Zülhicce/Zilhacce ifadesi sözlükte ‘Hac ayı’ anlamına gelmektedir. Hac menâsikinin îfâ edildiği terviye, arefe ve nahr günü ile Kurban bayramının 1. günü ve bu günü takip eden (hepsini ifade sadedinde ‘eyyâm-ı nahr’ denilen) sonraki günleri (ve dahi eyyâm-ı teşrik) de yine bu ayın içindedir.[1]
Fecir Sûresi’nin İlk Âyetleri
Allah Te‘âlâ Fecr Sûresi’nin bidayetindeki dört ayette beş şeye yemin edip sonunda da bu yeminin çok mühim olduğunu beyan eder:
1- “Andolsun (tan yerinin ağarma vakti olan) o fecre!”
2- “(Zilhicce`nin başındaki) o çok kıymetli on geceye de!
3- “(Her şeyin, özellikle bu gecelerin ve namazın) çift(in)e de, tek(in)e de!”
4- “Bir de geçip gittiğinde o geceye!”
5- “İşte (yanlışlardan) engelleyici bir akıl sahibi için bun(lar)da yemin konusu olacak önemli bir şey vardır, değil mi?”[2]
Âyet-i kerîmede kendisine yemin edilen fecrin hangi fecir olduğu konusunda birden çok görüş vardır ve bir görüşe bu fecir, Zilhicce ayının ilk gününün fecridir. Bunun sebepleri üzerinde de durulmuş ve ihtivâ ettiği fazîletli gün ve geceleri içinde barındırmasından kaynaklandığı belirtilmiştir.[3] Fecirle ilgili aktarmış olduğumuz bu mâlumat, âyet-i kerîmenin özel mânâsına göredir.
Müfessirlerin cumhuruna göre Fecir Sûresi’nin 2. âyetinde kendisine yemin edilen on gece, Zilhicce ayının ilk on gecesidir. Bu ay, arefe günü sabah namazından başlanarak Kurban Bayramının 3. Günü ikindi namazı da dâhil olmak üzere her farz namazı müteakip teşrik tekbirleri getirilen ‘Eyyâm-ı Teşrik’ günlerini de içinde barındırmaktadır.
Müfessirler tarafından bu günlere işaret ettiği belirtilen âyet-i kerîme de bu yönüyle Zilhicce ayıyla ilgili bir âyet-i kerimedir. Bu âyet-i kerîmenin hitabı bir başka yönden Zilhicce ayının ilk on gününün ihyâsına yönelik bir hitap olarak değerlendirilmiştir. “Tâ ki kendilerine âit birçok değerli faydalara şâhit olsunlar ve ken dilerine rızık olarak verdiği hayvanların davarları (olan; deve, sığır, koyun ve keçi türlerini keserken her biri) üzerine bilinen günlerde Allâh’ın adını ansınlar. /Tâ ki kendilerine mahsus birtakım menfaatlere tanıklık etsinler ve onlara vermiş olduğu hayvanların davarlarına karşılık, (zilhiccenin ilk onu olarak) bilinen günlerde (çokça ibadet ve hamd ü şükürde bulunmak üzere) Allâh’ın adını zikretsinler.” (Hac Sûresi:28)
Fecir, Tefekkür Vesilelerindendir
Âyet-i kerîmenin daha evvel beyân etmiş olduğumuz özel mânâsının yanında bir de genel mânâsı vardır ki, buna göre Allah Teâlâ’nın yemin ettiği ‘fecir’, günün doğumu olan ve takvimlerimizde imsak vakti olarak yer alan vakit anlamına gelmektedir. Yani gün doğumudur. Gün doğumu başka, güneşin doğumu başka şeydir. İmsak vakti, Kur’ân-ı Kerîm’de ‘siyah ipliğin beyaz iplikten ayrılması’[4] şeklinde ifade edilen, tan yerinin ağarması olayıdır. Bu, gökteki ufak çizgisinde oluşmaktadır. Fecr-i Sâdık ile güneşin doğumu arasındaki süre, boylam farkına göre senenin bazı mevsimlerinde yer yer saatlere tekabül edebilmektedir.
Senenin her günü bir fecirle doğar. Gecenin karanlığı çekilmeye, gündüzün aydınlığı artmaya başlar ve bu hareketliliğin belirlendiği nokta, her günün başlangıcı olan fecridir. Fecir, Allah Te‘âlâ’nın büyük bir âyeti yani kudretinin delillerindendir. Fecrin doğuşundan sadece az bir zaman evvel dağlar dahi gözükmezken, az bir zaman sonra her şey, iğnenin deliğinden iplik geçirilebilecek kadar aydınlanmaktadır. Aydınlık ve karanlık arasında bulunan bu büyük farklılık, oldukça kısa bir zamanda değişiklik göstermektedir.
Bu açık delile, Kur’ân-ı Kerîm’de muhtelif sûrelerde de temas edilmektedir. Zamanın hâkimi Allah Te‘âlâ’dır ve gece-gündüz, onun kudretiyle oluşmaktadır. Allah Te‘âlâ geceyi emrettiği takdirde bütün güçler birleşseler, ışık getirmeye yine de muktedir olamazlar. “… Allâh kıyâmet gününe kadar geceyi üzerinizde sürekli kılacak olsa, Allâh’tan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Siz hâlâ (iyice düşünüp, anlayış ve kabul kulağıyla) işitmeyecek misiniz?”[5]
Nakletmiş olduğumuz son âyet-i kerîmede Rabbimiz Azze ve Celle: “… Siz hâlâ (iyice düşünüp, anlayış ve kabul kulağıyla) işitmeyecek misiniz?” buyuruyor. Bu hitap bize, Allah Te‘âlâ’nın âzametini idrâk ile birlikte, âhiret aklımızı kullanmamız ve böylece sözü edilen fazîletli gün ve geceleri ihyâ etmemiz konusunda da bir ikaz olmaktadır.
Zilhicce ayının girişinden itibaren (Zilhicce ayının onuncu) Kurban bayramının 1. gününe kadar geçecek olan dokuz günde oruç tutmanın yanı sıra bu aya mahsus fazîletli ameller hakkında site içeriğimizden detaylı mâlumat edinebilirsiniz.
Zilhicce Ayının Fazîletleri ve İbâdetleri
Müstehâb Oruçlara Dair Hükümler
Dipnotlar
[1] M. Kâmil Yaşaroğlu, “Zilhicce”, DİA, c.44, s.416.
[2] Fecir Sûresi:1-5 (Kur’ân-ı Mecîd ve Tefsirli Meâl-i Âlî’si’nden naklen.)
[3] a.y.
[4] Bakara Sûresi:71’den.
[5] Kasas Sûresi:71