Asıl ismi Ebü’l-Fityân Ahmed bin Ahmed bin İbrâhîm El-Fâsî Et-Tantâvî El-Bedevî’dir. 1200 yılında Fas’ta dünyaya geldi. Babasının ismi Ali bin İbrahim, annesi Fâtıma binti Muhammed idi. Ailesi yıllar önce Arabistan’dan Fas’a göç etmişti. Daha sonra tekrar Mekke’ye yerleştiler. Burada hafızlığını tamamlayan Ahmet Bedevî (Kuddise Sirruhû) kıraat ilmine yöneldi ve Kur’an’ı kıraât-i seba üzere okumayı öğrendi.
İlim öğrenmek için çeşitli beldeleri dolaştı. Oralarda bulunan büyük âlimlerin sohbetinde bulundu. Şafiî fıkhında derinleşti. 1230 yılına doğru ise manevi dünyasında bir takım değişiklikler oldu. 3 defa peşpeşe gördüğü rüyalar sebebi ile Irak taraflarına gitti. Ahmed Rıfâî, Abdülkâdir-i Geylânî, Hallâc-ı Mensur, Sırrî-yi Sekatî, Ma’rûf-i Kerhî, Cüneyd-i Bağdadî (Rahmetullahi aleyhim) gibi evliyanın kabirlerini ziyaret etti. Böylece tasavvuf yoluna girmiş oldu.
Peçe kullanması
Büyük hadîs ve fıkıh âlimi İbn-i Hacer Askalânî hazretlerine, “Seyyid Ahmed-i Bedevî (Kuddise Sirruhû) hakkında ne buyurursunuz?” diye suâl edildi. İbn-i Hacer hazretleri şöyle cevap verdi: “O, Ebü’l-Fityân Ahmed bin Ali’dir. Çok heybetli bir zât idi. Kimse yüzüne bakmağa cesaret edemezdi, bunun için yüzüne iki kat peçe (nikâb) örter ve öyle gezerdi. Bu sebeple Bedevî denilmiştir. ”[1]
Irak’tan tekrar Mısır’a dönerek, Tanta şehrine yerleşmeye karar veren Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû)nun bu kararını duyan, Hasan Saîg ve Seyyid Sâlim Magribî (Rahimehumallah) Tanta’dan ayrılıp başka bir beldeye yerleştiler. Sebebi suâl edildiğinde; “Şehrin asıl sâhibi geliyor. Onun bulunduğu yerde bulunmak bize yakışmaz. Bizim yapacağımız olsa olsa ona talebe olmaktır. Ona yakın bulunmakla, ona karşı edepte ve hizmette kusûr etmekten korkuyoruz. “ dediler. [2]
Abdül’âl ile tanışmaları
Bir gün Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû)nun gözlerinde bir şişkinlik hâsıl oldu. Tedâvi için oradaki bir çocuktan yumurta istedi. Çocuk; “Elinizdeki yeşil değneği verir misiniz?” deyince, O da verdi. Çocuk, annesine giderek; “Dışarıda bir kimse var, gözü ağrıyor, tedâvi için benden bir yumurta istedi ve bu değneği verdi. ” dedi. Annesi; “Şimdi, evimizde yumurta yoktur. ” dedi. Çocuk gidip durumu Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû)na bildirdi. O da; “Git, falan yerde vardır. ” buyurdu.
Çocuk oraya gidince, orasını yumurta ile dolu buldu. İçinden bir tek yumurta alıp getirdi. Çocuk o günden sonra Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû)na talebe oldu. Bu zât Abdül’âl idi. Abdül’âl isimli zat, bu olaydan sonra 40 sene boyunca bu zata hizmet etti. Vefatından sonra ise halifesi olarak, irşad vazifesine devam ederek, talebelere feyz vermek ve onları yetiştirmek görevini devraldı.
Vefatı
Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû) hazretleri, 1276 (H. 675) senesinde Mısır’ın Tanta şehrinde vefat etti. Kabrinin üzerine yapılan türbede her sene yapılan toplantılarda, Mevlid-i şerîf ve Kur’ân-ı Kerîm okunması âdet oldu. Ahmed Bedevî (Kuddise Sirruhû) hazretlerinin kerâmetleri vefâtından sonra da devam etti. [3]
Dipnotlar
[1] Tuhfet-ür-râgıb; s. 65
[2] Evliyalar Ansiklopedisi s. 335
[3] Şa‘rânî, eṭ-Ṭabaḳāt, I, s.158