ يُقْ شُبْهَه اِعْلاَنْ
“Uluvvü’l-Himmet ol, gel etme noksan,
Dilerse Hak eder yok şüphe i‘lân.”
(Risâle-i Kudsiyye, 175. Beyt’ten.)
“Gel yüksek himmetli ol, noksan etme. Mevlâ Te‘âlâ dilerse (senin kalbindeki himmetini dostuna) bildirir. Bunda şüphe yok.”
Uluvvü’l-Himmet: Yüksek himmet.
Himmet; içindeki derdin, isteğin demektir. Kalb isteği ile gösterilen ciddi gayret, kasıt ve dava manalarındadır. Yani bu yola karşı, Mevlâ Te‘âlâ’ya karşı, iyi niyetli ol. Gönlünde sadece Mevlâ Te‘âlâ olsun.
Büyük Şeyh Efendi (Kuddise Sirruhû) ne buyurmuştu? “Gece idi, gönülde dert bir idi.” Ne idi o dert? Mevlâ Te‘âlâ idi.
İnsandan hep bu isteniyor. Eğer insanın derdi Mevlâ Te‘âlâ ise, Mevlâ Te‘âlâ’yı sevmek ve O’nun tarafından sevilmek ise onun himmeti yüksektir. Derdi âhiret ise, eh orta hâllidir. Eğer derdi dünya ise, himmeti çok düşüktür. Ancak şeriatın müsaade ettiği şekilde, beş vakit namazı kaçırmadan, faiz karıştırmadan helâl yoldan çoluk çocuğun nafakasını kazanırız, o ayrı. Himmetimize göre adamız!
Himmetimizi Noksan Etmemeliyiz
Himmetimizi noksan etmemeliyiz, şayet himmetimizde bir noksanlık olursa istiğfara devam etmeliyiz. “Yâ Rabbi! Sen kalbimde olanı biliyorsun, istersen mürşidime de duyurursun. Sen kalbimi muhafaza et, himmeti âlî olanlardan eyle” diye yalvarmalıyız. Allah (Celle Celâluhû)dan başka düşüncelerden kaçmalıyız. Aksi hâlde, Allah dostu kalbimize girer, bakar ki kalbimizde köşk, araba, mal, rütbe, riyaset sevgisi var, çok düşük himmetli olduğumuzu görür.
İnsan dünyaya bir kere gelir. Öyle ise alacağı şeylerin en iyisini seçmesi lâzım. Ucuz şeylere aldanıp geri kalmamak lâzım. Müslümanlar cennete girdiklerinde cennete hayran olacaklar. İçinde bulundukları nimetten daha büyük bir nimet olamayacağını zannedecekler. Ne zaman ki Mevlâ Te‘âlâ’nın cemalini görecekler, bu nimetin yanında cennetin nimetlerinin hiçbir değeri olmadığını anlayacaklar.
Öyle ise yaptığımız zikirden, râbıtadan, murakabeden ve diğer bütün ibadetlerden maksadımız rızaullâh, cemâlûllah olmalıdır.[1] Mevlâ Te‘âlâ cümlemizi âlî himmet eylesin.
Dipnotlar
[1] Mahmud Efendi Hazretlerinin, 106. (Siraç Kitabevi, İstanbul, 1999, c. 4, s. 203.) ve 175. (Ahıska Yayınevi, İstanbul, 2012, c. 6, s. 372-373.) Sohbetlerinden derlenmiştir.